GAZİANTEP: Güneydoğu Anadolunda yer alan illerimizdendir. Doğusunda Urfa, kuzeyinde Maraş, Adıyaman, Güneydoğusunda Antakya illeri vardır.

Yüzölçümü 75/2 km. nüfusu 438.000 dir. Bölgenin en büyük şehridir.

Şehrin Akdenizden uzak oluşu ik limini sertleştirir. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve serttir.

Dülükbaba, Sof, Güreniz bölgenin başlıca dağlarıdır.

Bitki örtüsü dağlık yerlerde ormanlık, ova ve yaylalarda ise otlaklar şeklindedir. Yıllardan beri süregelen yıkımlar sonucu ormanların bir kısmı or tadan kalkmış, çalılıklar haline gelmiştir.

Urfa ili ile sınır çizen Fırat Gaziantep’in en önemli akarsuyudur. Karasu, Nizip, Sacur (Saçar) ilin diğer akar sularıdır.

Antep'in kilimleri meşhurdur. Dokuma tezgahlarında kilim, pamuklu dokumalar iplikler dokunur. Küçük sanayi kollarından bakırcılık ilerlemiştir. Bakırdan yapılmış sıgaralıklar, vazolar, kupalar ince bir işçilik taşır. Antep’in el işleri, şarapları ve rakıları ünlüdür.

Gaziantep Tarihçesi

Şehrin; eski DOLICHE’nin yerinde kurulduğu kuvvetle muhtemeldir. Eski Babil İmparatorluğu toprakları üzerinde kurulan Antep, Karkamış Krallığına geçmiş, daha sonraları Hurriler ve Med (İran) İmparatorluğu egemenliğine girmiş, zaman zaman Mısır firavunları da bölgeye hâkim olmuştur. İskender’in ölümünden sonra generallerinden Selevkos’un payına düşmüş daha sonraları da Roma egemenliğine girmiştir. İmparatorluğun ikiye ayrılması üzerine Bizans İmparatorluğunun payına düşen Gaziantep Sasani Devleti ile yapılan savaşlara şaline olmuştur. İslâm İmparatorluğunun ve yeniden Bizanslıların eline geçen, Selçuklu Türklerinin egemenliği altında kalan bölge Haçlılar tarafından zabtedilince önce Urfa, Kontluğuna, daha sonraları ise Maraş Senyörlüğüne katılmıştır. Selâhaddin Eyyubi Kumandasındaki ordular Antep’i geri almışlarsa da Moğolların, Mısır Suriye İmparatorluklarının işgaline uğramış, Sultan Baybars bölgeyi Türk-Memluk İmparatorluğunun topraklarına katmıştır. Sırasıyle Timur’un, Karakoyun fuların, Dulkadiroğullaıının egemenliklerine geçen Antep ve yöresi 1515 yılın da Osmanlılar tarafından işgal edilmiştir.

1839 da Kavalalı İbrahim Paşa’nın işgaline uğramış, Birinci Dünya Savaşının sonuna kadar yeni bir istilâ ile karşılaşmamıştır Millî Mücadele sırasında İşgal Devletlerinin saldırılarına yiğitçe karşı koyan ve tarihe adını Gazi olarak kaydettiren Antep 9 ay 21 gün süren mücadelelerden sonra İngilizleri ve Fransızları topraklarından atmıştır.

Gaziantep’te Tarihi Eserler

Ahmet Çelebi Camii; 1083 tarihin de yapılmıştır Ahşaptır. İlgi çekici bir işçiliği vardır. Yanında bir medresesi bulunur. (1125)

Ömeriye Camii; yapıldığı tarih kesin olarak belli değildir. Antep’in İslâmlar tarafından zaptedildiği zamanlar yapıldığı sanılmaktadır. (XI Yüzyıl)

Diğer Camiler: Gaziantep’de savaştan önce 37 Cami, 60 Mescit vardı. Bunların bir kısmı savaş sonunda yıkılmıştır. Sağlam kalanların en önemlileri Esenbek—Şıh, Kozluca, Canbolat, Alaybey, Ayşebacı, Hüseyinpaşa Camileridir.

Arkeoloji Müzesi; Şehirdeki Selçuk Medresesi şimdi müze olarak kullanılmaktadır. Müzede; Zincirli, Sakça gözü, Karkamış kazılarından çıkan eserlerin bir kısmı gösterilmektedir. Özellikle Hititlere ait mühür kolleksiyonu zengin ve ilgi çekicidir.

Kaleler: Antep Kalesi şehrin kuzeyindedir. Bizans İmparatoru Justinianus (527—565) zamanından kalmadır. Tilhabeş, Altıntaş, Ravanda kaleleri ve Rumkale Selçuklular tarafından yapılmıştır.

Çevredeki Tarihi Yerler

Karkamış (Europos): Hitit ve Romalılardan kalma antik bir şehirdir. Gaziantep’in 81 kilometre güneydoğusundadır. İ.Ö. 1200 yılından itibaren, Anadolu Hitit İmparatorluğunun yıkılmasıyla, bu bölge önem kazanmıştır. Karkamış Suriye’de kurulan Hitit Krallıkları arasında en önemlisidir. Fenikelilerle Asurlular arasında geçen savaşlardan büyük zarar gören şehir İ. Ö. 718 yıllarında Asurlular tarafından zabtedilmiştir. Karkamış’da yapılan kazılarda çanak çömlekler Roma devrine ait mezarlar içinde gözyaşı şişeleri, saray hayatını canlandıran kabartmalar bulunmuştur. Bulunan eserlerde Asur san’atının etkileri göze çarpar. Kazıda çıkan eserlerin büyük bir kısmı Hitit müzesindedir.

Belkıs (Zugma): Antep’in 67 kilometre doğusundadır. Belkıs adlı güzel bir Romalı kızın adına yapılmıştır. Ka Kılarda Roma devrine ait bir höyükten çıkan eserlerin halen nerde olduğu bilinmemektedir.

Sakçagözü (Keferdiz): Gaziantepin 50 Km. batısındadır. Neolitik, kalkolitik ve Hitit zamanlarında yerleşme yeri olduğu anlaşılmıştır. Kazılarda bulunan eserlerden bir kısmı İstanbul Arkeoloji Müzesindedir.

Zincirli (Samal): Şehrin 98 km. batısındadır. İ.Ö. 120 tarihinde Anadolu Hitit İmparatorluğundan sonra en parlak devirlerini yaşıyan Zincirli ufak bir Krallık olmasına rağmen Asurluların istilâsına uğramıştır. Çıkan eserler Ankara ve Berlin müzelerindedir.

Dülük: Şehrin 10 km. kadar kuzeyindedir. Yapılan kazılarda Yunan, Roma, Bizans çağlarından kalma eserler meydana çıkarılmıştır

İslâhiye’nin İkizkuyu köyündeki Roma mozayikleri, Terkut mozayikleri Oğuzeli ilçesindeki Tümp köyü höyüğü, Nizip’te Çirkiş höyüğü ve Karahöyük köyü̈ görülmeye değer diğer tarihî eserlerdir.

Kilis: Asur tabletlerinde Kilizi şeklinde geçer. Halife Ömer zamanında İslâm İmparatorluğuna dahil olmuş, I. Haçlı seferlerinde Urfa kontluğuna katılmıştır. Timur tarafından tahrip edilmiş, Yavuz Sultan Selim devrinde Türk Osmanlı birliğine katılmıştır.

1919 da İngilizlerin işgal ettiği kasaba aynı yıl Fransızlara bırakılmışsa da 1921 de Türkiyeye geri verilmiştir.

Kasabada pamuklu, dokumacılık ve dericilik sanatları vardır. Osmanlı devrinden kalma eserler görülmeye değer.

Nizip: Şirin bir ilçedir Nizip suyu ovasının kuzey doğu sırtlarındadır.

Kasabada Bizanslılardan kalma bir kilise öreni ile Pazar, Tahtanı, Yeni şeyhler, Zeytinlik, Saha, Fevkani, Hamam, Şeyhler camileri görülecek tarihî eserlerdir. Çevrede ise Hititlerden kalma ünlü Karkamış örenleri, Belkis örenleri, tarihî su yolları vardır.

İslâhiye ve Oğuzeli şehrin diğer ilçeleridir.

Gaziantep Folkloru

Gaziantep’in çok zengin bir folkloru vardır. Çevrede halk musikisini sürdüren iki grup olduğu söylenir: Düğünlerde çalgı çalan kadınlar, erkekler ve «Abdallar». Şarkı ve türküler konusunu bölgede geçen önemli olaylardan, âşıkların ölümlerinden, göçlerinden, savaşlardan alır. Sazlar: davul, zurna, bağlama, cura, kaval, darbukadır.

Halkoyunları: Antep’in halayları ünlüdür. Halaylarda kadın ve erkekler, bazı köylerde ayrı, ayrı bazı köylerde ise karışık olarak oynarlar. Erkekler önde kadınlar arkada halay çekilir. Oyunlar ağır ve oynak olmak üzere iki kısımdır.

Düğünlerde Cezayir türküleri söylenir. Aradaki ilinti anlaşılamamakla beraber rivayete göre vaktiyle Antep’li gençler, Cezayir’e gemici olmak üzere giderlermiş. Bölgenin millî kıyafetinden olan bürümlü yelek, eski düğünler de seymenler tarafından giyilen Cezayir yeleğinin aynıdır.

Oyunlar: Şirin Nar, Çepikli, Dokuzlu, Mendilli ve Oğuzludur.

(1964)