İslam dini hak dinlerinin en üstünü olduğundan hiç kimsenin tereddüdü yoktur. Tıpkı Frenk diyarlarının üstünlüğünde kimsenin şüphesi olmadığı gibi İslâm dininin en üstün vasfı nedir? Bilir misiniz? Düşünme hürriyetine son derece kıymet vermesidir, insanın insan olduğunu kabullenmesidir. İnsanlara iyi, güzel doğru düşünme metotlarını öğretmesidir.

İnsanoğlu yaratıldığından günümüze kadar, doğru düşünmüştür. Düşünmeğede devam edecektir. Bütün davası gerçeği bulmak. Gerçeğin sırrını keşfetttimi dersiniz?

Doğu diyarlarının, daha doğru bir deyişle İslâm dünyasının geri kalışının sebebi nedir? Düşünme gücünü kaybetmesidir. Yeni şeyler düşünmek, İslâm dünyasında asırlar asın kâfirlik damgası yemiştir. Doğulu, belli kalıplar içinde; belli kişilerin sıkı yönetimi altında düşünmelidir. Kişi ancak kendisinden öncekileri kopye edebilir. Onları aşamaz! (Üstad dediki) formülüne softaca bağlılık, toplumumuzu çok gerimizde olan toplumların, iki üç asır gerilerine çektiği gibi. Bugün bile durmadan ilerleyen bu ileri toplumların hamlelerine rağmen, kısıtlı tutma çabasındadır.

Kafalarda devrim yapa biliyormuyuz? O zaman teknikte, ekonomide, kılık kıyafette devrimlerimizi zerre kadar zorlamadan, kolaylıkla başarırız.

Latin kafasını öğrenmeliyiz; onun düşüncesinin hür aydınlığına kavuşmalıyız. Bunu yapamazsak elbette Almanın çalışmasını, mucize diye göklere çıkartırız. Orta çağın Frengi, ilk çağdaki kendinin olan düşünüşünü, İslâmdan öğrenmişti. Bu günde biz kendi düşünüşümüzü onlardan öğrenme zorunluğunu duyuyoruz.

Hazreti Muhammet, her gün kendi kendinizi yeniniz, aşınız diyor. Üstün insan olan peygamberimizin, şu sözünü kavrasaydık, diyarımız en ileri toplum diyarı olurdu. Peygamberimiz müsiümanlara daha ileri düşünmeyi öğütlemişti. Bizler ne yapmışız? Düşünenlere kafir damgası basmışız!.. İslam hukukunda içtihat kapısını kapıyanlar, dinamik hayat gerçeği karşısındda müslümanların hukukunu güçsüz bırakma günahını işlermişlerdir. Yazık değilmi dinimize, toplumumuza! İlerlemeliyiz. Düşünmesini öğrenerek ilerlemeliyiz…


(Yeni Ülkü’den)
Selâhattin ÇOLAKOĞLU