(Üçüncü Sayıdan Devam)

Şair vatanın bayrak kadar kutsal olduğunu ve vatan sevgisini insan içinde hakikaten taşıyorsa, bu sevgiyi bir yün çorap içinde de bulabilir diyor. Evet hakikatende düşünecek olursak öyledir. Onun örgüsü, yünü vatandan gelmiş ve hatta onun kokusuna da vatanın havası sinmiştir. Fakat ne yazık ki vatanın bu güzelliğini seyretmiye ve onun sevgisini doyarak yaşamıya bir ömür yetmiyor, yazık diyen, şair Yahya Kemal’in şu şiirini beraber okuyalım:

(Günler kısaldı. Kanlıcanın ihtiyarları

Bir bir hatırlamakta geçen son baharları.

Yalnız bir semti sevmek için ömrümüz kısa…

Yazlar yavaşça bitmese günler kısalmasa…

İçtik bu nadir içkiyi yıllarca kanmadık...

Bir böyle sevke tek bir ömür yetmiyor, yazık

Ölmek kaderde var bize ürküntü vermiyor.

Lakin vatandan ayrılışın ızdırabı zor

Hiç dönmemek ölüm gecesinden bu sahile

Bitmez bir özleyiştir ölümden beter bile)

Bu şiirin teması vatan sevgisi ve ölümdür. Fakat vatan duygusu ölümden aşırı üstün durumdadır. Şair vatan üzerinde yaşamak dururken ölümü aklına bile getirmek istemiyor...

Ne ise arkadaşlarım yine baş taraftan açıklamamıza devam edelim: Tanzimat devri şiirlerinde zaman zaman rastladığımız “Vatan” sözü de bu günkünden daha geniş ve değişik anlam taşır. Böyle olmasını da tabii görmek lâzımdır. Çünkü: vatan kavramı millet kavramına sıkı sıkıya bağlıdır.Millet anlayışından yoksul bir topluluk içinde, vatan sözünde bir ümmetin ortak yurdu demeğe gelmesinde şaşılacak ne var?

Onun içinki gerçek anlamda (Vatan) kavramı, aramıza Mehmet Eminlerin, Ziya Gökalp’lerin milliyetçilik çığırını açmasından sonra yerleşti ve onlardan sonra vatan başlı başına bir konu olduğu meydana çıktı. Eskiden göğsü vatan duygusuyla çarpan Türk cengaveri (Vatan) temasını şiirlerine, kılıncını kalem, Kanını mürekkep yaparak işledi. Türk kadını vatan temasını saçlarının ibrişim teline ve en nihayet ve bu günün genç ihtiyar şairi de kalemiyle işledi. Daha da ileri gidecek olursak ressamları bile vatanını kalbinde yaşattığı bir cennet haline sokabilmek için göz nuru akıtarak parça parça ve bütün halinde işledi. Bakınız bu duyguyu Behçet Kemal Çağlar mısralarıyle nasıl örmüştür. Onun kokusunu alıp muhayyilenizde sizde böyle bir vatan canlandırabilecek misiniz bakalım?

(Doğuda kırmızı, batıda turunç,

Yanık bir yüreği andıran bu tunç,

Bu renk âlemende ne yokki bizden,

Mavi Marmaradan mor Akdenizden.

Yeşil bir köşedir bana Bursadan,

Kara, Erciyeşin yarları gibi

Sarıda gözü var uzun yaylanın

Beyaz Erzurumun karları gibi)

Evet arkadaşlarım şairinde yukarda belirttiği gibi bozkırların dahi ayrı güzelliği var. Vatanımızın güzelliği bize yeterde artar bile. Başkasının vatanında gözümüz yoktur. Başkasınında bizimkinde olmasına müsade etmeyiz.

(Devam edecek)

Tayip KAYA