Toprağı yemyeşil çimenle örtülü, söğüt ağaçlarının gölgelediği bir yer olsa, sarmaşık ve ağaç dallarının kımıldadığını görsem. Hafif ve serin esen bir rüzgâr olsa.

Bir kaval veya ta uzaklardan gelenbîr çıngırak sesi işitebilsem. Ve ben kendi kendime, yapayalnız kalabisem.

Bu yer şehirden ve gürültüden uzak olsun! Şehirden ve gürültüden uzak bir yer ... Burada kendi içimi dinlesem; “ben, i dinlesem.

Kalabalığın verdiği yorgunluğu giderebilsem. Biraz dinlenebilsem.

Bir sonbahar günü böyle bir yerde bulunabilsem. Sonbahar güneşinin altında otursam. Gök az bulutlu, hava bir parça ılık olsa, ısınabilsem ve şehre arkamı dönebilsem. Kuş sesleri, çıngırak sesleri işitebilsem. Böyle bir yerde herşeyden uzak fakat kendime yakın kalabilsem.

Ziya GÜNER