Kurban bayramı tatilinden istifade ederek, Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi mezunları ve Danıştay mensupları müştereken Güney Anadolu’ya bir gezi tertip etmeyi düşündük. Programda Adana-Mersin-Silifke-İskenderun ve Antakya vardı. Benim ricalarımı kırmayan arkadaşlarımız, Kilis-Gaziantep-Nizip ve Birecik’i de ilâve ettiler. Evvelce Gaziantep ve Nizip’te görülecek ne varki diye düşünenler ve seyahat programını tenkit edenler, yanıldıklarını itiraf ile gezinin en çok bu kısmından memnun kaldıklarını söylediler.

Yukarıda saydığım şehirleri âdeta kılavuzsuz gezerken, Gaziantep toprağına girince yakın alâka ve rehberlik, misafirperverlik kendini gösterdi. Kilis’e 10 km. kala Gaziantep’in Sayın Valisi Salih Tan- yeri’nin göndermek lütfunda bulunduğu, Halk Eğitim Müdürü bizleri karşılıyarak Kilis’te Kaymakam ve Belediye Başkanının beklediklerini söylediler. Kilis’e akşam üzeri varmıştık. Hem de bayramın birinci gününde. Bütün fırınlar kapalı olmasına rağmen Belediye Başkanı birini açtırarak kafileye lahmacun ve billuriyle tatlısından müteşekkil bir ziyafet verdiler. Gaziantep Kültür Derneği Başkanı M, Ali Budak ve başkan vekili Hulûsi Yetkin’in tavassutuyla temin edilen Bulvar Palas Otelini, misafir kalanlar Adana ve İskenderun’da kaldığımız otellerden daha ucuz olmasından başka, çok rahat ve temiz buldular.

Ertesi sabah Nizip’e hareket ettik, Yolda giderken Halk Eğitim Müdürü Cemil Kul bir Gaziantepli olmadığı halde en az bizler kadar memleketimizi benimsemişti ve onisbette de etraflı şekilde insanlarını, havasını ve güzelliklerini anlattı ve bu sözleri aramızda bulunan Fazıl kafadar söylese belki taraflı konuştu dersiniz dedi.

Gaziantep-Nizip arası âdeta cennet vadisi şeklinde iki tarafı kilometrelerce devam eden derinlik ve uzunlukta çeşitli ağaçlarla benzenmişti. En verimsiz toprağın insan emeği neticesinda fıstık ve zeytin ağaçlarıyle verimli hale getirilişine şahit oldular. Nizip’te Kaymakam Ali Demirtürk ve kasabanın ileri gelenleri sıcak ve samimi bir ilgi ile karşılayıp, Balkanların en büyük sabun ve zeytinyağı fabrikası olan Ülfet Fabrikasını gezdirdiler. Bilâhare yine Türkiye’nin en büyük betonarme köprüsü bulunan Birecik Köprüsü ile tarihi Birecik Şeh-ini gördük. Fıratı geçince işte yurdumuzun doğu ile batısının ayrılışını şimdi farkettik dediler. Nizip’te Bozalioğlu Çiftliği sahibi Ali Deniz, Türk misafirseverliğini, hiç bir masraf esirgemiyerek davullu zurnalı âdeta bir köy düğünü, şenliği düzenliyerek isbat etti. Gece şehir kulübünde Belediye tarafından Gaziantep’e gelen Türk Dil Kurumu üyeleriyle beraber, gurubumuz ağırlandı. İkram edilen yemekleri çok beyenmekle beraber baklavanın nefisliğj karşısında hemen hepsi ittifakla bizim Ankara ve İstanbul’da yediklerimizin sadece adı baklava imiş dediler. Gaziantep İl Radyosunun halk türküleri saz ekibi, Muazzez Tatlıses’in refakatiyia Gaziyurdun mahalli türkülerini çaldılar ve söylediler. Ertesi gün gurubumuz, toplu halde Gaziantep Müzesini, kaleyi, radyoevi ve bakırcılar, kasacılar ve havlucu üe dokumacılar çarşısını gezdik. Bayram tatili olduğundan çoğu esnaf kapalı idi. Fakat açık olanların meydana getirdikleri eserler karşısında hayranlıklarını gizlemiyerek takdirlerini belirttiler. Öyleyin yine şehir kulübünde Kültür Derneği’nin verdiği ziyafette b’lhassa mahalli yemeklerimizden olan Pancar kavurması bütün misafirlerin en çok hoşlandıkları yemek oldu. Öğleden sonra Fevzipaşa yoluyla Adana’ya müteveccih Gaziantep’den ayrıldık. Şehirgösteren’de Dülük Baba Orman ağaçlandırma faaliyetinin meyvalarını vermek üzere olduğunu, çam tohumlarının bir metreden ziyade yükseldiğini ve yakın bir gelecekte mor dağların yeşilleneceğine kanaat getirdik.

Yolda giderken geziye katılan arkadaşlara; Gaziantep’e gelmeden evvel şehri ve insanlarını nasıl tahayyül ediyor dunuz? ve nasıl buldunuz? diye sordum.

Askeri Teymiz Mahkemesi Üyesi ve genel sekreteri olan bir zat, Gaziantep kelimenin tam manasıyla örnek şehir. Ben ancak Diyarbakır kadar zannediyordum. Halkı gayet cana yakın ve çalışkan. Şimdi anlıyorum. Askeri adli müfettişlerin Gaziantep’te bir iş olunca gitmek hususunda yarış etmelerinin sebebini dedi.

Fizyoterapist bir bayan: Şehir çok güzel, insanları tertemiz, öz Türk kanından oluşlarını her şeyleri ile isbat ediyorlar. Hitap edişleri bile başka, hemen her esnaf kardeş diye sesleniyor ve gayet kibar davranıyor. Adana’da insana yiyecek gibi bakarlarken burada kendimizi çok rahat ve emin hissettik, dedi.

Bir mimar: Ben şehrin evlerini daha basık, sokaklarını gayet dar zannediyordum. Tamamen aksini müşahade ettim.

Yargıtay raportörü bir bayan: Bayramın ikinci günü baklavacıdan alış veriş ettiği sırada çalışan 12 yaşındaki çocuklara okuyup okumadıklarını sorduğumda, her ikisinin de orta okulda okuduğunu öğrenince Gaziantep’in nasıl ilerlediğini şimdi öğrendim. Tahsil ile sanatı beraber yürütüyorlar dedi.

40 kişilik kafileden hemen hepsi, çok güzel şehir, insanları cana yakın, eşsis bir yer diye hissiyatlerini belirttiler.

Yazımın başlığını Tanılamadığımız örnek şehir diye koymuştum. Sebebi kendiliğinden anlaşılıyor zannederim. Sanat, ticacaret, ziraat, şehircilik, çalışkanlık ve hele insanlık bakımından örnek tutulması gereken Gazi yurdumuzu lâyıkı veçhile tanılamamışız. Görenler hakkı teslim edip, bilmeyenlere duyurmak vazifelerini yaptıkları halde, çokları dilimizin kürtçe ve arabca olduğunu zannediyorlar. Şehri gayet harabe ve tek katlı nerdeyse kerpiç evlerden müteşekkilmiş gibi tehayyül ediyorlar. Fıstığımıza hâlâ şam fıstığı diyorlar Beldemizde yapılan çorapların Suriye’den, havluların Bursa’dan getirildiğini sanıyorlar. Yalnız Gaziantep’te sergi veya fuar açmakla kendimizi tanılamayız. Ankara, İstanbul ve İzmir gibi büyük şehirlerde de varlığımızı isbat etmemiz gerekir.

Gezi her bakımdan faydalı oldu. İştirak edenlerin cümlesi Gaziantep Belediye Başkanı I. Tevfik Kutlar, Kültür Derneği başkanı M, Ali Budak veli. Başkan Hulûsi Yetkin ile Nizip ve Kilis kaymakamlarına minnet ve teşekkürlerimi sunmayı beni memur ettiler. Bu şerefli görevi yerine getirirken Gaziantepli olmakla mutluluğumu belirtirim.