Anadoluya gelen Oğuz boyları İranda ve hatta Cenubi Türkistanda bulundukları zamanlarda bile eski 24 boyun saflığını muhafaza edememişler, diğer muhtelif Türk aşiretleri Hallaçlar, Harloklar, Kıpçaklar, Türkeşler, Peçenekler ile karışmışlardır. Oğuz boylarından bir kısmının pek eski zamanlarda bile (Türkmen) ismini aldığı malumdur Dede Korkut hikâyelerinin birinde Oğuz ile Türkmenin birbirinden farklı olduğu görülüyor.

(Oğuzun arasızı, Türkmenin delusuna benzer) sayfa 139

İran ve Anadoluya geçtikten sonra Oğuz ve Türkmen boylarının bazıları müstakil olarak zikrolunmaya da başlanmışlardır: Türkmen, Avşar, Yürük, Aptal, Karaman, vs. gibi. Bundan maada yeni teşekkül eden Türkmen ve Oğuz boyları, reislerinin yahut bulundukları mevkilerin isimlerini alarak Şamlı, Cafer beylü, Hüseyin beylü, Muhammet beylü, Horasanlı, Harbendelü gibi adlarla anılmışlardır. Bu yeni boyların eski oğuz kabilelerinin hangisine mensup olduğunu tayin etmek güçtür. Eski Oğuz boylarının isimlerini bu yeni teşekkül eden boyların içinde ufak bir oymak, bunların iskân edildikleri bir köy ve kasaba adı olarak buluyoruz. Anadolu ve İran sahasında oğuz boyları o kadar karışmıştırki bazen kabile ismi, meshep ismi olarak kollanılıyor. Mesela: (Kara koyunlu) demek Makü alevilerince “Ali ullah” meshebine mensup demektir. Ali ullah meshebine mensup olmuyanlar ise bunlara göre (Bayat) olur. Anadoluda (Karaman) isminin daha ziyade Rumlaşan Türk Hıristiyanların etnik ismi olduğunu da biliyoruz. Mezhebi ve dinî sebeplerden maada siyasi sebepler de kabile isimlerinin denişmesine sebep oluyor. (Muhammet Abad) ’Derekez’ havalisinde bulunan Avşarların, Tahran’dan gelen bütün Fars ve Türk memurları ‘Kacar’ tesmiye ettiklerini 1921 senesinde Horasanda bulunduğum vakit öğrenmiştim. Şüphe yokturki İranda Nadir şahın saltanat sürdüğü sıralarda birçok Türkmen kabileleri (Afşar) ismini almışlardır.

Türkiyede Aydın ve Kozan gibi eski Oğuz ve Türkmenler arasında isimleri geçmiyen Türkmen kabileleri vardırki bunların menşeini ve etnik unsurlarını tayin etmek lazımdır. Kozan ve Aydın namını taşıyan birçok köy ve oba isimleri Kafkas Azarbeycanında da görülmektedirki, Anadoludaki Aydın ve Kozan kabileleriyle bunların aynı boy ve zümreye mensup olduklarında şüphe yoktur. Fakat bunların Kozan ve Aydın isimlerinine vakit ve hangi sebeple aldıkları, bu heyete dahil olan zümrelerin eski Oğuz boylarından hangisine mensup oldukları, üzerinde durulacak bir meseledir. İşte bu meselenin halline yardım etmek içindirki kabile ve oymak isimlerine ehemmiyet veriyoruz.

Bayındır-Cenubi Anadoluda Bayındır ismini taşıyan kalabalık bir aşirete yahut mühim bir oymağa tesadüf olunmuyor. Cenup vilayetlerinde Bayındır ismi köy yahut sair aşiretlere dahil küçük oymaklarda görülmektedir

Nizip havalisinde meskûn Türkmenlere mensup Bayındırlı Abû Kâhyanın verdiği malumata göre, Bayındır, Akkoyunlu demektir. Bayındırlılardan Uzun Hasan Abû Kâhyanın ecdadındandır. Uzun Hasan Acemistandan geldi, (Birleşelim) diye Fatih’e haber gönder di. O da kabul etmedi. Muharebe etti ler. Fatih, Uzun Hasan mensuplarından Ali Yaver beyi esir aldı. Ve ileri gelenlerinden 400 kişiyi idam ettirdi.

Bu Kâhya, Oğuz han mıntıkasından Anadoluya gelip Yozgat havalisine yerleşen 80.000 Türkmenden bahsediliyor.

- Yozgatlılar bunları kabul etmediler. Çünkü yaylarına zararları dokunuyordu. Sonra kadı oğlu Yusuf Paşa’yı hükümet memir etti, o da bunları Rakka havalisine yerleştirdi. Bunların içinde 4.000 hane çalgıcı ve çingene vardı. Bunlardan Acemistana gittiler, şahtan yer isteriler, yer verildi. Hala Hümavend aşireti namı ile orada bulunurlar. Mütebakisi bu havalide kaldı. Şimdi Suriyede kalmış olan (Colap) da bir kısmı meskuundur. Bir kısmı da Halep, Bap, Reha civarındadır. İzmir ve Aydında da Bayındırlar mevcuttur.

Nizip’e merbut olarak birbirine yarım saat mesafede iki Bayındır köyü vardır. Bunlar ancak 100-150 senelik köylerdir. Daha evvel bu ahali Suruç civarında Bayındır han veya Karamuk havalisinde çadırlı ve bir kısım köy tesis etmiş olarak bulunuyorlardı.

Karaşıhlı Süleyman Ağanın verdiği malumata göre, Bayındır kabilesi de (Beydili) ler gibi Sivas ve Kemah taraflarından sürülen 80.000 çadır Türkmenlerinden bir aşiret idi. İskenderunun şarkında Bilen iskelesi civarında bir Bayındır köyü vardır. Murat (Fırat) civarında Birecik havalisindendir. Bu köy ahalisinde kendilerine Barak sayarlar.

Beydili-Antep’te söylenen rivayetlere nazaran Türkmenlerin (yani bugüne kadar Türkmen adını taşıyan aşiretlerin) hepsine birden Beydili denilirmiş.

Beydililer Araplarla çok muharebe etmişlerdir. Beydililer muharebede: (Ahi selâme) diye çağırırlardı. Araplar Beydililere: (Beydele) diyorlardı. 80.000 çadır Türkmen Horaşandan sürülmüş Sivas taraflarına yerleşmişlerdi. Sonra burada rahat duramadıklarından ‘Colap ‘a sürüldüler. Gaziantep Vilayetindeki Türkmenler döküntü, kırıntıdır. Asıl Türkmenler Suriye hududu dahilinde kalmışlardır.

Beydili aşireti: Kara şıhlı, Bekmeşli ve Araplı diye üçe ayrılır.

I- Kara Şeyhli:

1- Ciditli

2- Dilferli

3- Yiderli

4- İseli

5- Hacı Musalı

6- Ravilli

7- Ceke

Bundan on, on beş sene evvel bunlar hep çadırlı idiler.

II- Bekmeşli:

1- Haci Ali Uşağı

2- Abu Zeyidi

3-Göneç

4- Velişli

5- Asımlı

6- Celep Uşağı

7- Deli Ahmetli

III- Araplı:

1- Düzen uşağı

2- Haci Mehelli

3- Abu zeyitli

Bütün bu oymaklar bugün Colapta bulunuyorlar. 27 bentleri vardır. Bunlardan Karaşeyhli 200 hane kadar tahmin olunmaktadır. Hala çadır hayatını unutamıyorlar. (Dam) hayatından canları çok sıkılıyor. Göçebe iken kara kıl çadırlarda yaşarlardı.

Bostancı köyünden Şarkevli Hasan beyin verdiği malumata göre: Göçer elinden en büyük olanı ve şereflisi (Beydili) dir. Beydili demek Bey sözlü, lisanı bey lisanı demektir.

Barak-Beydililirden sonra büyük kabili Baraktır. Baraklar aşiret tesmiye olunuyorsa da meskûn Türkmenlerdir. Urfa ve Gaziantep vilayetlerinde bulunurlar. Kısmen Suriye hududu dahilinde kalmışlardır. Bayat, Bayındır Kara Kuzak, Terekili (Tiryakili), İseli (İsalû), Kürdülü, Torun, Göğe, Bakanlı, Meherremli, Adıklı, Abdülrezzaklı, Şark evli, Yağmurlu, Çok çoruklu, Tabur, Kıyan, Kırkız oymakları Barak kabilelerine mensukturlar.

Barak kabilesi içinde (Yazir), (Bayındır), (Avşar) gibi Oğuz kabile isimleri taşıyan köyler vardır Yazir, Cara buluş nahiyesine bağlıdır, Nizip kazasındadır. Bu köyün ahalisi Barakların Kürdülü oymağındandır. Küçük ve Büyük Bayındır köylerinde de Kürdülü Baraklar vardır. Avşar köyü Demiryol hattının cenubunda kalmıştır. (Suriye tarafında kalmıştır.) Bu köyün ahalisi de Baraklıdır.

Baraklar içinde Kırkız oymağı dikkate şayandır. Nizip kazasına tabi (Elif) ve [Kırkız] namında iki köy vardır ki bunların tipi Moğol tipidir. Barakların verdiği melumata göre, İslahiye Malatya ve Pazarcık havalisinde çadırlı Baraklar varmış.

Baraklar şecaat ve mertlikle iftihar ederler: [Biz Boz Barakız] diyorlar. Halk destanlarından da bu tabire tesadüf ediliyor.:

Kul Saidim derki artar fikarım

Kılıç kuşanıp zırh geymekti merakım

Vurun arslanlarım benim Boz Barakım.

Cepni-Cenup Vilayetinde Çepniler büyük bir aşiret halinde görülmüyo lar Nizip Köseler köyüne mensup Yusuf ağanın verdiği malumata göre Nizip’e beş saat mesafede 5 parça Çepni köyü vardır.

1-Yeni Köy,

2-Kayabaşı,

3-Kör,

4-Büyük Sarılar

5-Köseler.

Yusuf ağanın sözüne göre, [bir öküzün alnında beyaz varsa öküz kadar çepni, beyaz tüy kadar sünnü vardır.] Anlaşılıyorki burada [Çepni] demek, [Şii] demektir, Rivayete göre Çepniler buraya Sivas havalisinden gelmişlerdir. [Yer kurulalı buraya yerleşmişlerdir], Çepniler temiz Türkçe konuşurlar. Kürtlerle komşu olduklarından az çok kürtçe de bilirler. Çepni dedeleri ocaklıdırlar. Nizip havalisindeki çepnilerin sözüne göre Sivas tarafında [Kallaanlı dede] vardır. Nizip Çepnileri ziraatle iştigal ederler ve halı dokurlar.

Karakoyunlu-Cenup vilayetlerinde toplu Karakoyunlulara tesadüf olunmuyor. Deveci İbrahim oğlu Ali Ağa Karakoyunlulara dair şu malumatı verdi:

—Bu havalide Karakoyunlular 40 ay kadar vardır. Bunlar yazın yaylaya çıkar, kışın Antep’e gelirler ve şehrin kiple tarafında Paşa sokağında otururlar. Fransız muharebesinde bu mahalle tahrip edildi. Şimdi Karakoyunlular oraya buraya dağılmışlardır. Bu oymak Türkmen boylarının hiçbirine karışmaz, kendi başına bir oymaktır.

Avşar-Türkmen Karaşıhlı Süleyman ağanın verdiği malumata göre: Her aşirette bir [Torun] denilen oymak vardırkı bunlar [Avşar] kabilesine mensupturlar. Bütün Türkmenlerin torunu Avşardır.

Bu malumata göre, Türkmen aşiretleri içinde Beylik eden sülalelerin Avşar kabilesine mensup oldukları anlaşılıyor. Mamafih bu rivayete tetkike muhtaçtır. Toros ve Antitoros dağlarında kuvvetli bir aşiret olarak yaşamış olan Avşar kabüesi [İskân Belliresinden] dağıtılmış olsa gerektir. Türkmen anane İtrinin hâmili olup, Osmanlı hükümetine daima isyan halinde bulunan bu kabile bütün Türkmenler nazarında [Bey aşiret] 'Aristokrat kabile’ aktolunmuş olsa gerektir.

Beydüz-Eski Oğuz kabilelerinden olan bu aşiretin bugün bu namla yaşıyan enkazına tesadüf edemedik. Bu kabile ismini Gaziantep civarında ancak bir köy taşımaktadır. Bu köy Gaziantep’e 20 kilometre mesafededir.

Ulaşlu-Antep havalisinden Amik ovasında bir türkmen köyü (Uluşlu) ismini taşır. (Haci Köse) denilen köy ahalisi de kendilerini Ulaşlu sayarlar. 24 Oğuz boyları içinde zikredilmemekle beraber, Oğuz ananelerinde bu kabile maruftur. Dede korkutun başkahramanlarından olan (Salur Kazan) daima: (Ulaş oğlu Salor) diye zikrolunuyor. Reşüdüttin Altabip tarafından tesbit edilen (Oğuzname) de:

“Tarih-i Oğuz ve hal-i o” Mecmuai hafız ebru. Süleymaniye kütüphanesi damat İbrahim paşa Numara 919, “Ulaş ve onun oğlu olan Günhan oğlu Dipyavkoy han” ın müsteşarları olarak zikr olunuyorlar. (Dip Yavkoy han) a da Oğuz fütuhatının tarihini bu iki zat anlatmışlardır. Ananelerden anlaşıldığına göre Ulaşlular, Salurların bir kolunu teşkil ederler. Anadoluda Salurlar kuvvetli bir kabile halinde yaşamışlar, Take, Karaman ve Ulaşlu gibi kollara ayrılarak diğer kabilelerle birleşmişlerdir.

Salorların Yalvaç, Teke ve Karaman gibi müstakil kabileler olup Yalvaç ve Karamanlar bunlara dahil ufak oymaklar halinde görülüyorlar. Karaman’a dair anane de pek eski olsa gerektir. Reşidüttünün Oğuznamesi Karaman’ı:

Ala atlı as donlu inal Yavkoyun oğlu olarak göstermektedir. Bunun adını Dede korkut vermiştir.

Abdülkadir İnan

(Bu yazı Şakir Sabri Yener tarafından Milli Kütüphanede bulunan Halk Bilgisi Haberleri dergisinin Nisan 1940 tarihli cilt 9, sayı 102, sayfa 137’den aynen kopya edilmiştir.)