Millî egemenliği sağlayan, gençliğe bel dağlayan Türk irade ve imanının' doğduğu 23 Nisan, Cumhuriyet Türkiye’sinin çifte bayram ettiği büyük bir gündür. 29 uncu neslin de idrak eylediği bu sevinçli güne izafe edilen kutsiyetin kapsadığı mana çok şümullüdür.

A) Bu bayram genç Türkiye’nin kutladığı ilk ulusal bayramdır. 1911 iden beri harp meydanlarında ateş püsküren toplarımız, ancak 1920 yılının 23 nisanında büyük bir Şaduman içerisinde gürlediler.

B) Asırlardır siyasî haklarından mahrum edilmiş olan Türk milletinin hakikî mümessilleri millî iradeyi payidar etmek üzere ilk defa bugün Ankara’da toplandı. Millet, siyasî hürriyetine bugün kavuştu.

C) Yok olduğu zannolunan Türk milleti, var olduğunu ve istiklâli uğrunda her türlü kahramanlıklara hazır bulunduğunu cihana bugün ilân etti.

Eriştiğimiz bu mesut bayramın arifesi pek çetin olmuştu. Adına cihan harbi denilen savaşlarda çeşitli düşmanlarla çeşitli boğuşmalar yaptık. Cepheden cepheye koştuk. Sarıkamış. Kütülamare, Kanal, Galiçya, Çanakkale yüzbinlerce. şehidimizin mezaristanı oldu.

Altı bin yıldan beri türlü namlarla devletler kuran Türk milleti nihayet Mondros mütarekesi ile yok olmak tehlikesiyle karşılaştı. Sahillerimiz ve bütün yeşil topraklarımız irili ufaklı düşmanlar tarafından paylaşılmış, üzerlerinde nüfuz mıntıkaları kurulmuştu. Memleket olarak elimizde, üzerinde bir müddet daha can çekişmekten başka bir şeye yaramayacak kuru ve verimsiz bir iste parçasından başka bir şey bırakılmıyordu. Devlet olarak elimizde sömürgeden farkı katmamış çürük, geri bir Orta çağ artığı kalıyordu.

O zaman, geçen asırdan beri bize Hasta adam adını takanlar ve onlarla bir olanlar, Türk milletinin artık ebediyen öldüğüne inanmış bulunuyorlardı. Bu, onlarca kaderin bir gerçeği, zaferin bir neticesi idi. Bunu kim inkâr eder, hangi mantık erbabı aksini iddia edebilirdi. Öyle ya, eli kolu bağlı, silâhsız, parasız, insansız bir memleketten kim ne umabilirdi? Milletler için ölmek gibi dirilmekte gerçi tarihin bir kanunu idi. Fakat bunun için uzun senelere ve yetiştirilecek nesillere ihtiyaç vardı.

Lâkin Türk milleti her kanun ve şartın üstünde yaratılmış müstesna bir milletti. Milletin hakiki mümessillerinin Ankara'da toplandığı 23 nisan, yeni Türk devletinin gelecek şan ve şeref asırlarına, temel teşkil edecek en mukaddes günü oldu. Egemenliği eline alan Türk milleti, yarattığı mucizeye 23 nisanda başlamış oldu.

Ulu Ata’nın “İstikbal sizsiniz” dediği Türk gençliğine müjdeler olsun ki... Bin bir fedakârlıklarla elde edilen bu yüksek netice onlara emanet edildi. Onu yükseltmek ve devam ettirmek, yegâne ümidimiz olan Türk gençliğinden bekleniyor.

23 Nisanda temeli atılan hürriyet ve istiklâl abidesinin kitabesi Türk gençliğine ithaf edildi.

“Ey Türk gençliği, birinci vazifen Türk istiklâlini, Türk cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.”