Karacaoğlan, bu ünlü halk ozanını tanımayan yok gibidir Türkiye’de. Büyük halk ve hak aşığı Karacaoğlan yalnız Türkiye’de değil. Türkiye dışında da tanınan bir ozandır.

Karacaoğlan 17. yüz yılda yaşamıştır (1606 — 1681) çağının en büyük ozanı olarak isim yapmış, devrinde kendisiyle yarışa çıkan ikinci bir halk ozanına rastlanmamıştır.

Karacaoğlan elinde sazı ile Anadolu’yu adım adım gezmiş, gezdiği yerlerde birçok şiirler söylemiş, her güzele yakınlık duymuş, onu övmüş, onu sevmiştir. Şiirlerinde, Ayşeleri, Zeynepleri, Fatmaları ayrı ayrı dile getirmiştir.

Yaşadığı devirde üzerine şiir, yazmadığı bir şey bırakmamıştır. Karaca oğlanın hatta şöyle bir söz söylediği de rivayet edilmektedir,

“Benden sonra gelen aşıklar analarının uçkurlarına şiir söylesin” diyor.

Sözü, Karacaoğlan’ın Antep havalisin de gezdiğine, bu toprakları adım adım dolaştığına, başından bu topraklarda aşk rüzgarlarının estiğine getireceğim. Karacaoğlan, Antep elinde çok gezmiş. Çok yer görmüştür., Burada uzun yıllar kaldığı, için Antep İlliler (Baraklar-Elbeyliler) Karacaoğlan’a Antepli derler.

Bilmiyorum ama, Karacaoğlan Antepli almasa bile, Antep’i sevmiş, Antep’i arzulamış, Antep’i duymuş, Antep’i yaşamıştır.

Bunu şu şiirinde ne güzel anlatır ne güzel söyler;

“Gönül arzuluyor Antep ilini

Şol ([1]) Kemmun dediğin belli görünür,

Evvel bahar yaz ayları doğunca

Coşar balık suyu şali görünür.

Bakıdadan indik kol kola düze

([2]) Melek köy gark olmuş güle nergize

Arkıkta uğradım bir güzel kıza.

Terlemiş yanağı balı görünür.

Gediğe varınca yol olur yarı

Sazgının güzeli salınır beri

Bugün konak yeri Nafak Pınarı

Oradan da Antep ili görünür.

Karacaoğlan der ki Ergene kuzu

Beşdeli’den akar Halebin suyu

Tilbaşar elinde şol Ekizkuyu

Edepli erkanlı yolu görünür.”

Bakınız şu şiire, hangi aşık bundan 309 -350 sene önce, bu toprakları karış karış gezmiş? bu köyleri görmüş, her köyün güzelini ayrı ayrı övmüştür.

Karacaoğlan’ın şiirinde dile getirdiği bu tarihi köyler, bugün hâlâ canlılığını, varlığını devam ettirmektedir. Bu köylerin çoğu Oğuzeli ilçesine bağlıdır. Bu köyler çevre okuyucularına yabancı gelmese gerekir.

Karacaoğlan’ın şiirinde adı geçen bu köyler Türk diline uygun olmadığı düşüncesiyle bugün değiştirilmiş bulunuyor. Dilimize, benliğimize uymuş, malımız olmuş bu isimleri değiştirmenin ne gibi faydası olmuş, zararı ne idi...

Yenileşme eskiyi atmakla olmasa gerek. Duyan ve düşünen insan olarak iyiye, ileriye gitmeyi mutlak arzu, ederiz. Bunu benimsemeyene, uymayana acımak gerek. Bence köy isimlerinin değiştirilmesinden çok kafalarda zihniyetlerde değişiklik çok daha faydalıdır. Yapılanı yıkmaktan çok, korusak çok daha iyi olur kanaatindeyim.

Bu köylerin içinde, hakikaten tarihi değer taşıyan Tilbaşarı hatırlatmak gerekir. Tarihi kalesi vardır. Haritalarımızda Tilbaşar ovası geniş yer tutar.

İsimlerde yenileşmeden çok zihniyette, karakterde, Ahlakta, (ticaret ahlakı meslek ahlakı, iş ahlakı, vazife ahlakı) yenileşmek memleket ve millet için daha faydalıdır. Türklük ülküsüne zarar getirmeden millî geleneklerimizi bozmadan, Türk Millî Eğitim felsefesine uygun bir gelişme ve ilerleme yapsak, gösterişten vazgeçsek çok daha iyi olur kanaatındayım. Zira, şahıs isimleri mevki isimleri eskidir, dilimize uymuyor diye değiştirmek eskiyi unutturmaya çalışmak, tarihî inkâr etmek demektir. Bir Türk olarak, eski olup da hâlâ benliğimizde mevcut olan ve silinmeyen değerlerimizi gösteriş olsun diye değiştirmeyelim. Oysaki, milletler, kökleri mazide olan birer âti olmak savaşındadırlar.

Hürmetlerimle

(İkinci yazım Karacaoğlan Baraktadır.)

Yazan: Mustafa TATAR (Öğretmen)


[1] 1- (Kemmun) Remlim olsa gerek.

[2] (Melek köy Mülk olsa gerek. (Taburlar mülkü)