Kasım 1958 ayı şehrini seven bir çok Gaziantepliler için üzüntü ayı olmuştur. Şehrimiz sinemalarından birinde gösterilen (Şahinler Diyarı) filmi, bu üzüntüye başlıca sebeptir.

Filim baştan sona kadar, tarihî hakikatlere taban tabana zıt ve inanılmaz hadiselerle dolu bulunuyor. Filmi hazırlıyanların, Gaziantep savaşlarının ana hatlarını dahi bilmedikleri derhal anlaşılıyor.

Filimde düşman ordusu, akılsız subayların idare ettiği 40-50 kişilik gülünç bir piyade birliğinden ibaretmiş gibi gösteriliyor. Halbuki Antep Harbinde Fransız Ordusu; bir çok topçu bataryaları, tankı ve uçağı ile binlerce kişiden müteşekkildi. Bilhassa General Gobo kumandasındaki tümen, 1920 dünyasının çıkardığı en modern silahlarla mücehhez, en iyi talim ve terbiye görmüş bir fırkası idi. Fransız kumandanları da mümkün olanı yapmışlardı. Antep’te bulunan kırk bin Ermeni’nin binlerce kişilik gönüllü Milis kuvvetleri de Fransız ordusunun safında yer almıştı.

Filimde Türk kuvvetleri ise, 25-30 kişilik başı bozuk derme çatma bir çete efradından ibaretmiş gibi gösteriliyor. Halbuki Türkler, yalnız şehrin içinde altı bin şehit veren büyük bir kütle idi. Şehrin dışındaki Türk kuvvetleri, aralarında topçu birliklerinin de bulunduğu, Mustafa Kemal Paşaya doğrudan doğruya bağlı ikinci kolordu birlikleri idi. İkinci kolordunun yanında Kilis, Maraş ve Urfa kuvayı milliye çeteleri yer almıştı. Bu kuvvetler Antep’i muhasaradan kurtarmak için sayısız savaşlar ve şehitler vermişlerdi. Filimde bu kahramanlarımızdan hiç bahsedilmiyor. Kentin içinde ise, şehir savunmasının bel kemiğini teşkil eden Yıldırım taburu vardı. Şehirdeki Milis kuvvetleri Yıldırım taburunun yardımcısı idi. Sivil halkın ve ordunun ihtiyaçlarını temin eden yirmi yedi semt teşkilâtı vardı.

Filmde Türkler’in bu mükemmel levazım birlikleri ile Yıldırım taburu da iyi belirtilmiyor.

Türk birliklerinin ayrıca, en modern düşman kuvvetlerinin tankına, topuna karşı koyabilmesinin en mühim sebeplerinden biri de Türk siper ve mazgallarının mükemmelliğidir. Türklerin çok iyi çalışan istihkâm birlikleri vardı. Filimde Türk Siperlerinden bir tek örnek yoktur.

Türk Ordusu cephanesini, yüzlerce insanın çalıştığı şehir içindeki bir cephane fabrikasından temin ederdi. Yüzlerce yaralıya yetişecek bir sıhhat teşkilâtı vardı. Filimde cephane fabrikasından ve sıhhat teşkilâtından da bahsedilmiyor. Bilâkis Türkler’in silah ve cephanelerini Fransızlardan çaldıklarına dair filimde gülünç ve mantıksız sahneler vardır. Hakikat şudur ki, Türkler, Fransızlardan bir tek kurşun dahi aşıramamışlardır. Türkler’in silahları Birinci Cihan Harbinden kalma ve çoğu Alman malı idi.

Filimdeki Türk kadını ile çocuğuna tecavüz olayı ve Şahin Bey’in şahadeti de tarihi hakikatlere uygun olarak çevrilmemiştir. Şahin Bey, filimde gösterildiği gibi, enayice, kurşunlarla şehit olmamıştır. Şahin Beyin cesedi süngülerle delik deşik olarak bulunmuş idi.

Şehrimiz, altmış bin top mermisi ile devamlı topçu ateşine maruz bırakılmış ve harabeye çevrilmişti, Gaziantep Harb’i denince, akla ilk gelen top sesleri, harabeler ve fecî açlık sahneleridir. Gaziantep Harbi denince, akla Çınarlı, Mağarabaşı, İkizkuyu gibi şiddetli savaşların yapıldığı yerler gelir. Filimde, Gaziantep Harbinin bu mümeyyiz vasıflarından hiç bahsedilmiyor.

1920 Yılının müstemlekeci Fransa’sı, Güneydoğu Anadolu bölgesini gönül rızası ile Türklere bırakmamıştır. Bu bölgede önce tutunmaya çalışmış ve aylarca süren bir çok savaşlar ve binlerce ölü vermiştir. Bu bölgedeki halkın mümeyyiz vasfının; kendiliğinden en mükemmel bir şekilde teşkilatlanarak bir ordu haline gelme kabiliyeti olduğunu anladıktan sonra, savaşlardan vazgeçmiştir. Ölmesini bilen milletlerin topraklarında bulunmak müstemlekeci devletlerin işine gelmediğini hepimiz biliyoruz.

Şunu da açıklamak gerektir ki: Şahinler Diyarı filmini hazırlayan filim şirketi idarecilerinin iyi niyetlerinden şüphe etmiyoruz. Bütün kabahat biz Gazianteplilerdedir. Yayın işlerine lâyık olduğu önemi vermediğimizden; her vasfımız gibi Gaziantep’in millî mücadelede oynadığı önemli rolü de kendi gençlerimize dahi öğretememiş durumdayız.

Avukat Hulûsi YETKİN