İsmini Arapça (Ayn: Ayntap) kelimesinden alan Gaziantep’in tarihi çok eski olup Babil imparatorluğuna dayanmaktadır. Ayn veya ayyun Arapça göz mecazı anlam itibariyle kaynak demektir. Ayıntap isimli bu kaynaktan gelmektedir. Türklerin kuraklık sebebiyle Orta Asya’dan göç etmesi; doğuya göç ederek ikiye ayrılması (Kavimler) kapısından geçip Mezopotamya ve Anadolu ya yerleşmesi bu toprakların Türkleşmeye vesile olduğunu gösteren sebeplerden ilkidir. Türk sitelerinin Mezopotamya’daki parlak devrine set kuran (Sami) Arap soyunun tahaccümü ve iç savaşlar, Anadolu topraklarının verimi bazı Oğuz boylarının bu topraklara yerleşmesine vesile teşkil eder. Esas olan Gaziantep’in bu tarihlerde vücuda gelmesidir. Hatta Ayıntabın Türklerden evvel kurulup Türklerin yerleşmesinden sonra daha geliştiğini belirtebiliriz.

Ayıntabın üzerinde bulunduğu topraklar eski Babil Devletinden Anadolu birliğini sağlamaya çalışan Hitit (Eti) İmparatorluğuna geçmiştir. Etilerin çözülmesiyle meydana gelen devletçiklerden (Kargamış krallığı) Ayıntap toprakları içerisindedir. Nizip’i incelerken Karkamış̧ üzerinde biraz duracağım.

Hurrilerin ve Mısır Firavunlarının zaman zaman bu bölge üzerinde nüfuzu olmuştur. Daha sonra Asurlara geçen bölge bilahare Yeni Babil imparatorluğuna terkedilmiştir. Makedonya kralı Büyük İskender M. Ö 4’üncü asırın sonlarında Asya seferinde bu toprakları da zapt etmiştir.

İskender’in ölümüyle kurulan (Selefkos) Asya İmparatorluğuna dahil olmuş M.Ö.birinci yüzyılda Roma imparatorluğuna geçmiştir. Roma imparatorluğu ikiye bölününce (M.S. 395’te) Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğunun payına düşmüştür.

Gaziantep tarihini aydınlatma bakımından (Dülük) mevkiini tanıtmak yerinde olacaktır. Arap tarihinde (Delük) şeklinde geçen “Dolichanus” veya “Doliche” Romalıların yerleştiği merkezi bir yermiş. Dülük Gaziantep’in şimdiki bulunduğu yerin 10 km. kuzeybatısında bir köydür. Dülük Orta Çağ’da mevcut bulunup küçük bir kasaba olan Antep’ten daha önemli bir şehirmiş.

Gaziantep tarihinde DÜLÜK BABA diye isimlendirilen velayet (Veli) makamına erişmiş̧ keramet sahibi muhterem bir zattan bahsedilir. Asıl ismi tespit edilemeyen bu zat ihtimal ki yaşadığı yerden mütevellit Dülük Baba diye adlandırılır.

Evliya Çelebi seyahatnamesinde Dülük Babanın; Yavuz Sultan Selime Mısır seferini kazanacağı müjdesi kayıtlıdır.

Dülük Babanın bu kerameti hakikaten tecelli etmiş Yavuz Sultan Selim 1516 da Mercidabık savaşını 1517 de Ridaniye Savaşını kazanıp Suriye’yi, Filistin’i, Mısır’ı Osmanlı topraklarına katmıştır. Sefer dönüşü hangi tarikata mensup olduğu katiyetle bilinmeyip (Melami, Mevlevi, Bektaşi) tarikatlarından birinin şeyhi olduğu tahmin edilen ermiş Sultan Dülük Babanın vefat ettiği haberi almıştı.

Yavuz Sultan Selim Dülük Babanın öldüğü ve gömüldüğü yere bir türbe yaptırmıştır. Burada zaviye ve imaret kurdurup birçok vakıflar tahsis etmiştir. Dülük baba hala ziyaretgah olarak geçilmektedir.

Dülük isminin Sümer imparatorlarından ŞULGU Dungi ya kadar indiği de rivayetler arasındadır (M. Ö 2332-2274) Dülük’ün Şulgi’ye bir mabet olarak yapıldığıda rivayet edilir. Latinlerin (Hamtab) Ermenilerin (Anthabh) şeklinde söyledikleri Antep 14’üncü yüzyıldan sonra gelişmeye başlamıştır.

Ayıntap (Antep) yöresi gelişme safhasından evvel olaylar ve kronolojiyide dikkatli olarak incelemede fayda vardır. Gerek Ayıntap gerekse Dülük (Delük) İslamların ikinci Halifesi Hz. Ömer’in Başkumandanlarından (İYÂZ ÎBNİ GANEM) tarafından fethedilip İslâm topraklarına katılmıştır.

Türklerin İslâm dininin ulviyetine, kutsiyetine içinden gelerek iman ettiği ve İslâm dinini yayan bir toplum olduğuda göz önüne alınırsa; İslâmlığın doğusundan kısa bir müddet sonra Ayıntap’taki Türk soyunun İslâm diyle müşerref olduğu aydınlanır. Oysa bu tarih 7’inci asrın ikinci çeyreğine rastlanmaktadır. Bir ara Bizanslılar tarafından zapt edilen Ayıntap Abbasi Halifesi Harun el Raşid (Harunu Reşit) tarafından tekrar fethedilmiştir.

M.Hulusi ÖZALP

KENT