KAR FIRTINASI GAZİANTEP’TE HAYATI FELCE UĞRATTI

28. Ocak. 1968 pazar günü lapa lapa kar yağarken herkes memnundu. Bu yıl iyi yağış oldu, (kar yılı var yılı) diyorlardı 29 Ocak 1968 pazartesi günü de kar yağdı. 30 Ocak 1968 Salı günü saat 21’de şiddetli rüzgarla birlikte kar tipisi başladı. 31 Ocak 1968 çarşamba günü 24 saat müddetle kar tipisi devam etti. 1 Şubat 1968 perşembe günü öğle ye kadar devam eden şiddetli rüzgar ve kar tipisi Gaziantep’te hayatı felce uğrattı. Ortalama bir metreye yakın kar yağmıştı. Bazı yerlerde rüzgarın tesiri ile kar kalınlığı 1,5 veya 2 metreyi buluyordu. İlçeler ve köylerle irtibat kesildi. Ana caddelerden dahi otobüs ve taksilerin geçmesi imkânı kalmadı. Elektrik ve su kesildi. Şehir karanlığa gömüldü. Fırınlarda ekmek bulunmadı. Kasaplarda et kalmadı. Lokantalar kapandı ve Gaziantep’te misafir bulunanlar aç kaldılar. Sinemalar faaliyetini tatil ettiler ve herkes evine çekildi. Yolda kara saplanan trenlere ve vasıtalara uçakla yardım malzemesi atılması zarureti hasıl oldu.

KAR FIRTINASI BELEDİYEMİZİ VE DİĞER TEŞEKKÜLLERİMİZİ HAZIRLIKSIZ YAKALADI

1 Şubat 1968 perşembe günü öğleden sonra güneş doğdu ve fırtına kesildi. 2 Şubat 1968 cuma günü hava güneşlik idi. Fırınlarda ekmek ve fırancala bulunmuyordu. Birçok fırın faaliyetini tatil etmişti. Sorduğumuzda su yok dediIer. Gayret edilse ve evvelden planlansa idi su bulunabilir ve halkımız ekmeksiz kalmazdı. Kasapların çoğunda et bulunmadı. Sorduğumuzda, mezbahada et kesildi ve fakat mezbaha yolu kapalı olduğundan et tevzi edilemedi dediler. Kısa olan mezbaha yolu açılabilir ve şehir etsiz bırakılmıyabilirdi. Şehir otobüsleri işlemiyordu. Otobüslerin geçeceği ana yollar kardan temizlenmemişti. Taksiler de çalışamadı. Meselâ Park sokakta bulunan taksiler kar içinde hapis kalmıştı. Belediyece kilit yol olan Park sokak gibi yollar açılmamıştı. 2 Şubat 1968 cumartesi günü dahi ana yolların çoğu ve fabrika yolları henüz kapalı idi. Ortalıkta belediye işçileri gözükmüyordu, herkes belediye işçilerinin nerede olduğunu birbirine soruyordu. Bazıları Kavaklık mahallesinde çalışıyor diyorlardı. Bazı gerçekler vardı : Kar tipisinin dinmesinden 48 saat geçmişti. Halâ kasapların çoğunda et yoktu. Fırınların çoğu kapalı idi. Şehrin bazı mahalleleri susuz bulunuyordu. Köylerle irtibat yoktu. Bazı ilçe yolları dahi açılmış değildi. Lokantaların çoğu kapalı olmakta devam ediyordu. Fabrikalar çalışılmıyordu. Okullar esasen hafta sonuna kadar tatil edilmişti. Hülasa. 3 Şubat- 1968 cumartesi günü şehir normal hayatına henüz kavuşmuş değildi.

FELAKETLER KARŞISINDA PLÂNLI VE HAZIRLIKLI OLMAMIZ GEREKTİĞİ BİR DEFA DAHA ANLAŞILDI

Ben bu yazımı Belediyemiz’in idarecilerini, fırıncılar birlik ve derneklerini, lokantacılar derneğini, Kasaplar derneğini, Karayollarını ve diğer ilgili teşekkülleri suçlamak için yazmadım. Aniden basan tipi kar, dernek ve teşekküllerimizi hazırlıksız yakaladı. Dernek ve teşekküllerimizin bu gibi felaketli durumlarda ne yapması gerektiğini evvelden plânlamadıkları, felaket karşısında şaşırdıklarını, her teşekkülün kendiliğinden vazifesini yapması gerekirken hizmetlerin aksadığını müşahada etmiş bulunuyoruz. Bu durumdan gelecek yıllar için ders almamız gerekiyor. Sel baskını, zelzele, büyük yangın, tipi kar fırtınalarında her teşekkülün Gaziantep’te ne yapması gerektiği evvelden planlanmalı ve bu teşekküller evvelden neler yapacağını bilmeleri lüzumu meydana çıkmış bulunuyor. Allaha çok şükür ki, kar fırtınasını yangınlar ve çökmeler takip etmedi. Can kaybı olmadı.

GAZİANTEP TARİHÎ BİZE ; GEÇMİŞ YILLARDA BİRÇOK TİPİ KAR BASKINLARININ, ZELZELELERİN, YANGINLARIN OLDUĞUNU HABER YERİYOR

Yaşlılar, bugüne kadar böyle bir kar görmediklerini ifade ediyorlar. 1910 yılındaki büyük karı anlatan Besnili halk şairi Ziyanın şiirinden anlıyoruz ki: Bundan 58 yıl evvelde Gaziantep’te büyük bir kar yağmıştır. 1910 yılı karı kırk gün devam etmiş, karın kalınlığı adam boyunu aşmış, damlarla yollar aynı seviyeye gelmiş. Ağaçlar kurumuş, yakacak bulunmamış. Gaziantep’te zaman zaman büyük karlar yağmıştır. 1759 kışında yağan büyük karı dile getiren Gaziantepli Tahirin destanı, 1794 kar felaketini anlatan Kilisli Ruhinin destanları elimizdedir.

Gaziantep’te 1901 Arasa yangını gibi büyük yangınlar olduğunu, arka arkaya birçok zelzelelerle şehrin harebeye döndüğünü, Urfalı Mateosun Vakayinamesi, Abul Farac tarihi gibi Gaziantep tarihini dile getiren eserlerden, Gaziantep Şer’i mahkeme sicillerinden öğreniyoruz.

943,1783,1808 yıllarında Gaziantep’te olan zelzelelerde şehir baştan başa harap olmuş, birçok insan ölmüştür.

1824 yılında olan zelzelede halk 4 ay kar ve yağmur altında şehir etrafında çadırlarda oturmuş ve birçok aile göç etmiştir.

Kar tipisi sebebiyle iki gün evde hapis kaldığım saatlerde, Vakayinameleri okurken, zelzeleler sebebiyle binlerce atamızın nasıl can verdiğini okuduğum anlarda, Gaziantep’te yeni bir zelzele olduğunu farzederek hemşehrilerimin uğruyacağı felaketi düşününce tüylerim tiken tiken oldu. Tarihlerin sık sık zelzeleler olduğunu haber verdiği Gaziantep’te gerçekten tetbirli miyiz? 2 Şubat 1968 cuma günü şehri baştan başa dolaştım. Birçok binaların zelzeleye karşı koyacak mukavemette yapılmadığını; Belediyece ruhsatlar verilirken bu hususun göz önünde tutulmadığını müşahade ettim. Bir insanın ne büyük fedakârlıklarla yetiştirildiğini göz önünde tutarsak hiç olmassa bundan sonra tetbirli olmamız gerekiyor.

SONUÇ

Gaziantep tarihi bize, bir millet tarihi için çok kısa sayılacak aralıklarla kar fırtınalarının, büyük yangınların, zelzelelerin, su baskınlarının olduğunu haber veriyor. 1968 kar baskını da bize göstermiştir ki, bu gibi felaketli anlarda teşekkül ve derneklerimizin nasıl hareket etmeleri gerektiği evvelden kararlaştırmamışlardır. Şehrin su baskınına, zelzeleye, yangına, kar tipisine maruz kaldığı zamanlarda nasıl hareket edileceği plânlanmış ve her teşekküle vazifesinin ne olduğu evvelden bildirilmiş değildir. Meselâ, Belediye temizlik işçilerinin evvelâ hangi ana yolları açacağı, nasıl bir sıra takip ederek bütün yolları geçilir halde tutacağı, evvelden öğrenilmesi gerektiği bir defa daha meydana çıkmış bulunuyor. 1968 kar felâketini ucuz atlattığımızdan dolayı bütün hemşehrilerime geçmiş olsun derim.

Hulusi YETKİN