Antep’in eski bir ilim merkezi ve ülema yatağı olduğu bilinmektedir. Tedris müesseselerinin ve şöhretli ilim adamlarının çokluğu da bunu teyit eder. Daha XVII. asırda Evliya Çelebimiz, Antep’te, sadece Hadis’i şerif tedrisine mahsus yedi Dârul-Hadis’in bulunduğu tespit etmiştir [1]Bunların hapsine burada temas edecek değiliz ama, birkaç̧ mühim ilim adamını da zikretmeden geçemeyeceğiz:

EL-AYNÎ

762/1351’de Antep’te dünyaya gelip, 855/1451’de Kahire’de vefat eden Antepli Bedru'd-Dîn Ebû Muhemmed Mahmûd el Aynî, el Ayntâbî, önce doğum yerinin en büyük âlimleri nezdin de okuyup onlardan feyz aldıktan sonra, Haleb, Dımaşk ve Kâhire’de ilmini daha da derinleştirme imkânım bulmuştur. Babası Anteb’in kadısı idi Bir müddet babasının yerine kadı nâibliği yaptıktan ve muhtelif Yakın-Şark memleketlerini gezdikten sonra Kahireye yerleşmiştir. Burada bazı safî mansıblarda bulunduktan sonra muhtesib olarak mâliyeye intisab etmiştir. Nihayet Kâhire’de Hanefi Kadısı, Müeyyediyye’de hadis, Mahmûdiyye’de fıkıh hocası olmuş, sonunda da Efelik El-Eşref’in yakınları arasına girmek şerefine erişmiştir. Arapça yazdığı tarihi Melik Eşref’e Türkçeye çevirirdi. Câmiu’l Ezher civarında bir medrese (el Medresetu’l- Bedriyye, El- Ayniyye) yaptırarak kitaplarını oraya vakfetti. Tarih ve fıkha dair pek çok kıymetli eserin sahibi olduğu gibi [2], el-Buhârî’nin el-Câmi’u’s-Sahîh'ine on bir cildlik muazzam bir şerh de yazmış bulunmaktadır. Bu eser gayet sistematik bir şekilde tanzim edilmiş olup, bu sâhada çalışanlara a’zami kolaylık sağlamaktadır. Îsmi de “Umdetu’l-karı fî Şarhi Sahîh’l-Buhâri” dir.

Aynî’den sonra son devirlerden iki meşhur Antepli âlime de kısaca temas edip esas mevzuatımıza geçmek istiyoruz:

ASIM EFENDİ

Mütercim sıfatıyla meşhur işbu Cenânî zâde Ahmed Âsim Efendi de tahsilini Antep’te yapmış. 1204/1789 senesinde İstanbul’a gelmiş ve 1235/1819 da orada vefat etmiştir. Eserleri arasında en mühimleri, Fîruzâbâdî’den yaptığı kamus tercümesi (el-Ukyânûs fi Şerhi ve Tercemeti’l Kâmûs) ile Burhan ı Kâtı tercümesidir (et-Tibyanu’n- Nafi fî Tercemetil-Kâti). Biri Arapçadan Türkçeye, diğeri ise Farsçadan Türkçeye olan bu iki büyük lügat, hâlâ da kendilerinden istifade ettiğimiz birer âbidedir [3]

MÜNİP EFENDİ

Mehmed Münih Ayıntâbî, Şemsu’l-Eimme es-Serahsi’nin “es Siyeru’l - Kebir Şerhi”ni Türkçeye tercüme eden zattır. Eserin asıl metni Muhammed İbnu’l-Hasan eş Şeybâniye âiddir ve İslâm Devletler Umûmî Hukûkundan bahseder. Büyük Türk hukukçusu es-Serahsî’nin 900 ölüm yıl dönümü münasebetiyle tertibedilen ihtifalde okuduğumuz tebliğde Münif Efendiden geniş bir şekilde bahsetmiş bulunuyoruz [4]

Antep’in bu şerefli ülemâ silsilesinin halkalarından birisini da hicri XIII. asrın başlarında dünyaya gelen başka bir âlim teşkil etmektedir ki, bu yazımızda asıl ondan bahsetmek istiyoruz.

Bu büyük fıkıhçı ve müellif Mustafa Said Efendidir.

MUSTAFA SAİT EFENDİ:

Bu zâtın yazdığı en mühim iki eser bugün elimizde bulunmaktadır. Birincisi, tanınmış fıkıh kitabı “Mültaka’l Ebhur”a yazmış olduğu dört ciltlik şerh, diğeri ise, Şeyhu’l İslâm Abdürrahim Efendinin Türkçe fetvâsındaki Arapça nukûlü cem ve tertip ettiği iki büyük ciltlik değerli eserdir. Her iki yazmayı elinde bulunduran, merhum müellifin (ana tarafından) torunu muhterem Hüseyin Ragıb Uğural bize bu eserleri tedkik imkânını bahş ve sâhib bulunduğu bazı malûmatı nakletmek lûtfunda bulunmuşlardır. Kendilerine burada şükranlarımı arzederim.

Hâlen Urfa vilayetine bağlı Sürûc kazasından ve Ketikanlı ismindeki büyük bir aşirete mensûb bulunan Mehmet oğlu Muhmed Sait Efendi es-Sürûcî müellifimizin babasıdır. Bu zât büyük ikram sâhibiymiş. Öyle ki, misafirlere çıkardığı pirinç pilâvı sinisine mızrak dahi dikilebilirmiş.

“Kâtib” ve “Kürt oğlu” adlariyle şöhret bulan Mustafa Sait Efendi Anteb’e gelerek, hâlen torunlarının oturduğu Bostancı mahallesindeki Cami-i Şerifin bir hücresine yerleşmiştir. Daha sonra torunlarından Fahruddin, Hafız Ahmed ve Hacı Şemsaddin’e, Güzelce Tuzcu ve Güceyli âilelerinden kız almak süratiyle onlarla hısımlık kurmuştur

Mustafa Said bizzat ismini şöyle yazmaktadır: Mustafa es-Saîd, el-Ayntâbî ibn’ul Hâcc Muhammed ibn Muhammed es-Sürûcî [5]Bursalı Tahir Efendiye göre âlimimiz “Kürt zade Katib Mustafa Efendi olarak bilinmektedir” [6]Aynı malûmatı veren Bağdadlı İsmâil Paşa, onun Antep müftisi olduğunu da ilâve etmektedir.[7]vefatından

(Devam edecek)

Prof. M. Tayyip OKİÇ

Ankara Üniversitesi, İlahiyat fakültesi


[1] Evliya Çelebi Seyahatnamesi İstanbul, 1935, IX, 355

[2] İsmail Paşa el-Bağdâdî, Hediyyetu l-Ârifîn, Esmâu’l-Müellifin ve Âsâru-l Musannifin (ibnu’l-Emin Mahmud Kemal İnal ve Avni Aktuç neşri), İstanbul, 1955, II/420-421. Ayrıca bkz Elyân Serkis, Mu’cemu’l Mati u-âti’l-arabiyyeti ve’l mu’arraba, el-Kahire, 1349/ 931, 11/1402-1404. Bkz. Keza: W. Marçais, Al Aynı (Encyclopedie l’islam, nouvelle edition, Leiden 1960, I, 8l4) Bkz. daha Mükrimin Halil Yınanç’ın ilâveleri ile aynı maddeye: İslam Ansiklopedisi, İstanbul 1942, II, 70-72.

[3] Bursalı Mehmet Tahir, Osmanlı Müellifleri, İstanbul 1333, 1/275-177; Bağdadlı İsmâil Paşa, Hediyyetu’l-Arifin (Kilis’li Rıfat Bilge ve îbnul-Emin Mahmud Kemâl İnal neşri) İstanbul 1951, 1/184.

Mütercim Asım Efendi hakkında en mevsuk, topluca malûmat, merhum Ord. Prof. Dr. Mehmet Fuat Köprülünün “Asım Efendi (Mütercim)” adlı makalesinde bulunmaktadır (bkz. İslâm Ansiklopedisi, İstanbul 1940, I, 665 673). Müellife dair en mühim bibliografik malûmat da orada verilmiştir. Buna ilâveten Ömer Asım Aksoy’un “Mütercim Asım” adlı risalesini de (Ankara 1962) burada zikretmemiz icabeder.

[4] 900. Ölüm yıldönümü münasebetiyle Büyük İslâm Hukukçusu Şemsu’l Eimme Es-Serahsi Armağanı, Ankara, 1955 (Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesı yayınları, LXIII), s 27-42: “Şemsu’l-Eimme Es-Sarahsî’nin “Şarhu’s-Siyari’l-Kabir’inin Türkçe tercemsri ve Mütercim Mehmet Vünib Ayıntabi’nin diğer eserleri”.

[5] Mukaddime varak: 1b.

[6] Osmanlı Müellifleri, İstanbul, 1333, II/9.

[7] Hediyyetu’l Ârif’in, 11/458.