Her fani, toplum hayatında gönüllere yerleymeş olarak arkasında doldurulmaz boşluklar bırakıp gitme mazhariyetine erişemez. Buna erişmek için insanın kendi varığında bir mana ve gaye bulunması lazımdır.

Kendi varlığında bir mana ve gaye bulan, bu mana ve gaye ile çalışarak toplum hayatında gönüllere yerleşen, arkasından doldurulması güç boşluklar bırakarak giden bahtiyarlar da vardır elbet...

Bu bahtiyarlardan biri geçen gün yolcu ettiğimiz Mr. Merrill Isely (Ayizli) dir.

Mr. Ayizli; Gaziantep’te bulunduğu kırk yıl içinde maddeden ziyade manevi değerleri üzerine eğilmiş, onları daha da değerlendirerek topluma azami şekilde istifadeli kılmıştır.

Müdürü bulunduğu Amerikan Hastanesinde şifa bekleyen hastaların hem derdi olduğu gibi, ağaç sevgisi ve ağaç yetiştirme yolundaki unutulmaz çalışmaları ile bu şehre beş milyondan fazla ağacın kazanılmasında başlıca amil olmuştur.

Mr. Ayizli; Bütün Okul öğrencilerinin her {zaman aradıkları, tiryakisi oldukları bir öğretmendi de... İngilizce öğretmenliğinden başka çok hoşa giden Türkçe şivesiyle birçok konularda konu şarak "Pahalı Oyuncak” dediği kendi projeksiyonu ve slaytları ile resimler gösterir dakikalarca alkışlanırdı.

Mr. Ayizli; kendini et ve kemikten mürekkep, bir zaman işledikten sonra duracak fani ve boş bir makina sanmaktan, Kâinatın bir boşluğa doğru akıp giden kör bir makanizma olduğunu düşün mekten çok uzak olarak kendi varlığın da bulduğu mana ve gaye ile fani varlığını aşıp bir ebedî varlıkla birleşmiş, onun ebedi ahenk ve nizamı içine yerleşmiş bir insandı.

Bunun içindir ki, Gaziantep’lilerin gönüllerine yerleşmiş olarak Antepli şivesiyle: "Allaha ısmarladık ağam!” deyip içli bir özentiyle, «Gaziantepli oluşuna» şükrederek aramızdan ayrılmıştır.

O, Gaziantep’te sayısız dostlar kazanıp arkasında doldurulmaz boşluklarla «Kubbede baki kalacak hoş bir şada» bırakarak gitmiştir. Ne mutlu.