Adalet Bakanlığının yayınlandığı istatistiklere göre bir çok vilayetlerimize nazaran Gaziantep ilinde adam öldürme cürümleri azdır. Son yıllarda vilâyetimizde trafik kazalarında daha çok vatandaşımız ölmekte veya ağır yaralanmaktadırlar... 1956 yılının son üç ayı ile 1957 yılının ilk üç ayı zarfında yani 6 ay içinde Gaziantep Savcılığı tarafından 14 dava açılmış ve 41 sanık adam öldürmek, öldürmeye teşvik ve yardım etmek veya öldürmeye teşebbüs suçlarından mahkemeye verilmişlerdir. Bu suçların hemen hepsinde gerek maktul veya mağdurlar ve gerekse sanıklar köylü vatandaşlarımızdır. Şehrimizin içinde adam öldürme suçları pek nadir işlenmektedir.

Adam öldürme fiillerini işlemeğe sevkeden sebep ve amillerin başında, akrabadan birinin dövülmesi veya öldürülmesi, namusu koruma endişesi, kavgada ani tehevvür, dövülmek, küfür edilmek, kabadayılık gelmektedir. Adam öldürme fiillerinin çokça işlendiği köylerimizde umumiyetle köy halkı iki taraftır. Bu gibi köylerimizde asırlardan beri aile intikamı demek olan kan gütme davaları, bu işe particiliği de alet ederek, devam etmektedir. Köylü halkımıza çcoukluğundan beri kan gütmenin kutsiliği o kadar derin bir şekilde telkin edilmiştir ki; bu kimselere adam öldürmenin ne şekilde olursa olsun nefret uyandıran bir hareket olduğunu anlatmak pek güçtür. Çok defa, adam öldürme fiilini işleyen köy delikanlı ve çocuklarını, bizzat anası, babası veya ailesi efradı ikaz ve birçok ahvalde teşvik etmektedirler. Gerçekten ailesi efradından birisi öldürülen erkek çocuk, çok küçük yaşdan başlıyarak ailesinin daima telkinine maruz bulundurulmaktadır. Bu telkinler sebebiyle adam öldürmenin nefret uyandıran ve çok fena fiil olduğunu anlamıyan köy delikanları, adam öldürme fiilini işledikten sonra hiç bir vicdan azabı çekmemekte, adam öldürmekle bir aile vazifesini yerine getirdiklerine inanmaktadırlar bu gibi katileri, muhiti de aile vazifesini yerine getirdi diye takdir etmektedirler. Şehrili halkın nefret dolu bakışları karşısında, adam öldürme fiilini işleyen faillerin çoğunun, duruşmaları gururla takip ettiklerini görmekteyiz.

Köylerimizde yerleşmiş bu çok kötü örf ve adet sebebile, her yıl bir çok suçsuz delikanlı ve çocuklarımız öldürmekte ve ölmekle bir ve senelerce sürecek olan zindanlara atılmakta, bir çok aileler yıkılmakta, çocukları öksüz kalmaktadır. Bu çok kötü örf ve adet, köylü halkımızın daha iyi yaşamak için hayat mücadelesi yapmalarına engel olmakta, köyde iki taraf olup birbirleriyle sonu gelmiyen mücadeleler yapmaya mecbur bırakmaktadır.

Kan davasının yaygın bulunduğu köylerimizde, bu çok kötü zihniyeti söküp atmak için mümkün olanı yapmalıyız. Bir şey yapmasak bile, hiç olmazsa köy çocuklarını bu kötü örf ve adetin tesirinden korumaya çalışmamaız mümkündür. Mesela bu gibi köylerimizin okulu olmayanlarında okul açabiliriz. Okulu olanları sıkı kontrola tabi tutup, beylerbeyi İspatırın köylerinde yapılıdığı gibi, çocuğunu okula göndermeyen ebeveynleri mahkemeye verebiliriz. Okullarda kan gütme davalarının aleyhinde bulunarak telkinlerde bulunabilirz. Bu hususta din adamlarımızdan da faydalanarak, köylü halkla hasbihaller tertip edilebilir…

Avukat Hulusi YETKİN