Şimdiki Hükümet konağının bitişiğindeki Belediye parkının yerinde vaktiyle Balıklı çarşısı vardı. Bu çarşı Gaziantep savaşı’na kadar sağlam olarak mevcuttu Bundan 60 sene evvel Gaziantep’in en meşhur çarşılarından biri idi. Bu çarşı içine merdivenle inilir, içinde balıklar dolaşan bir havuz bulunmasından bu çarşıya (Balıklı) dendiği söylenir, Ben çocukluğumda içinde balık dolaşan bir havuz görmedim. Fakat yaşlı büyüklerimden bu rivayeti duymuştum. Benim doğduğum ve büyüdüğüm ev Balıklı çarşısına çok yakın olduğu için bu çarşının zamanla aldığı şekilleri çok iyi hatırlıyorum. Bu çarşıya halk (Balıklağan) derdi. Bugün dahi bu yere halkın çoğu Balıklağan der. Bu çarşı vaktiyle Antep’in en büyük çarşısı olduğu ve ne aranırsa bu çarşıda bulunduğu için halk buraya (Küçük Antep)’de derdi. Bu çarşıda Türk ve Ermeniler karışıktı.

Balıklı çarşısı Antep şehrinin merkezî bir yerinde olup Çukur mahallesi sınırları içinde idi.

Balıklı çarşısını Doğudan batıya doğru bir ana yol keserdi. Çarşıdaki binalar bu doğudan batıya uzanan ana yol üzerinde sıralanmıştı. Bu ana yol çok dardı. Genişliği 2, 3 metre idi. Bu ana yol seneler ilerledikçe genişletildi ve bugünkü halini aldı. Doğudan batıya doğru ana yol üzerinde yürürken, sağ tarafta bugünkü park sokağın yerinde çok dar bir sokak vardı. Batıya doğru yürümeye devam edersek, bugünkü Hürriyet caddesinin sağ tarafta bulunan yani Hükûmet konağı önündeki kısmı o zaman mevcut değildi. Sol tarafta bugünkü İnönü caddesine giden Hürriyet caddesi kısmında ise çok dar bir sokak vardı. Batıya doğru yürümeye devam edersek yol bugün olduğu gibi iki kola ayrılırdı. Birisi Eyüpoğlu çarşısına giden yoldur ki batıya doğru uzanmaya devam ederdi. İkinci yol kuzeye kıvrılarak Suburcu Caddesi ile birleşirdi. Bu yol bugün Kayacık sokağı adını taşımaktadır.

Hep beraber Birinci cihan harbinden evvelki Balıklı çarşısını Doğudan batıya doğru gezelim:

Bugün Alaybey denilen ve eskiden Alaybeyi çarşısı denilen yerden batıya doğru yürümeye başlarsak, bugünkü Gaziler caddesinden yürümüş oluruz. Bu yola Balıklağan yolu denirdi. Bu yol çok dardı. Her iki tarafta manifatura, bakkal, fotoğrafçı, saatçi, ekmekçi, leblebici, şerbetçi, helvacı ve dondurmacı dükkânları vardı. Bugünkü Şehir Kütüphanesine gelmeden önce bitişikte Balıklı Mescidi vardı. Mescidin kapısı bugünkü Park sokakta idi. Mescidin kapısının önünden batıya doğru uzanan ve Balıklı yoluna paralel ikinci bir yol vardı. Bu yol Eyüpoğlu camisine doğru uzanırdı. Mescit Balıklağan yolundan gözükmezdi. Balıklağan yolu ile mescit arasında evler vardı. Mescidin bir bahçesi de bulunuyordu. Mescit 150 - 200 kişi alacak büyüklükte idi. Hava iyi olduğu zaman bahçede de namaz kılınırdı.

Balıklağan yoluna paralel uzanan Mescit kapısı önünden başlayıp batıya doğru giden sokakla, Balıklağan yolu arasında bir meydanlık vardı. Bu meydanda dut ağaçları bulunuyordu. Tatil günlerinde halk bu meydanda istirahat ve sohbet ederlerdi. Bu meydanın doğusunda, park sokağı ile Balıklağan yolunun birleştiği köşede Balıklağan karakolu vardı. Balıklağan karakolunun çevresinde küçük dükkanlar bulunuyordu. İçi ise Karakoldu. Karakolun cephesi meydanlığa bakardı, önünde dört mermer sütun vardı. Bu sütunlar silindir şeklinde idi. Mermerler beyazdı. Karakola meydandan girilirdi. Bina gayet güzel bir yapı idi. Karakolun üstünde Balıklı Mahmudiye okulu vardı. Bu okul üç sınıflı bir ilk okuldu. Mahmudiye adı ile anılırdı. Okula Balıklağan yolundan çıkılırdı. Balıklı karakolunun önünde uzanan meydana Balıklağan meydanı denirdi. Meydanın batısında büyük bir kahve vardı. Şeb-in dört cihetinden de gelinse kahveye girilebilecek şekilde yapılmıştı. Kahvehaneyi Ermeni Sarkis işletirdi. Bu kahvehane Antep’in en meşhur Kahvehanelerinden biri idi.

Balıklı mescidi kapısı karşısında, Balıklı meydanının kuzeyinde Basmacı medresesi vardı Basmacı medresesinin kapısı bugünkü Park sokağına açılırdı. Mescitle medresenin kapıları karşı karşıya idi Medresede sarıklı öğrenciler görürdüm. Medresenin bahçesinde dut ağaçları bulunuyordu. Medresenin kuzeyinde dar bir sokaktan Çukurbostana girilirdi Çukurbostanın bugünkü yerinde Hükümet konağı vardır. O zaman düzlüktü. Bulgur kaynatılırdı. Çevresinde duvarlar vardı. Çukur bostanın ikinci kapısı Park sokağa açılırdı.

Balıklağan yolunun güneyine düşen kısma Çukuroba adı verilirdi. Bu kısımda dükkanlar ve evler vardı. Balıklı yolu Eyüpoğlu camisine doğru uzanır ve iki tarafta çok çeşitli işler yapan dükkanlar yer almıştı. Binalar taştan yapılmıştı. Çatılar ağaçla örtülmüş, üstünde yerli kiremit vardı.

Balıklağan çarşısından Antep’in en meşhur caddelerinden biri olan Suburcuya, bugünkü Park sokağı yolundan veya bugünkü Kayacık sokağı yolundan geçilerek gidilebilirdi.

Taşıt araçlarının yıllar geçtikçe çoğalması, trafiğin artması, Balıklağan çarşısının şehrin merkezi bir yerde bulunması sebepleriyle, zamanla bu mıntıkada birçok istimlâkler yapıldı. Yollar genişletildi. Hürriyet caddesi açıldı. Hürriyet caddesi, evvela çok dar olarak açıldı. Çukur bostanı bu yol ikiye bölmüştü. Yolun geçtiği yerler dolduruldu.

Böylece Balıklağan, Camlı kahvenin bulunduğu Suburcuna bağlandı. Camlı kahvenin önünden Allebene doğru çok dar bir sokak kuzeye doğru ilerlerdi. Bu çok dar olan yol zamanla genişletilerek bugünkü İstasyon caddesi ismini aldı.

Balıklağan çarşısının bambaşka bir havası vardı. Bu hava yukarda sıraladığım sebepler yüzünden değişti, bugünkü halini aldı. Hayatımın büyük kısmının geçtiği bu çarşıda her adım adım attığımda birçok hatıralar gözlerimin önünde canlanmakta, elli yıl gibi kısa bir zamanda meydana gelen büyük değişikliği zaman zaman hayretle hatırlıyorum.