- Gitme Ali Seydi. Bugün içimde kötü duygular var. Çimmiye gitme bugün diye ellerinden sıkı sıkı tutuyordum. O koyu iri gözlerini açarak gülüyor.

- Neye korkuyon Zeynep evvel Allah bir şey olmaz. Hiç çimmediğim su mu? Bir yandan da üstünü giyiniyordu. Seslenemedim gitti.

Yarım saat ya geçti ya geçmedi. Bostanın aralık duran kapısından soluya soluya biri geldi. Yüreğim koptu sandım. Elimdeki “iğ”i attım fırladım.

- Seydi suya daldı çıkarıyorlar… Nefesi kısılıyor, yarım yarım, konuşuyordu.

Saçlarımı yolarak kendimi “Ceyhan” kenarında buldum. Allahım ne korkunç şeydi!.. Hemen dalgaların arasına atıldım. Yüzlerce insan kimi soyunmuş kimi giyimli suyu tarıyorlar. Bağıranlar, koşanlar…

Belimden ve kollarımdan kavrıyan kuvvetli iki el beni sudan çıkardı. Ben çırpınıyor ille sevgilimin yanına, onu kurtarmıya varmak istiyordum. Sonunu bilmiyorum. Gözümü açtığım zaman onu köşe minderine uzanmış, üstüne yumulan anasının hıçkırdığını gördüm. Ne oluyordu? Demek Ali Seydi ölmüş. Ben dul kimsesiz kalmıştım. Deli gibiydim fırladım. “Beni bırakma Seydi” diye üzerine kapandım…

Mezar hazırlanmış. Kocamı sardılar tabutuna koydular. Ben bütün bunları mânasız, ölü gözlerle seyrediyordum. Etrafı saran çığlıklar arasında genç yiğit Seydiyi taşıyan tabut ağır ağır ilerliyor…

Gene koşuyorum onun için hazırlanan mezara atıyorum kendimi. İstiyorum ki daima onunla olayım. Fakat hain ve kuvvetli bir el beni oradan da çekiyor. Umudsuz ve kırgınım… Bilmiyorum sonunu… Günlerce hasta yatmışım. Gözlerimi açınca baş ucumda sessiz göz yaşları döken kaynanamı gördüm.

Zaman yaramı hafifletti, fakat iyi etmedi. O benim kalbimi her şeyimi beraber aldı götürdü. Ben artık bir yığın et ve kemikten başka bir şey değilim… Onunla geçen beş yılım, hayatımın en tatlı zamanı idi. Öleli iki yıl oldu. Artık onun kemikleri toprak altında çürürken ben de kalan ömrümü el kapılarında hizmetçilik yaparak tüketiyorum. Ta, ona kavuşana kadar başka koca bana haram olsun…

Zeynep oldukça incelenmi bir köylü kızdı, genç ve güzel. Bana bunları anlattıktan bir ay sonra kayboldu… Onun genç bir taşçı ile sevişerek evlendiğini duydum. İkinci görüşümde sürmeli gözlerini süze süze:

  • “Hüseyin çok iyi, diyordu. Ali Seydiden iyi. Kâşke daha evvel bununla evleneydim.”

Yazan: Leman URAL