Gaziantep’te eskiden birçok tekyeler vardı. Bu tekyeler Antep savaşından sonra türbe ve tekyelerin kaldırılması giyimlerin değişimi zamanına kadar mevcuttu. (Kâzimî) tekyesi de bu sıralarda kaldırıldı. Halk lisanında buraya Kâzimli tekyesi denirdi. Tekye çok eski bir tarihe dayanır. İleriden beri söylendiğine ve büyüklerimden dinlediğime göte İmam Musayi Kâzim, Acemistan Horatan şehrinde yanmış birkaç dut odunu parçasını fırlatıp atmış. Bu odun parçaları Antep’te kale altı civarındaki bir yere düşmüş, derhal yere saplanıp filizlenerek büyük dut ağaçları olmuşlar. Kazimi mezhebine mensup olanlar burayı tekye haline koymuşlar ve bir mukaddes ziyaret yeri yapmışlar. Her zaman ve yılın belli günlerinde Kazimi mezhebinden olanlar tekyeye gelip koyun, kuzu, keçi, oğlak, tavuk, horoz keserler yeşil o kocaman ağaçların göl gesi altında otururlardı. Bu ağaçların altı hiç boş kalmaz köme köme insanlarla dolup boşalırdı. Âyin günlerinde çepni dedesi gelir tamburalar çalınır, dedenin eli öpülür, hediyeler verilirdi, Antepte bu tekyeye (Çepni) tekyesi ve ya (Karadut) adı da verilmişti Tekyenin avlusunda bir kuyu vardı. Bu kuyunun suyunu içenler (zemzem kuyusunun) suyunu içmiş gibi sayıldığı için kuyunun suyunu içerler ve hediye olarak başka yerlere götürürlerdi. Tekyenin dedesine, bekçisine hediyeler verilirdi. Tekyedeki ağaçların bir çöpü bile yakılmaz ve ağaçların dalları arasın da saklanır hatta hediye olarak götürülürdü. Antebin muhtelif yerlerinden komşu memleketlerden, köylerden, İsla hiye, Keferdiz, Hurşit ağa, Barak köylerinden, Besni, Pazarcık, Maraş ve köy lerinden ziyaretçiler gelirdi,

Antep savaşından sonra Atatürk’ün

(Devamı Var)