Çöllerde yaşıyan bir Arap Beyi
Çadırın önünde konuk beklerdi.
İnce bir görüşe, keskin bir zekâya
Sahipti,cömertti, gezmiş her yeri...
Bir güzel vahayı edinmişti yurt;
Oğlunun herbiri ya Aslan, ya Kurt.
Kızların adları Kuzu, Koyundu;
Bilmiyen kişiye bu, bir oyundu
Devlete konmakçın adamın biri
Çıkmıştı sürekli bir seyahata.
Bir akşam, sevinçle gördü bu yeri;
Okşayıp-atını, sürdü ileri.
Çok güzel bir kabul gördü burada,
Teklifte tekellüf .yoktu arada.
Seyyahı içinden zorluyordu lâf;
Kurt, Kuzu sözleri gelmişti tohaf
Nihayet dedi ki; - Muhterem Başbuğ,
Bu gece doğrusu şaşırdım, kaldım;
Bu adlar noluyor, sebep ne, neden?
Bilmece pek yaman, hayret ettim ben
Arabın başkanı söze başladı;
Şüpheyi, merakı sanki başladı:
— Oğlanlar, düşmanı kahra hazırdır, Tehlike nerdeyse orda nazırdır. .. • Yiğitler benzerler kurda, aslana; Dar yerde sarılır insan kalkana. Kızlarım, hizmetçin koyunla kuzu; Zararsız, ziyansız, yumuşak huylu; Adeta. Melekler gibi olmalı;
konuklar, emrine hazır bulmalı...
Harp için Kurt' gerek, ya aslan gerek;' Sulh için hem Melek, hem İnsan gerek!..
Nazma Çeviren.
Ziya Güner