Musa peygamberin ölümünden 493 yıl sonra Hükkâmı Beni İsrailin devri bitmişti. Yerine (Mülûkü Beni İsrail) devleti zuhur etti. O sıralarda Filistin diyarında hükümet eden AMALKA devletinin kalıntısı Beni İsrail ile savaşıp galip gelmişti. Beni İsrail bir araya top lanıp AMALKA lılardan intikam almak İçin TÂLÛT adında birini hükümdar yaptılar ve Filistine giderek yeni bir savaş ettiler. Beni İsrailin ilk hükümdarı TÂLÛT idi TÂLÛTUN ölümünden sonra damadı (DAVUT) yerine hükümdar olmuştur.

AMALKA'lıların, hükümdarı olan (CÂLÛT) ile (YAHUDA) sıbtından yani hazreti Yakup peygamberin oğlu YAHDA evlatlarından hazreti (DAVUD) Amalka kabilesinden olan TÂLÛT tarafından çıktı ve CÂLÛT'u öldürdü. Bunun üzerine AMALKA ordusu bozuldu. Beni İsrail kabilesinin arzuları yerine geldi. DAVUD büyük şöhret kazandı.

Beni İsrail kabileleri bir birlerinden ayrıldılar. (Yahuda) Sıbtı Kabilesi Davuda tabi idiler. Diğer onbir kabile (Tat) oğlunun hüküm ve idaresinde kaldılar. Sonra bu onbir kabile de hazreti Davuda Tabi olup onu hükümdar tanıdılar. Daha sonra DAVUD'a Allah tarafından peygamberlik verildi. Hem hükümdar ve hemde peygamber oldu.

Antep’in Dülük köyünde hazreti Davuda ait bir makamın bulunduğu söylenir. Birde Keber Kalesinin altında ŞAKLININ mağarası denilen bir mağara vardır. Buraya CÂLÛT mağarası denilir. Rivayete göre DAVUT ile CÂLÛT Dülükte savaş edip CÂLÛT'u öldürmüş ve bu isim de o mağaraya oradan kalmıştır. Antep’te Ben İsrail peygamberlerinden YUŞA peygambere ait bir makam vardır.

Bu olaylar bizi tarihin çok eski çağlarına götürmektedir. Kuran-ı kerim de isimleri beyan edilen Adem, idris, Nuh, Hud, Salih, İbrahim, İsmail, İshak Yakup, Yusuf, Musa, Harun, Davut, Süleyman, 12 ve 15’inci peygamber olan DAVUD ile SÜLEYMANI anlatıyor. Beni İsrail veya Yahudalılardan Midye, Geldani, Asuri, İranda zuhur eden KİYANYAN devletleri zuhur etmiş ve nihayet Bu İraniler devleti de Büyük İskender Filipe mağlup olmuşlar. Bundan sonra irili ufaklı hükümetler kurulmuş ve sonra Romalılar devleti eline Anadolu, Suriye, Mısır ve diğer beldeler geçmiştir. Romalılar FIRAT nehri ile Dicle nehirleri arasına (MEZOPOTAMYA - ORRAJİYE FIRATİYE) islâmlar Mabeyenen‘nehreyn dediler. FIRAT Nehri ile DİCLE nehirleri arasıdır. Bu civarlarda birçok eski eserler kazılarda bulunmaktadır. Bu bölgeye ETİLER KOMAGEN, KUMMUH adını vermişlerdi.

Gaziantep İli ve civarı çok eski bîr tarihe maliktir. Ve zengin eserlerle doludur. İlin her tarafında eski zamanlardan kalma şehir harabeleri vardır. Bunlardan birisi de Fırat nehri kıyısındaki Nizip, Birecik şosesinin kuzey yolunda bulunan BELKIS harabeleridir. Buraya BALKIZ ve daha benzerleri isimler veriliyor. Bu şehir harabesinde birçok kalıntılar ve mağaralar vardır. Mağaralardaki yazılar ve kabartma resimler ROMA devrini anlatan kalıntılardır. Kabartma resimler hep kartal sütun, kartal ve insan resimleridir.

HAKİM DERE de mağaralarda bütün böyle yazılar, resimler çoktur. Fırat kıyısına pek yakın olan yerlerde bugün kullanılan Antep kiremitlerinin aynisi ve şimdiki kullanılan Marsilya kiremitlerinin daha kalın ve sağlamları bulunduğu gibi eski bir hamam harabesinde şimdiki inşaatlarda kullanılan pişmiş kiremitlerle yapılmış ve iç, dış kısımları Antepin Dülük köyü harabelerinde bulunan süslü Tavla sarı renkli mozaiklar vardır. Bütün köylüler her yeri delik deşik ederek kazı yaparak kıymetli kalıntılar buluyorlar. Muhtelif yerler durmadan kazılıp elde edilenler Suriye’ye götürülüp satılmaktadır. Bu mıntıka da geniş araştırma ve kazı yapılırsa Tarihin bize bildirdiği veya bilemediği her şeyler bulunacaktır.

Hazreti Süleymanın BELKIS için yaptırmış olması, Bir şehir veya Safiye yeri olması ihtimali de mevcut olabilir. Romalılar devrinde yapılan Fırat nehrinin Nizip kıyısından Birecik kıyısına geçildiği anlaşılan TEL MUSA köyü karşısında eski köprünün kalıntısı hâlâ mevcuttur. Buraların fotoğraflarını 25-Kasım-1962 Pazar günü Gaziantep Kültür Derneği idare heyetimiz tarafından yaptığımız incelemede çektik ve geniş bilgiler elde ettik. Görülüyor ki Gaziantep ili turistik zengin eserlerle dolu bir bölgedir.

Kasım 1962’de Nizip’in Turlu köyünde Türk, Fransız, Amerikalı Arkeologlar çok değerli eserler bulmuşlar ve Antep Müzesine göndermişlerdir. Eğer Nizipte’ki belkıs harabelerindeki mağaralarda bulunan yazılar latin yazısı olmasaydı, Roma, Bizans eseri akla gelmezdi. Çünkü Süleyman Devrinde İbrani - Yahudi yazısı kullanılıyordu. Bu harabe BELKIS harabesi değil belki onun taklidi olması hatıra geliyor. Belki de (BELAKS) şehridir. Antebin Dülük köyünde Etiler devrine ait bir değirmen taşı bulunmuştur. Netice: Gaziantep ili ve civarı bölgeler peygamberler diyarıdır. Bizim peygamberimiz Hazreti Muhammed İbrahim peygamberin oğlu İsmail peygamberin neslindendir. Ve aslı Türk soyundandır.Peygamberimiz ve torunu hazreti Hasan Türk milletine dua etmişler. Allah Türk milletini kıyamete kadar baki kılsın demişlerdir.

Mustafa GÜZELHAN