( 96'ıncı sayıdan devam )

Mustafa Paşa’nın idamından sonra 1767 yılına kadar Şah Sultan’ın hayatında mühim bir değişiklik görülmüyor. Küçük Sultan kardeşleri Selim, Mihrimah ve 1765'te doğan Beyhan Sultan'la birlikte yaşamakta ve zamanla büyümekte idi.

Şah Sultan, üçüncü Mustafa'nın hayatta bulunan çocuklarının en büyüğü idi. Bu yüzden kendisine ayrı bir önem veriliyor, zaman zaman Istanbul'un çeşitli yerlerindeki saray ve sayfiyelerde vakit geçiriyor, bazen Üçüncü Mustafa’nın kız kardeşleri Saliha, Esma, Zeynep, Ayşe Sultanların saraylarına gidiyor ve her yerde iyi karşılanıyor, sevgi ve saygı görüyordu.

Üçüncü Mustafa bir aralık Şah Sultan’ı yeniden nişanlamak arzusuna düştü ve bu arzu ile bütün vezirleri yeniden gözden geçirdi. Sonunda Tevkiî Mehmet Emin Paşa’ da karar kıldı. Mehmet Emin Paşa’nın sevincine son yoktu. Paşa şimdi büyük bir gayretle nişan hediyelerini hazırlıyor, ehemmiyetle çalışıyordu. Esasen zengin bir adamdı. Bu itibarla hediyelerin mükemmel olmasına çok önem verdi. Günlerce bu konu üzerinde uğraştı ve didindi. Nihayet küçük Sultan için muvafık gördüğü nişan hediyelerini tamamen hazırladı.

Hemen hemen yedi yaşlarında bulunan Şah Sultan için ikinci nişanlısı Tevkiî Mehmet Paşa tarafından hazırlanan hediyeler şunlardı.

Bir tane büyük elmas yüzük; bir çift elmaslı büyük zümrüt küpe; el­mas, zümrüt ve inci ile müzeyyen bir nikap örtü; bir çift zümrüt düğmeli, inci ile işlemeli çapraz, iki yanı paftalı kavuşturma yelek, bir çift elmas bilezik, bir tane murassa, ko larılı elmas kuşak, elmas ile tezyin edilmiş bir ayna, bir çift elmas zümrüt inci ve lâl ile işlenmiş fular, bir çift elmas zümrüt lâl ve inci ile süslü murassa pabuç, gene elmas ve sair kıymetli taşlarla süslü nalın, ayrıca kıymetli üç top İstanbul kumaşı, meyve ve çiçekten ibaretti. Mehmet Emin Paşa, padişahı da unutmamıştı. Üçüncü Mustafa’ya bütün techizatı son derece kıymetli olan bir at takdim ediyor, Şehzade Selim ile Mehmed’e ve Beyhan Sultan’a şekerleme bahçeleri, meyveler ve çiçeklerden hediyeler sunuyordu.

Mehmet Emin Paşa, Yağlıkçızâde veya Hind Elçizâde diye meşhurdur. Babası Yağlıkçı Yusuf Ağa'dır. Bir aralık babası ile Hind'e gitmiş, dönüşte devlet memuriyetine girmiş, zamanla terfi ederek vezir ve tevkiî olmuştu. Muhsinzâde Mehmet Paşa'nın azlinde kısa bir zaman sedaret kaymakamlığında bulundu. Az bir müddet sonra da Silahtar Hamza Paşa’nın yerine sadrazam oldu. Bu sırada Ruslarla harp 1768'de başlamıştı. Mehmet Emin Paşa harbin idaresine memur oldu. Ama askerlik­ten anlayan bir adam değildi. Bu yüzden işi idare edemedi. Başarısızlığı yüzünden sedaretten azledildi. Dimetoka'da oturmak emrini aldı. Bu şehre giderken Edirne’ye uğradı. Halbuki kapucubaşılardar Şirin Halil Ağa, Şah Sultan’ın nişanlısını idam etmek emrini almış, Edirne’ye gelmişti. Halil Ağa işi Edirne bostancıbaşısı İsmail Ağa'ya anlatmış, elindeki emri göstermişti. Bunun üzerine Mehmet Emin Paşa Edirne Sarayı'na çağrıldı ve orada idam olundu. Bu sırada Şah Sultan henüz sekiz yaşını bile doldurmamıştı.

(Arkası var, başka sayıda)