Bir sabah okula erken gitmiştim, Değerli tarihçi arkadaşım Bekir Elâm beni karşıladı. Kıymetli bir edebî vesika elde ettiğini söyliyerek elyazması kitabı uzattı.

Bu, yeşil bezli mukava ile ciltlenmiş, 17x23 S. M. yüz ölçümünde her biri kalınca bir yaldızla çerçevelenmiş 185 sahife kalınlığında birinci nevi eser cedit kâğıt üzerine yazılmış ve 190 bentte toplanan 1350 beyitten ibaret bir şiir mecmuası idi. Şiirler divan tarzına riayet edilerek dizilmişlerdi.

îsmi Allah ile kıldım işbu nazma ibtida

Rahm ü- Rahmanırrahîme olmaz aslâ intiha

Beytile başlıyan kitap yazılarındaki özlülük ve güzellikle hakikatan büyük bir kıymet taşıyordu.

Eseri ve kendisinden ileride genişçe bahsedeceğimiz sahibini daha iyi tanıtmak için aşağıya bazı örnekler almayı faydalı buldum.

Bir naat olan ikinci bentte görülen şu mısralar saf sevgiyi ne kadar güzel terennüm ediyorlar.

Halikın mahbubusun hem bizlere sensin Habip

Ente Ahmet Ente Mahmut ya Muhammet Mustafa

Cân-ü- dilden âşıkmdır sadıkmdır Mahremî

Bahri ilmin katran ile derûnu pürziya

Şu beyitte şair barlıklar hakkmdaki felsefesini hulâsa etmektedir:

Ey dil nazar et didei ibretle cihana

Zerratı cihanı Hak ile bir gizli muamma

Aşağıya aldığım beyitlerde şairin Âli Resule karşı beslediği fartı muhabbet göze çarpar:

Âh eyle gönül didelerin eşkini kan et

Yâdeyle Hüseyin işini âh-ü- figan et

Can feda kılsam acep midir rehinde Yâ Hüseyn

Pişüvayi Enbiyaye nuru aynsin Nuru ayn

Mahremidir fatihi Hayber Alinin bendesi

Ruzü ferda şafii olsun Şehidi Kerbelâ

Şair dünyaya karşı beslediği lâkaydîyi şu şiirlerile ifade etmektedir:

Mahremiyim yandı bağrım bivezenlerden müdam

Böylesi Hakkın belâsı âdem üzre gelmesin

Rahatım gitsin der isen yürü var dul avret al[1]

Ben değil adai dinin avreti dul olmasın

Düştü gönül bir güzelin damına

Dal ile nun, ya dediler adına[2]

Bivezene mail olan ben gibi

Ermediler hiçbirisi kâmına

Şu gazelde Allah’a beslenen ateşli sevgi ve hasret ne kadar güzel anlatılmış:

Ah edersem ateşim kevn ü- mekânı yandırır

Çâk edersem bu giribanım cihanı yandırır

Tiri müjganın yeter deldi bu mecrub sinemi

Rahm kıl kim ateşi aşkın bu canı yandırır

Bunca demdir ehli diller gönlü olmuştur harap

Aç gözün şinıden geru sırrı nihanı yandırır

Küllü şey’in halikün’den gafil olma akıl ol

Hak kelâmı zayi olmaz cümle canı yandırır

Mahremîyiçâ görmedim âlemde bir ehli dili

Nâra vurdukta zemin-ü- âsümanı yandırır

İşte şairin güzel bir de tarihi:

Duhteri Hacı Muhammed Bey Hatice Hanımın

Şafii olsun Habîbi Kibriya hayrülenam

Mahremî tarihi tamın kildi tanzim cevheri

Mürğu ruhiçün ola firdevsi âlâda makam

Mahremi tahallus eden şair asıl adının Mehmet Ali olduğunu ve Nakşî tarikatına mensup bulunduğunu bize şu beytlerile bildiriyor:

Muhammet Ali Mahremi yokluktan vurupdur demi

Hak cümle derdin merhemi nazır kula levl-ü- nehâr

Tariki Nakşıbendidir tarikim Şeyhim Abdullah

Kamu ihvanı diyni bermurat etsin aziz Allah

Eserinde yeryer orijinal tasavvufi fikirlere rastlanan Mehmet Ali Mahremî hakkındaki yazıyı tamamlamak için merhumun âilesine müracaat ettim. Oğlu, İnhisarlar muhakemat şubesi âmiri Arif Erdem’in babasına ait lutfetmiş olduğu kısa hal tercümesini buraya aynen alıyorum:

‘’Babam, Madenüvaz Emiri oğullarından Hacı Mehmet Ef. oğlu arzuhalci Ali Efendidir. 1250 tarihinde doğdu 1330 tarihinde öldü. (Rumî tarih)

Medrese tahsili görmüştü. Türkçeden başka Arapça ve Acemcede meharet sahibiydi. İlmini ve güzel yazısını herkes beğenirdi. Divanındaki yazılardan maada 7 Kuranı kerim yazdı heveslilerine hediye etti. Son defa yazdığını vakfeyledi.

Eski Saray civarında bir yazıhanesi vardı. Burada hem arzuhal yazar hem ders verirdi. Yazı alanında bilhassa hizmeti büyüktür.

Okumaktan ve okutmaktan hiç geri durmadı. Dinî akidesi çok sağlamdı, ilme dayanarak mevcudatın daima batınî hakikatlarını araştırır ve tahlile çalışırdı. Cenabı Hakka karşı üstün bağlılığı vardı. Masiva ile alâkası azdı. Inzivayi sever ibadetle meşgul olurdu. Herkese doğru, yol göstermeyi vazife bilir, düşkünlerin elinden tutmak isterdi.

Şairlik onun yaratılışında vardı. Şiirlerinde “Mahremi’’ mahlasını kullanırdı.’’

Yazıma son verirken bu kıymetli Antep şairini mecmuamıza tanıtmak ve kazandırmak fırsatını veren sayın arkadaşım Bay Bekir Elam’a burada teşekkürü bir borç bilirim.

Ziya GÜNER


[1] Eserde dul avretten maksat dünyadır kaydı var.

[2] Dünya