Hemşehrimin Ömer Asım Aksoy’un gayreti ile Gaziantep ve çevresinde yıllar süren derlemeler sonucu bir araya getirilen Gaziantep Atasözleri ve deyimleri, üç ciltlik (Gaziantep Ağzı) eserinde yayınlanmıştı. Halen Gaziantep Ağzı eserinin mevcudu kalmamıştır. Sayın Aksoy’un ikinci baskısını yaptırmasını candan dileriz.
1969 yılında Türk Dil kurumu Derleme ve tarama kolu başkanı Ömer Asım Aksoy ve arkadaşlarının gayreti ila (Bölge ağızlarından Atasözleri ve Deyimler) eseri Türk Dil Kurumu yayınları arasında basılmış bulunmaktadır. 400 sayfayı aşan eserde, Türkiye’nin her tarafından derlenmiş 4.248 Atalar sözü 4.614 deyim yer almış bulunmaktadır. Kitap iki kısımdır. Birinci kısımda Atalar sözü, ikinci kısımda ise Deyimler alfabe sırasına göre yer almakta ve her sözün nereden derlendiği belirtilmektedir. Eser, Türk milletinin ruh halini hayat görüşünü bölgelere göre yansıtmaktadır. Bu eseri bize kazandıran sayın hemşehrimiz Ömer Asım Aksoy’a Cem Dilçin’e ve arkadaşlarına gelecek nesiller şükran borcu ile dolu olacaklardır.
Bölge ağızlarından Atasözleri ve deyimler isimli eserde, Gaziantep'te ve Kilis çevresinde derlenmiş yüzlerce Atasözü ve deyim yer almış bulunmaktadır. Atasözü ve deyimlerden bazı örnekleri kitaptan gelişi güzel seçerek buraya aktarıyorum.
Gaziantep Atasözlerinden örnekler:
Abdaldan paşa olmaz (Kilis)
Acı patlıcana mihrican değmez
Açık sofra teklif istemez
Aç olan taşın berkini yer
Adam adama gerek olmasa, her biri bir dağ başında olur
Adamın ahmağı avcı, itin ahmağı bocu olur
Adamın ahmağı malını över
Ağacın kurdu bedenindedir.
Ağaç yaprağı ile gürler
Ağırlık altın kala, hafiflik başa belâ (Kilis)
Ağır ol, batman döv
Ahali ayaklanınca padişahı tahtan indirir
Ahrazın dilinden sahibi anlar
Ak akça ile ak baldıra güven olmaz
Ak it, kara it, hepsi bir it
Alıcı kuş gözünden belli olur
Altın yitiren altın bulmaz
Ammi oğlu attan indirir
Ana ile kız döğüşmüş komşu da sahi sanmış
Anteplinin ikisi bir yere çok, birisi az
Arık arınır, ad arınmaz
Arkanı dönersen yumruk vuran çok olur
Arsız adama söz neylesin, kokmuş ete buz neylesin
Astar bez olmaz, övey öz olmaz
Ad kudumu, avrat kudumu, yurt kudumu.
Avrat lazım kalçalı, oğlan doğursun pençeli
Bakacak yüze sıçma, sıçacak yüze bakma
Baktın hava bulanık, bişirciye yanaşma
Baktın iprik akıyor, evvelâ götünü yu, sonra abdest boz
Berk kaçan atın boku seyrek düşer
Bey de ölür, aptal da
Bıyığın uzunsa borazan çal
Bir batman et, ya avratta ya atta
Bir senden büyüğü ve birde senden küçüğü dinle
Bir topal bit, erindiği gece elli yastık gezer
Boğaz dediğin belden aşağı
Bok yimek mideye bağlı
Bok yiyenin boku yenmez
Can ciğerden tatlı
Çakal eniği kurt olmaz, aslı kurt gerek
Çarşı iti kapı beklemez
Çok gezen ayağa bok bulaşır
Çölün yazından, körün nazından sakın
Dadanan ile kudurana dafar olmaz
Dam yanarsa sıçanda beraber yanar
Döğüşün meyvası olmaz
Değirme dudağı dudağa, değer kulaktan kulağa
Değirmene gelen nöbetiyle
Değme bana, değmeyim sana
Deli, dağı dolandığı değil, sahibini de dolandırır
Dilençi dilenciyi istemez, ev sahibi ikisini de istemez
Dünya gençten gence, dinçten dince
Elin adamı eşeği makamıyla anırtır
Elin malı mal olmaz, sen malı kazanagör
En kolay iş yemek, çiğnemeden yutulmaz
Eşeğini sağlam bağla, komşunu hırsız çıkarma
Eti ciğer eden de avrat, ciğeri et eden de
Etme kulum, görürsün zulum
Evceğizim evceğizim, saklar benim sırcağızım
Fısıltı ev yıkar
Fukaranın yüzü soğuk olur
Gitti ağalar, paşalar, itlere kaldı köşeler
Gönül ummadığı yere küser
Görmemiş görmüş, akıldan olmuş
Gözün karnı yokki doysun
Herkes canı başı derdinde
Herkes sevdiğini öper, bayram da bahane
Herkes zibilliğinin horozudur
Îslâmın atsızı derviş, Gavurun arsızı keşiş olur
İt kırkılmakla tazı olmaz
Kişi adamı sağ sever, komşu adamı var sever
Minareyi yaptırmayan, yerden bitmiş sanır
Orusbu töbe tutmaz
Önde gideni çamda görmüşler
Parası olanın balı bağdattan gelir
Sınamışı sınamak ahmaklık
Sır verme dostuna, saman doldurur postuna
Üzümün iyisi tane, karının iyisi nene olur
Gaziantep deyimlerinden örnekler:
Acıkacağım diye sıçmaya korkar
Aferime seğletir
Ağzında ayran durmaz
Aldım sattım, kalleyi kitledim
Arife günü aşa ne, bayram günü tıraşa ne
Attığı taş yerini bulmadı
Avucuma mu kokladın
Babanın dükkânı görünüyor
Bayramdan sonra gelen kınayı götüne yak
Beli berk olmalı
Berberliği benim başımda belliyor
Bildiği yanıldığına yetmez
Bir kantar balla yenmez
Bir yüzü it, bir yüzü adam
Bizim it size balta getirdi mi?
Boğazımdan düştü
Bok çömçesi
Bostan büyüğü
Burnunun bokuna bereket
Büyük başıyla geldi
Canı teze
Ciciği gevşedi
Ciğer canlı
Çapıtı gümüşlü
Çık sinir
Çuldan çuvaldan olduk
Dam dolusu ekmek gerek
Dedem tekit yılından kalma
Dilimde pay bitti
Doldururken döktü
Efin tefin oldu
Eşeğin büyüğü ahırdan çıktı
Et yendi kabak atıldı
Gitti gelmez, yitti bulunmaz
Göz dağı çekti
Gözünün çayırını aç
Haf geçti
İşleyen değirmenin boğazına durdu
Kuyruğu kalıba girdi
Saç sakal çektik
Sen eşeğini geri bağla
Sözü yere düştü
Yapıştığı dal eline geldi
Zebbu zeytin meydanda kaldı