İKİ KAPILI HAMAM

Gaziantep’in eski meşhur hamamlarından birine halk arasında çok eskiden beri iki kapılı hamam denildiği gibi Beşaşer-beşeşer hamamı da denirdi. Bunun beşbaş hamamı olması ihtimali vardır. Hamamın Eyuboğlu camisi civarındaki kapısı üstünde eskiden ve Antep savaşından önce ve sonra kırmızı bir mermer üzerinde (Beşaşer) hamamı yazılı idi. Şimdi o eski kitabe kaldırılmış iki kapılı hamam yazılı bir levha konmuştur. Bugün levhanın altında eski kitabenin yeri halâ mevcuttur. Hamamın bir kapısı da batıya doğrudur. Çocukluğumdan beri bu hamamda yıkanırdım. Bazı kimselere göre bu hamamın eski adı Çukur hamamıymış. Ben bu kanaatte değilim. Çukur Hamam Kale Altında Handaniye Camisine gidecek yere yakın oIan ve eski Kaneli Kahvenin civarındadır. Bunun asıl adına Sultan Hamamı denirmiş. Hamamın bitişiğindeki bir kısım yerde de Antep Savaşından evvel kiremit pişirilirdi. Yeri doldurulup ev yapıldı kalan kısmı bu bugüne kadar çeşitli değişimlere uğradı. Antep savaşında halk bu çukur hamama saklanırdı, önünde çok yaşlı iki dut ağacı vardı. Hamam eskiden Gül Ahmet ailesininmiş. Daha sonra bu ailenin mirasçıları tarafından satılmış. Bir müddet mâsere han olarak kullanıldı. Gül Ahmet ailesinden olan anne annemin hamam karşısındaki evde, sattıkları bu hamamdan sökülmüş mermer döşemelerle mutfak ve ev eşiklerinde mevcuttu. Anne annem Emine ve kız kardeşi Hatice Hatın Gül Ahmet ailesinin önceleri Antep kalesindeki evlerde oturduklarını ve odaların kırmızı mermer döşemelerini deniz süngerleriyle sildiklerini, büyüklerinden naklen söylerlerdi. Evliya Çelebi Antep hamamlarının bir kısımlarını görmüş bir kısımlarını da kulaktan dinleyerek yazmıştır. Görülüyorki çok yanIışlıkları vardır. Antep hamamları hep çukura inilir. Bu açıklamalarım 250 yıl evveline aittir.

DUTLU HAMAM VE ŞEYH ŞABAN

Gaziantep’in eski hamamlarından biri de Dutlu (Hengame) hamamdır. Halk arasındaki söylentiye göre: Osmanlı padişahlarından 17‘inci padişah Dördüncü Murat Bağdat Seferine giderken Antep’e geldiğinde Dutlu Hamamda yıkanmış ve o zamanın meşhur evliyalarından olan (Şeyh Şaban Dede) ile görüşmüş. Bağdat’ı İranlılardan kurtarabileceğini sormuş. Evet cevabını almış Antep’ten hareketle Derzora gelmiş. Ordusunu bir derviş kıyafetine girerek teftiş için bir çadıra girmiş. Bağdat’ı padişah alabilir mi diye çadırdakilere sormuş. Hayır aIamaz, görüyorsunuz ki hepimiz yorgun ve perişanız demişler. Padişah çadırdan çıkmış askerleri arasında gezmiş iyi bir netice alamamış. Ertesi gün askere istirahat verilmiş. Yiyecekleri ve hayvanların yemlerini artırmış. Hilekârları terbiye etmiş. 15 gün sonra tekrar evvelki girdiği çadıra derviş kıyafetinde girmiş, çadırdakilerle konuşmuş, çok keyifli olduklarını anlamış. Sormuş padişah Bağdadı alabilir mi? Evet alırda da öte bile geçer demişler. Orduya hareket emrini vermiş. Kona göçe Bağdat’a gelmiş yapılan savaşta Bağdat’ı zapt etmiş. Bağdat’tan dönüşünde gene Antep’e uğrayıp Şıh Şaban Dedeyi bulmuş ve ona şimdiki buğday arasası ve civarında birkaç dükkân Tekke Camisi ve civarını da bir fermanla temlik etmiş. Şeyh Şaban dedenin mezarı şimdiki Nuri Bey’in kap altısına varmadan Bayram sokağının içinde idi. Tekkelerin, Türbelerin kaldırılmasında mezarı kaldırıldı. Yanı başındaki mescit de satıldı. Şaban dedenin mezar kitabesi sureti:

EL FATİHA

Destur ya hazreti Mevlana

Kutbu azam şaban merkatıdır bu makam

Her gelen nail olur maksuduna muvaffakulmeramı

Ger diler sen himmetiyle her Murad olmak anın

Sıd-kile eyle ziyaret kabrini her subhu şam

Hicri-1032

Bu kitabe kırmızı bir mermer üzerine yazılı idi. Geceleri yeşil örtülü̈ mezar etrafında mum yakılırdı. Eski kitabesi bozulmuşken yeniden aslı Antepli meşhur âlim ve şair Mazhar Efendi tarafından yenilenmiş olduğunu 15-20 yıl önce merhum Abdülkadir Kemali Erşen Hoca bana söylemişti. Daha fazla bilgi Cemil Cahit Güzelbey’in (Gaziantep Evliyaları) kitabında mevcuttur. Şeri mahkeme sicilleri incelemeleri ilerledikçe daha çok bilgi sahibi olacağız.