-I-

Gaziantep lehçesinin hususiyetlerini tesbit etmek maksadile yazdığım ,,Gaziantep dilinin tetkiki,, 1933 te Halkevi tarafından neşren dilmişti. O eserin gerek mukaddemesinde, gerekse son sözünde şu noktaya temas etmiştim: Bir lehçenin bütün hususiyetlerini bir hamlede tesbit edebilmek bahusus bu mevzu henüz ilk defa ele alınmakta ise imkânsızdır. Bunun için uzun seneler uğraşmak, lehçeyi daimî bir tetkik haddesinden geçirmek lâzımdır. Hatta buna bir insanın ömrü ve kabiliyeti de kifayet etmez. Bu şekilde birçok mesainin birbirine inzimam ve birbirini itmam etmesi lâzımgelir.

Filhakika Halk dilinde yaşayan lehçe, bir kitap okur gibi istediğimiz zaman başından başlayıp sonuna kadar takip edebileceğimiz, bir varlık değildir. Onun hususiyetlerini; düşündükçe, hatırladıkça, konuşulurken dinledikçe, okurken rast geldikçe... Zabt ve cemedebiliriz.

Bu işde muvaffak olabilmek için de “maksad”, daima kafamızın içinde uyanık bulunacak ve bir şey kaçırmamak için bizi daima dikkatli bulunduracaktır. Bazan günler, haftalar geçer de bir tek not alamayız. Bu hususiyetlere ya rastlayanlayız, yahud onlar dikkatimizden kaçarlar.

Bazan da yakaladığımız bir hususiyeti derhal kaydetmeyi ihmal eyleriz. Meselâ evimizde isek,

Biraz sonra, diğer odada bulunan defterimize kaydetmek üzere bunu tekrar hatırlayacağımızdan emin bulunuruz. Yahud, yolda gidiyorsak, ilk oturacağımız yerde yazmayı düşünürüz. Fakat aradan vakit geçince onu çok defa hatırlayanlayız. Aynı şeyi yeniden bulmak için kim bilir daha ne kadar zaman geçmesi lâzımgelecektir?

Ben gece yatağıma girdiğim zaman, aklıma not edilecek bir çok şeyler gelir. Bazı vakit unutmamak için, kalkar bunları defterime işaret ederim. Fakat bazı vakit ta üşendiğimden, yarın mutlaka hatırlamak endişesile onları bir kaç defa kendi kendime tekrarlarım. Lâkin ertesi gün ekseriya yine hatırlayamam. Bunlardan aldığım deıs şu oldu ki akla gelen her şeyi hiç vakit geçirmeden hemen tesbit etmek lâzımdır. Hatta yataktan kalkmak icap etse bile..

Aradan altı, yedi sene geçtikten sonra tekrar bu bahse dönmemin .sebebini yukarıdaki satırlar gösteriypr. Bu müddet zarfında epeyce notlar daha kaydettim. Bunlardan bir kısmı satır satır veya kelime kelime eski bahislerin arasına sıkıştırılacak müteferrik şeylerdir. Bir kısmı da belli başlı bahisler halindedir. Bu ikinci neviden olanları üç sene evvel kısmen neşretmiştim. Üst tarafına uBaşpınar„ da devam edeceğim. Bilâhere eseri ikinci defa basmak lâzımgelirse gerek bunlar, gerekse müteferrik bahisleri alâkadar eden parça parça notlar kitapta yerlerini alacaklardır.

Şu ciheti alâkadarların dikkat gözleri önüne koyayım: İçinde yaşadığımız devir, Gaziantep lehçesinin tetkik ve tesbiti için son fırsat zamanıdır. Çünkü bu lehçe, son otuz bilhassa son on beş sene zarfında Türkiyede her sahada meydana gelen büyük inkılâpların tesirile hususiyetlerini kaybetmeye başlamıştır. Bu hususiyetlere vakıf olan nesil hayatta iken bunlar tesbit edilmezse gelecek zamanlarda tesbitlerine pek az imkân kalacaktır.

Nakil vasıtalarının çoğalması, nakil ücretlerinin ucuzlaması doßßlayısile kasabalarımız arasındaki temas ve ihtilâtların kolaylaşması ve böylece yurdun muhtelif mıntakalarındaki lehçelerin birbirine tesir etmesi, gazete ve radyonun teammümü, tahsile çok rağbet gösteren yeni neslin kendi lehçelerini terk ederek müşterek bir münevverler lehçesi kullanmıya ehemmiyet vermeleri ve bunu muhitlerinede yaymaları, yurdun her köşesinde kurulan İdarî, adlî, askerî, İktisadî teşkilât elemanlarının yine muhitlerine bu müşterek lehçeyi telkin etmeleri… gibi, sebçbler mahallî lehçelerin hususiyetlerini bozan başlıca âmillerdir. Hususî lehçe ile konuşmanın tayip edilmesini ve bir kusur sayılmasını da ayrıca mühim bir madde olarak bunlara ilâve etmeliyiz.

Otuz sene evveline gelinciye kadar şimdiki süratli nakil ve ucuz istihbar vasıtalarından mahrum ve hatta alelâde kervan yolların dan pek az nasibedar olan, İçtimaî ve fikrî hareketlerden uzak, kendi muhiti içinde yarı tecrid edilmiş vaziyette bulunan şehrimizde öyle görünüyor ki âdet, anane bakımından olduğu gibi, dil itibarile de asırlarca evvel aynı yerde yaşamış olan atalarımızın lehçe hususiyetlerindeki değişme keyfiyeti pek yavaş bir seyir takip etmiştir. Fakat son seneler zarfındaki değişmeler hem geniş mikyastadır; Hem de pek çabuk olmuştur.

Bizim nesil hem eski, hem yeni devri idrak ettiği için aradaki farkı tesbit hususunda en müsait şartlar içinde bulunmaktadır. Bizden sonra gelecek nesiller zamanında hususî lehçenin orijinalliği hayli azalmış olacağından onlar bu tetkiki bizim kadar kolay yapamayacaklar, belki de bir çok hususiyetlere hiç nüfuz edemiyeceklerdir. İşte bunun içindir ki bizim neslin bu sahada üzerine düşen vazife mühim ve geciktirilemez mahiyettedir.

Meselâ şimdi Gaziantepte "oturdumduyu “oturdumudu” tarzında telâffuz eden ihtiyarlar vardır. Fakat yeniler arasında bu hususî telâffuzu bulamazsınız. Artık “ocaklık” , “eşgili” kelimelerini terk ve “mutbak” “turşu” kelimelerine rağbet ediyoruz. Tahsil gören gençlerimize, Antep halkının dilinde meselâ “yaramaz” (haylaz manasına) , “yollamak” kelimeleri var mı, yok mu? deye sorsanız, onlar bir hayli düşündükten sonra bile size kat’i cevap veremeyorlar.

Bu misaller, mahallî lehçenin günden güne bırakılmakta’ ve unutulmakta olduğunu gösteren delillerdir.

Burada bir hususa daha temas etmek isterim: Gaziantep lehçesinin tetkiki esnasında şehir içindeki iki muhtelif semt halkının lehçeleri arasında bile bazı farklar kaydedilir. Meselâ Uvurunca, “vurur vurmaz” ın mukabili bazı mahallelerde “vuruncu”, bazı mahallelerde “vurduğu kimi ve bazı mahallelerde “vurduğu kimi” dir.

Kezâlik “geliyor musunuz;” yerine bazı mahalle halkı “geliy- giz mi?” bazı semt ahalisi ise “geliy mise..z?” der.

Bu izahlar gösteriyor ki bir lehçeyi etraflıca ve inceden inceye tetkik edebilmek için evvelâ onun —burada bir nüktedanımızın şu ifadesinden istitifade edeceğim: — “Mahallede zıpzıp oynarken öğrenilmiş olması lâzımdır.”

Ben onlardan birisi olarak epey zamatıdır bu isin üzerinde çalışıyorum. Mevzua alâka gösteren hemşerilerimin ve arkadaşlarımın yardımlarile bu etüdler her gün biraz daha tekemmül edecektir.

(Devam edecek)

Yazan: Gaziantep Mebusu Ömer Asım AKSOY