Ahâli tarafından müntahap vfe selâhiyeti kâmileyi haiz zirde vazi Siunza Antep kasabası 'hükümeti muvakkate azalan Fransa hükümetine arzi inkiyat ederek zirdeki şeraiti kabul ederler:

1 — Şehrin tamamen Fransızlara teslimine ve 10 Ağustos 1920 tarihinde (Sevr) de imza edilen muahede mucibince Antep sancağının Fransız mandası altına girmesine muvafakat edecek ve bunu tanıyacak..

2 — Kıtaatı nizamiye ile Türk jandarmaları esiri harp addolunacak ve Kemalistler elinde bulunan Fransız üserası iade olunduğu andan itibaren bunlar da silâhsız olarak ve namusu askerileri üzerine yemin verdirilerek serbest bırakılacak. Antebin yerlisi olan nizamiye efradı, ile millî efrat, hüviyetleri tesbit olunduktan sonra serbest bırakılacak, Antçp köylerine mensup olan millî efrat, köylerinin arzı mutavaat etme* sine değin esiri harp addedilecek. Yemin keyfiyeti, zabitanı başların* da bulunan nizamiye kıtaatına; tabiri diğerle zabitanı mevcut cüzür tamlara teşmil olunacak.

3 — Tüfekler, tcjplar ve her » nevi mühimmat Fransız memurlarına teslim edilecek. Ve bilumum esliha ve. cephane teslim olunmak şartile Türk mahallâtı için hiçbir tekâlifte bulunulmıyacak.

Eğer Fransız memurları, esliha saklandığından şüphe ederlerse beraberlerinde Türk memurları bulunmak şartiyle taharriyat yapılacak.

20 Şubat tarihinden sonra, her ne cinsten olursa olsun, esliha bulunacak olursa sahipleri şiddetli surette cezalandırılacak.

Türk zabitanı silâhlarını muhafaza edecek.

4 — Türk mahallâtında yapılan bilumum tahkimat ve mevariı hemen tahrip olunacak.

Fransız memurini tarafından 'gösterilecek mühim tahkimat 20’ Şubata ve akşamı saire de 28 Şubata kadar tahrip edilmiş bulunacak.

5 — Tazminatı harbiye talep olunmıyacak. Haşaratı harbiye île tamirat için yapılacak masraf bir muhtelit' komisyon tarafından bilâha­re tespit olunacak.

6 — Şehrin idaresi ve asayişin muhafazası için işgaline lüzum, görülen nükata (îç kâle, 'hükümet 'konağı civarı, Kürftepe ve mahreçler) Fransız kıtaatı ikame edilecek.

Müsellâh hiçbir Ermeni, Tüık mahallâtma gitmediği gibi müsallâh hiçbir Türk de Ermeni mahallâtına girmiyecek.

7 — Fransa hükümetince tayin olunan yerli memurlar tarafından —Fransızların kontrolü altında olarak icrayi umur edilmek şartiyle— Türk idaresi yeniden tesis edilecek.

8 — Kasaba ve civarının asayişini muhafaza için yerli polis ve jandarma teşkil olunacak.

9 — Balâdaki şerait tamamen tatbik olunmadığı takdirde şehir­den altun olarak cezayi nakdî alınacak, eşrafi belde tevkif olunacak ve erzak verilmiyecek.

10 — Halen şehirde bulunan Antepli rüesayi milliye ile müşev­vikler affolunacak. Şahsa ve dine hürmeti kat’iye gösterilecek, ,mvale aslâ dokunulmıyacak.

11 — Bu şerait bu gün (9 Şubat 1921) imza olunduğu tarihten itibaren meriyülicra olacaktır.

Antep: 9 Şubat 1921 saat 11

Antep Hükümeti Muvakkatesi Mutasarrıfı Dr. Mecit

Aza Kamil Külekçi

Aza Fahrettin

Aza Nuri

Aza Doktor İbrahim

Antep Sancağı Tercümanı Mecittin

Antep Fransız Kıtaatı Kumandanı Kaymakam Abadi

Antep Mıntıka Kumandanı Kaymakam Anderya

İşte Gaziantep on ay dokuz gün her türlü harp vasıtalarıyla mücehhez galip Fransız ordularına, on beş buçuklu toplarına, tanklarına, tayyarelerine karşı geldikten ve altı bin evlâdını bu yolda kurban ettikten ve binlerce yaralı ve malûl verdikten sonra sırf açlık yüzünden düşmana kapılarını açmak mecburiyetinde kalmıştı.

Düşman yalnız Antep şehrine yetmiş binden fazla top mermisi atmış ve Antep etrafında 1200 telefat vermiştir. [1]

Baştan başa Türklüğün kahramanlık menkıbeleriyle dolu olan Gaziantep müdafaası tarihin bir eşini daha kaydetmediği bir şaheseri hamasettir.

Bu şanlı müdafaa yalnız Türklerin değil bütün bir medeniyet dünyasının da hayret, takdir ve hürmetlerini kazanmıştır.

932 senesi Eylülünde şehrimizi şereflendiren Başvekil

İsmet paşa hazretleri müdafaa cephelerini gezdikten, düşman ordusu ve Türk kuvvetleri hakkında malûmat aldıktan sonra;

— Gaziantep müdafaası, düşmanın istilâ ordusunu üzerine çekmek suretiyle Gaziantep’le birlikte bütün bu havaliyi işgalden kurtarmıştır, Hükmünü vermişlerdir.

Antep müdafaasını yalnız Türkler değil muhasımlarımız da çok iyi takdir etmişlerdir. Fransız şark orduları baş kumandanı General Goro Antep’in sukutunu görmek için Fransız ordusuna 9 ay intizar etmek lazım geldi. Anadolu’da bin Antep vardır. demiş ve Fransız Harbiye nazırı Antep harbine iştira eden Fransız kıtaatı zabitan ve efradına hükümet namına en har tebrikâtını bildirmiş; ikinci Fransız fırkasıs kumandanı General Dölamot yazdığı bir emri yevmide “Antep harbine iştirak eden askerler Antep ismini kendi sancaklarına kemali iftiharla yazabilirler’’ demiştir.

Antep’i muhasara ve açlıkla sukuta mecbur eden on binlerce muharip kuvvetindeki bir ordunun nazırları, kumandanları tarafından o orduya bu kadar takdir ve tebrik yağdırılırken, bu koca orduya karşı bin beş yüz babayiğitle, silâhsız, cephanesiz, topsuz, tüfeksiz, hatta ekmeksiz. yalnız yurt sevgisiyle çarpan kalpleri, iman dolu sineleriyle açık bir şehri on bir ay müdafaa eden Anteplilere söylenecek takdir ve tevkif kelimelerinin de gösterdikleri harikalarla mütenasip ve -eşsiz Olması lâzımdı. Kilikya ile birlikte bütün’ cenubî Anadolu’nun kurtuluşunu, Türk—Fransız mukarenetini hazırlayan Gaziantep müdafaasını çok yakından ve hususî alâka ile takip etmiş, olan Türkiye Büyük Millet Meclisi de bu kahramanlar diyarına lâyık olduğu mükâfatı verdi. 6 Şubat 921 tarihine rastlayan 147 inci ictmaının birinci celsesinde Antep’e şimdiye kadar hiç bir şehre, hiç bir ülkeye nasip olmayan (Gazilik) unvanını verdi.

Antebin Gazi'lik Kanunu

Kanun No. 93

6 Şubat 337-1921

Madde: 1-Antep livası merkezi olan Antep kasabasının nami <Gazi- antep e tahvil edilmiştir. Madde: 2-Bu kanunun icrasına Dahiliye Vckiii memurdur. Madde: 3-1şbu kanun tarihi neşrinden itibaren meridir.

Bu kanunun kabulü münasebetiyle «Müfide Ferit» Hanımefendi, «Hakimiyeti Milliye» gazetesinin 7 şubat 337 tarihli ve 102 No.li. nüshasında «Gaziantep» serlevbalı şu nefis mekaleyi neşretmişlerdi:

Gaziantep

Türkler, hürmetle iğiliniz, Antep karşısındasınız! Onu, o aşkı vatan timsalini, kendi ezelî ve fitri kahramanlığınızı selâmliyorsunuz!

Antebin dasitanı zaferini millet, dokuz aydır heyecanlar içinde takip ediyor ve dokuz aydır her gün Antep, kaniyle o dasitane yeni bir sahifei celâdet ilâve ediyor. Evet, dokuz ay oluyor: Frenkler Garptaki muzafferiyetleriyle magrur, Suriyedeki sühületi hulûllariyle mutmain, meşum (Sevr) muahedesinin kendilerine çizdiği şimal hududunu işgal etmek istediler.

Fethedilecek yerler, askersiz, topsuz, tüfeksiz dört beş zavallı kasabacık idi: Osmaniye, Antep, Urfa ve Mardin! Fransız ordusu, başta muzika, gezmeğe gider gibi alaylar, şakalar içinde yola dizildi.

Onlar, ilk merhalede, mavi gömlekli halkın kendilerini alıştırdığı gibi bu havalide de, .Fransız ordusu gözükür gözük. ez; yerlilerin önlerinde hemen rükû edeceğini zannediyorlardı. Ve hayallarında girecelleri beyaz kalelerin üstüne rekzedilecek üç renkli bayrağa gülerek neşe içinde yürüyorlardı. Fakat bir gün fistk ağaçlarının gölgesinde, billur ırmakların kenarında yürürken birden bire mermi saganakına tutuldular. "Kemalilerin idiler! Ve işte o zaman bu zamandır, o gün durdukları bir adım ilerliyemediler. Dokuz aydır o küçük kasaba dibi olmiyan bir fıçı gibi Fransızların kafile kafile, akın akın getirdikleri bütün askerleri yuttu.

Frenkler, karşılarında topu topu bir avuç insan görüyorlardı. Ve bu zavallılarıa kumandası yoktu; topu, zırhı, silâhı yoktu. Hangi kabiliyetle, hangi mucize ile bu kadar zaman biliyorlardı. Dayanabiliyorlardı.

O bir avuç ahaliyi ezmek için ne mümkün ise hepsi yapıldı: Şehri muhasara ettiler, demir tellerle ördüler, aç bıraktılar. Mahsur halk, bahçelerindeki fıstıkların meyvesiyle karınlarını doyurdu. Fakat dallariyle Frenkleri dövdü: Gaziantep!

O zaman frenkler, Arap hudutlarını geçtiklerini, Türk toprağında olduklarını anladılar. Evet, karşılarında yalnız bir avuç insan vardı! Evet, silâhsızdılar, müdafaasızdılar; azdılar; evet, bir avuçtular: fakat bir avuç Türktüler! Ve bu, muzaffer Fransız ordusunu tevkife kâfi geldi!

Fransanın başı, Türk vahdeti milliyesinin kendi kendine hasıl olmuş fitri, tabiî ve kahraman bir müdafaasına çarpıyordu. Fransanın şark hududunda (Verdün)ü, (Tul)u, (Epital), (Belfor)u ne ise bizim de cenup hududumuzda Antebimiz, Urfamız, Mardinimiz, o oldu. Yalnız hafif bir farkla! Fransızların kahraman şehirleri yerleri kazmış, zırhlar içine girmiş, iner çıkar müstahkem tabyalar altına saklanmış birer aheni kalelerdi. Halbuki bizimkilerin bütün müdafaa tertibatı, göğüslerini dolduran Türk vatanperverliği ve İslam imanıdır!

Kahraman Antepliler! yanmış, yıkılmış evlerinizin enkazını kendinize siper yaptınız, on kişi bir tüfeği bekliyorsunuz. Birinizin şehadetini müteakip heman o biri tüfeğini yakalıyor ve yine topların, tankların hücumuna karşı delik desik göğüslerinizi hail yaparak kazandığınız mevkii şerefi kimseye vermiyorsunuz, Gaziantep! sen bugün yalnız cenup hudutlarını müdafaa etmiyorsun; cenubtaki hukukumuzu ebedî bir surette tesbit ediyorsun! Frenkler şark sulhunu istedilerse, İngilizleri o fikre imale ettilerse, başlıca sebep sensin! Çalınmış hukukumuzun iadesi ihtimalini kazandıran hep sensin! Sen bir âbidesin! Sen ikinci bir Pilevne, ikinci bir Çankkalesin.

Pilevne, 93 ün o kanlı heziymeti icinde nasıl her şeye rağmen Tük kahramanlığının ebadi olduğunu cihana tasdik ettir mişse, Çanakkale Cihan harbinde, Türkün fitri ve ezeli feyzi celâdetini nasıl dünyaya öğretmişse sen de, kahraman Antep, bütün bu elem günlerinin tesellisi, bu necat günlerinin ümidisin! Mütareke muharebatının şerefi, iftiharı oldun. Avrupanin çelik camit ruhunu gevşeten bir şecaat ateşi oldun. Biz bugün senin yeşil ağaçlarının sakin gölgesinde milli tarihimizin en ulvi vaka sini, en saf şaheserini, milli kahramanlığımızın ilahi bir timsalini seyrediyoruz. Onun için Hükümet bugün senin yaralı ve asil göksüne Gazi nişanını takarken, bütün millet birden karşında, huşula, şükranla, iğiliyor!

Gaziantep! dünyada bir Türk kaldıkça senin ismin mukaddes tanılacak, dünya durdukca senin Gazi kalen, Türklüğün ebedi bir timsali olacaktır.

Müfide FERİT


[1] Düşman zayiatı hakkındaki malûmat Binbaşı Gol’un bir makalesinden alınmıştır.