Gaziantep’te kıra gitmek, temiz ve güzel havadan istifade ezelî bir âdettir. Zengin fakir, hiç bir aile günlerini daima evinin kapalı duvarları arasında geçirmek istemez. Yeter ki güneş biraz ışıldasın, yerler kurumuş olsun...

Havaların ısınmasiyle başlayan sahralar bütün ilkbahar, yaz ve son baharda devam eder. O kadar ki, yaprak dökümünde son olarak (gazel tepelemiye) giderek kır âlemlerine bir kaç ay için veda edilir. Fakat bazı seneler kış mevsiminin biraz ılık gitmesi ve havanın güneşli bulunması bu vedaı inkıtaa uğratabilir.

Sahra yerleri; Gazantebimizde çoktur, ilkbaharda güneş ve temiz havadan daha çok faydalanmak için en ziyade “Çıksorut, Hacibaba» gibi yüksekçe ve güneşe maruz yerler tercih edilir...

Düztepe, Meydan, umumiyetle Alleben, Komanız, Sarıgüllük, —bilhassa Kavaklık— güzel sahra yerleridir.

Yaz ilerledikçe, Nurgana, Bebirge, Sam, Hacar, Kızılhisar gibi köylere de gidilir.

Pazar günleri memleketin dörtte ikisi sahra yerlerine dökülmüştür. Ev işlerini daha evvelden bitiren kadınlarımız, hedik ve simit (köftelik bulgur) torbalarını çocuklarının koltuğuna verir. Köfte leğenini ve yoğurt bakracını, yeşil soğan ve sarımsakla diğer yiyecek çıkınlarını ailenin küçüklü büyüklü diğer ferdleri paylaşmıştır. Taşımak için...

Baharda sabahın ilk ışıklankararsız Gaziantep ufuklarından etrafa süzülürken kuş ve çocuk civiltileri birbirine karışır. Her çocukta bir istek:

— Anne Çıksoruda gidek.

Başka birisi:

— Yok Okkâş taman Hacibabaya gideceeek, Diğeri;

Allebeni, ister. Nihayet karar verilir. (Bu hususta en ziyade büyüklerin isteği hâkimdir)

Eğer akşama kadar kalınacaksa köfteden başka yemekler de lâzımdır. Yemek mevsimine göre, baharda, keme tavası, bakla tavası, şariyeli yahut mercimekli pilav, yaprak dolması, yumurta, maş, lovlaz (böğrülce) nohut piyvazı (piyaz) peynirli helva gibi yemekler hazırlanır.

Yaz ve sonbaharda, umumiyetle dolma, doğrama, ciğer kebabı (cağırtlak kebabı) yapılır.

Her mevsimde kırda yemekte beraber muhakkak köfte de vardır. Hiç bir zaman hiç bir aile köftesi kıra gitmez. Amma, etli, yağlı, topaçlı (kavrulmuş kıyma) nasıl olursa olsun, sahranın tadını köfte getirir.

Pazar günleri sahra yerinden geçersek oyulmuş ocaklarda sıra ile dizili tencereler kaynarken genç bayanların köfte yoğurduğunu, yaşlıların da piyaz hazırladıklarını görürüz. Gözlerimizin alabildiğine kadar bakalım, her kümede aynı şey. Kaynayan tencereler, yoğurulan köfteler, hazırlanan piyazlar, yemek aralarında şireler şekerler, eğlenceler yenilir. Yediden on oniki yaşına kadar olan kızlar ip atlarken yetişkin kızlar ve genç gelinler pabuç çarpmaç oynarlar ve bir aralık ta sahra muhitini dolaşmağa çıkarlar. Bunda hem hava alırlar hem de diğer sahracılardan tanıdıklariyle ayaküstü birer sohbet yaparlar. Diğer taraftan erkek çocuklar (adım bazlamaç, birdirbir) yahut top oyunlarıyle eğlenirler. Sesler kahkahalar etrafı çınlatır.

Sahra yerleri o kadar kalabalıktır ki bazan geçecek yer zor bulursunuz. Sabahın ilk aydınlığından akşamın ilk karanlığına kadar devam eder bu.

Havaların kararsız olduğu bahar günlerinde yemekler "ekseriya evde yapılıp hazır götürülür, fakat yaz ve sonbaharda, her sahracı kümesinden bir ocak dumanı yükselir.

Hava birden kararıp yağmur ve rüzgâr çıkınları, koltuklattırarak sahradan kaçırmazsa, gün pek mükemmel geçer.

Akşam saatleri yaklaştıkça sabahlayın boşalan şehrin sokaklarına doğru büyük bir insan kütlesinin ağır ağır ilerlediğini görürüz.

İşte Ganziantep kır âlemleri (dört beş ay) bu şekilde devam eder durur. Hiç bir şeyden yılmayan kahraman ve nikbin halkımızın şüphesiz bu en büyük haklarından biridir.