(Gaziantep Büyükleri) nde adı kısaca geçen kıymetli geç mişlerimizden (Sait Sabit) in kendine mahsus üslûbile yazdığı iki mektubunu; onun aziz dostu Zeki Savcı kardeşimiz bize lütfet tiler. Kendilerine şükranlarımızı sunar, mektupları aynen derç ediyoruz:

Aziz dost,

Aksine kağıt ta bulamadım. Ele geçen bir defterin yaprak

larını kopararak yazacağım. Bakalım bu defterin kaç masum ka nadını kıracağım. Mümkün olursa hepsini bitirmek istiyorum dinle şimdi:

Son mektubunu aldığım zaman sana cevap veremedim. Bu- nun sebebi Kâzımın fena halde hastalığı beni endişeye düşürmüştü. Nihayet bura doktorunun ! ! ! Doktor değil, baytar değil, meram bir şeye yaramıyan bir şahsiyet, tavsiyesile oraya göndermeğe mecburiyet hasıl oldu ve gönderdim. Belki orada görmüşsündür. Benim şahsî ahvalıma gelince:

O kadar berbat bir vaziyetteyim ki konuşacak adam yok. Oturacak, eğlenecsek yer yok, gel git bir park bir palas var. Her ikisinin de sana bir krokisini yazayım.

1— Park. Şimalen bir harabe duvarı, cenuben, şarkan han ahırı, "garben murdar sebzelerin yıykanmasma mahsus havuz ile mahdut ve mümtaz on arşın arzında 40 arşın tülünde üzerinde kimbilir hangi senenin yadigârı delik, deşik olmuş beş on hasır.

Enhar ve eşcarı dört adet pelesenk, dört beş adet ham siyah dut ki bu sene beş on elbiseyi lekelemekten başka hamdolsun bir zarar vermedi. İki üç ahır. Birkaç yabanî gül, garpte büyük bir dut daha, dur. Vallah birader dut ağacı gördüm mü anamm oynaşını görmüş gibi oluyorum.

Yazan: Şakir Sabri YENER