ÇINARLI CEPHESİNDE BİR GÜN

Gaziantep Harbinde Çınarlı cami cephesindeki savaşa iştirak eden Muhittin Erkol şöyle anlatıyor: Günlerden birgün siperimizde beklerken koşa koşa bir arkadaş geldi. Amanın arkadaşlar düşman geliyor diye bağırıyordu. Kendisine düşmanın nerden geldiğini sorduk, İncilipınar karşısındaki bosdanlardan büyük bir kuvvetle baskına geliyorlar diyordu. Arkadaşlarımız düşmanın büyük kuvveti karşısında maneviyatlarını kırmadan müdafa ediyorlardı. Ben yanımda bulunan arkadaşlarıma, arkadaşlar mektepdeki arkadaşlarımıza yardım edelim diyerek siperlerden sürünerek orada bulunan arkadaşların yanına geldik.ve karşımızda bulunan düşmana bizde ateşe başladık. Solumuzda bulunan Ermeni evlerinden mütemadiyen ateş ediliyordu. Buna rağmen bizim hedefimiz hem sol tarafımızdaki evlere ve hem de şimdiki Öğretmen Okuluna idi. Sağ tarafımızdaki bosdandan da sel halinde Ermeniler ve Fransızlar birlikde hücuma kalkmışlardı. Meydandaki bulunan kuvvetimizde hiç yılmadan bu gelen düşmana karşı koyuyorlardı. Bazende fırsat buldukça bizde bostan tarafına ateş ediyorduk. Biz burada üç ateşin arasında kalmıştık. Anlayışımıza göre düşmanın fikri büyük kuvvetle cephelerimizi almak ve şehre girmekti. Tam bu sırada iken bütün toplarını harekete geçirmişti. Bu toplardan birisi solumuzda bulunan hamamın damından atılıyordu. Birini de Akyol Camisinden ve birkaçını da kolejden atıyorlardı. Bizi yıldıran onbeş buçuklusunu da Batal hüyükten arası kesilmeyen ateş yağmuruna tutturmuştu. Düşman karşısında bulunan çetelerimiz hiçde yılmadan Allah Allah sedalarını yükselterek, korkman arkadaşlar vurun diyerek birbirine cesaret veriyordu. Tam bu sırada Halkevinin büyük kapısı açılıp, örtülmeye başladı. Bütün gözlerimiz oraya çevrilmişti. Birde gördük ki kapının her iki kanadı birden açıldı, içeriden çıkan düşmanlarımız büyük bir kütle halinde üzerimize saldırdılar ve siperimize atladılar. Avlunun içerisinde birbirimize sıkıyorduk. Bu iki ateş içinde düşüp ölen çoktu. Bu sırada kulağıma bir ses geldi, bağırıyor (korkman vurun arkadaşlar) diyordu. Bu bağıran adam (çenberci Yirik Memetali Çavuş) idi. Bu sırada Fransızlar evin içine girdiler, bizde avluda kaldık. Yine ateşlerimiz devam ediyordu. Düşman gerilerimize sızmak için yol arıyordu; bu hal da iken kâfirin büyük topu bu binanın üzerine düştü. Avluda bulunan arkadaşlar duvarların toprakların üstüne kapanmıştık, içinden çıkan sarı renkte duman halindeki zehirli gaz bizi çok örselemişti. Bu dumanlar dağıldıktan sonra bizde gördük ki top deyen bina harabe haline gelmiş, içinde bulunan Fransızlar ölmüşlerdi. Tam bu sırada büyük kapı gene açılıp örtülüyordu. Gene biz sipere girmiş bütün gözlerimiz oraya dönmüştü. Sağ tarafımızdaki bostandaki düşman, çetelerimizin ateşi karşısında geri çekilmeye başlamıştı. Bizim karşımızda bulunan kapı gene açıldı bu seferde Ermeni Fransız karışık olarak az bir kuvvet çıktılar, üzerimize saldırıyorlardı. Bizim arkadaşların gözleri kanlanmıştı. Artık bu düşmanı hiç görüyorlardı. Onlarda bize doğru geliyorlardı. Bu iki ateş içerisinde genç bir Ermeni hızla bizim siperi geçmek üzereyken, solumda bulunan bir arkadaş, bir kurşunla bizden tarafa düşürdü. Bize doğru gelen düşmanlarda geri kaçıp çıktıkları yerlerine döndüler. Çok bir kuvvetle hücuma kalkan Ermeni ve Fransızlar umduklarına nail olamadan çok can zayiatı vererek geri çekilmek mecburiyetinde kalmışlardı. Vakit akşam ezeni olmuştu. Bizim bu cephelerde hiç bir çıt kalmamıştı. Artık toprakların altında kalan şehitlerimizi aramak ve birbirimize sormağa başladık. Ruhları şadolsun. İşte bu Çınarlı cephesinin bir günlük savaş böyle bitti.

H.Y.