Vaktiyle zamanında halbur saman içinde develer dellal iken eşşekler hambal iken ben babamın beşşiğini tıngır mıngır sallar iken bitler berberlik eder, itler nenni söyler. Varam çıkam dedim Halep yoluna.. Halep yolu daşlıcaydı, armağanı başlıca... Vardım, bir geçi gördüm. geddim gıçına gırdım. Geçi geddi hakime hakim dedi s...ime ben dedim da...ma. derken bendim sen dinledin. Sen dedin ben dinledim vaktında zamanında iki bacı varmış. Bunlardan biri katı yürekli; biri tatlı yürekliymiş. Zaman bu zaman kuş gelir katı yüreklinin omuzuna konar. Kuş ki devlet kuşu. Zengin bi bey bu katı yürekli hatuna Allahin izini peygamberin kavliyle talip olmuş. Gelin olmuş gitmiş sonra da. Gelelim tatlı yürekliye bir gün bir talip te ona çıkmış. Fakur fukaraymış ama hatunun gönlünceymiş. Her gün guru ekmeğe eyvallah eder geçirir gederlermiş. Bigün demiş ki “Benim zengin kocalı bir bacım vardı. Varıp ona misafir gideyim. Gitmiş. Getmiş ama bacıda da surat bi karış olmuş. Beriki bacım demiş bilirsin fakiriz fukarayız. Canım da bi etli dadlı ister elime geçmez. Şükür siz varlıklısınız Allah daha da varlıklı etsin bugün sizde kalıym?” Söylemiş söylemiş ama kendi de bitmiş. Bacıysa şeytanın biri heç yok der mi? Ey bacım demiş. Bişirim sana. Amma eyle bişirmiş ki bitmesi tam akşama denk gelmiş o sırada gapı çalınmış, bacıda bi talaş:

- Aman bacım demiş kocam geldi. Eğer seni görürse beni keser. Kadıncağız kendini arka kapıdan dışarı dar atmış. Bu üç gün beyle devam etmiş. Sonunda kadıncağız umudu kesmiş. Benim kuru ekmeğim elin etlisinden datlısından yeğdir demiş.

Bir yandan da yün eğirir götürür bazarda satarmış. Bir gün sabahleyin erkenden kalkmış. Pazara varmış ki kim kimse yok. erken gelmişim zaar diyerek bir kapının önüne oturmuş, sırtını da kapıya dayamış. Dayamasıynan kapı açılmış bi bisik dışarı kaymıiş. Mıyav mıyav deyn etrafında dönmüye başlamış. Kadın demiş bunda bi hikmet var pisen ardına düşmüş. Pisik kapıdan girmiş o ardından, pisik bi hayada girmiş o da arından. Bi de bakmış ki ne görsün. Hayat bisiknen dolu. Amma eyle pisik ki... Biri küfte yoruy, biri dolma dolduruy, biri sarma sarıy, biri şorba kaynatıy. Bi imrenmiş bi imrenmiş:

- Vaay demiş Allah heyrinizi vere. Ne de tatlı pisikler, neler de yapıylar; ne de güzeller... demiş. Bunun sözler, pisiklerin hoşuna gelmiş. Eteeni yiyeceklernen doldurmuşlar. Bisikleri seve oksiya yoharı odaya çıkmış. Abo bi de ne görsün. Bööök bi bisik. Tüyleri ipek kimi Bir yüseek yere oyurmuş altında kuştüyü yataklar. Belli ki bu pisiklerin sultanıymış. Onu da öven hanekler söylemiş. Arvadın hanekleri pisikler sultanının hoşuna getmiş: Mıyaaav diye bi emir vermiş. Yanındaki bi pisik atlamış yüksek yerinden gedip bi dolap açmış bi kutu çıkartmış. Arvada vermiş. Nehayet avrat binbir duvaynan çıhıp evine gelmiş.

Eve gedip de gutuyu açınca sevinçten sanki deli olmuş. Gutu altınnan doluymuş. Fıharelikden kurtuldular. Yiyecekler, geyecekler aldılar gözeel bi de ev yaptırdılar.

Bigün bacısı çıhıp gelmiş. Bu şatafatı tautaney görünce gısgançlıktan çattadak çatlıyacak olmuş. Gız demiş bunları nerden aldınız. Safdil bacı anlatmış olanı biteni Öteki orda dururmu? Hemen gedip yun almış, eğirmek bazara erkenden gedip kapının önünde beklemiye başlamış. Deyken pisik gene çıkmış. Avrat onu görüncü sevincini belli etmemek için:

- Viccaaa demiş kanın içine aka seniiin. Ne de yavan pisik. Ardına düşmüş hayada girmiş. Öteki pisikleri de görüncü:

- Dert duta sizi demiş bu işleri de nerden örgendeeez.

Hele pisikler sultanının yanına varınca bi tene de vurmadan kendini alamamış.

- Boyun devrile senin demiş. Bu dadlı yer saa deel benim gözel gızıma ilayikin şuralıktan. Pisik gene Mıyav demiş. Öteki atlamış gedip bir gutu getirmiş. Arvat gutay alıncı yel kimi dışarı akmış. Eve varmış. Taayı pencerey kitlemiş. Gutuy açmış. Açar açmaz gurkayaklar, yılanlar, akrepler dışarı fırlayıp üstüne çullanmışlar. Ölmüş öldünü gören duyan bile olmamış. Kötülöön sonu beyle işde.

Not: Bu masalı Fevzi Günenç, 65 yaşında Ayşe Biliciden derlemiştir.