Aşağıya aldığımız 100 senelik insan hayatı türküsü 1937 yılında Gaziantep’Ii Gıranet Abdullah Efendi’den yazılmıştır Yıllarca Antep’te sazlarda ve düğünlerde çalar ve çeşitli roller, oyun yapardı. Şimdi İstanbul’da başka işle uğraşmaktadır.
Hele yaş destanını kıyafet değiştirip gösteri yapmasına doyulamazdı. O zamanlar öğretmenler derneğinin tertip ettiği eğlence geceleri çeşitli oyunlar oynanır ve Gıranet Abdullah Efendi de herkesi güldürücü oyunlar oynardı. Kendisi çok şen ve sevilir bir insandı.
Bu destana göre insan hayatı şimdiki hayata benzemiyor. Daha genç yaşta dişleri dökülüyor ve daha çabuk ihtiyarlıyor ve ömrü de pek kısa sürüyor yüz, yüz yirmi beş yaşıyanlar pek nadirdir.
Allah bir insana evlât verirse
Bahçede dikilmiş fidana benzer
Bir yaşına varıp kadem basınca
Bülbüller ötüşür gülşene benzer
İkisinde sarhoş gibi dolaşır
Üç yaşında her nesne ile uğraşır
Dört yaşında boyu bosu uzanır
Beş yaşında kaşlar kemana benzer
Altısında değişir dişini
Yedisinde beyan eder işini
Sekizinde cehde koyar işini
Dokuzunda bağdır bostana benzer
On yaşında konca güldür açılır
On birinde miski amber saçılır
On ikisinde boyu bosu seçilir
On üçünde gözleri mestana (sarhoşa) benzer
On dörtte giyim giymek çağıdır
On beşte halka akıl dağıtır
On altıda güzellik çağıdır
On yedide gözler ceylana benzer
On sekizinde cehde koyar arını
On dokuzunda arar bulur yarını
Yirmisinde eve koyar yarını
Aynen yırtıcı bir arslana benzer
Yirmi beşte tam bıyıkları börülür
Otuzunda çoşkun sular durulur
Otuz beşinde günahları sorulur
Yavrusunu kaybetmiş ceylana benzer
Kırk yaşıında günahıma ağlarım
Kırk beşimde gazel döktü bağlarım
Yüce dağ başında dumana benzer
Elli beşte duş olur
Altmış beşte pirlik düşer kış olur
Altmış beşte durmaz gözler yaş olur
Yavrusunu uçurmuş kuşlara benzer
Yetmiş beşte sızı ener dizine
Yetmiş beşte kimse bakmaz yüzüne
Sekseninde duman çöker gözüne
Baykuşlar misali veyrana benzer
Seksen beşte beli boynu bükülür
Gider ömrü günü bünyesi sökülür
Doksanında hep dişleri sökülür
Yolunu tüketmiş kervana benzer
İnsanoğlu doksan beşe varınca
Azrail gelip pençesini sarınca
İnsanoğlu yüz yaşına yarınca
Ayni savrulmuş harmana benzer