Kıymetli folklor kaynaklarından birisi de hepimizin hoşlandığı tekerlemelerdir. Şimdiye kadar bir çoklarımız pek çok tekerlemeler işitmiş, söylemiş ve hatta defalarca tekrar etmiş olduğumuz halde her nedense hepsini bir araya toplamak ihtiyacını duymamışızdır. Ara sıra şu veya bu dergide, masal kitaplarında bazen bir kaç tekerleme örneği, bazen edebiyatımızın masal türü hakkında yazılar ve birkaç masal neşredilir. Fakat tam mânasıyla bilhassa tekerlemelerimiz ciddî bir incelemeye tabi tutulmamış, kısımlarına ayrılmamıştır. Halkımız arasında hâlâ yaşamakta olan tekerlemelerimiz inşallah kısa zamanda bir araya getirilecek edebiyatımıza kıymetli bir eser daha kazandırılır.
Lûgatta tekerleme şöyle tarif edilmektedir: (Masalların başında veya söz arasında kelimelerin benzerliğinden de faydalanılarak söylenilen evvel zaman içinde, kalbur saman içinde kabilinden yarı manalı, yarı manasız sözler.)
Tekerlemelerin bazıları oldukça uzun, bazıları ise bilhassa oyunlarda söylenenleri kısalır. Bu kısa tekerlemeler oyun içinde bir kaç defa tekrar edilirler. Çoğu zaman insana neşe verir, sevinç katarlar. İnsanın yaşama zevkini artırırlar. Uzun kış geceleri yaşlı nineler, ak sakallı dedeler, küçükleri tandır başına, mangal etrafına toplayarak şaşılacak derecede güzel, roman kadar uzun masallar, hikâyeler anlatırlar. Masala ve hikâyeye başlamadan evvel, Bismillah çekilir, tekerlemeler söylenir. Bunlardan o kadar hoşa gideni vardır ki bazen defalarca tekrar ettirildiği olur.
Hû diyelim hû
Şeytanın yüzüne tû
Eski hamamın tası yok
Peştambalın ortası yok
Bu yalanın ötesi yok.
Anam babam beşikte iken
İttiğim gibi ikisi birden aşağı yuvarlandı
Anamdan doğdum yelendim
Türlü türlü çapıtlara belendim
Bir zamanlar beşiklere kondum
Tıkır mıkır ben de sallandım
(Devam edecek)
Kazım YANÇ