Lûğat kitaplarına göre: Kuyumcu, değerli maden ve taşlardan bilezik, yüzük, küpe gibi süs eşyası yapıp satan (kimse), kuyuculuk da (kuyumcunun işi) diye kaydedilmektedir.

Kuyumculuk sanatı, çok eskiden beri ince ve çok kâr bırakan bir sanat olup Gaziantep’te eskiden Ermenilerin elinde bulunuyordu. O sıralarda Antep’te otuz, kırk kadar kuyumcu vardı. Birinci Cihan harbinde Ermenilerin tehcirinden sonra, belli başlı sanatlar gibi kuyumculuk da felce uğramıştı. Bundan 42 yıl önce, Medine’den gelip Antep’te yerleşmiş olan Türkistanlı Sait ustanın himmetiyle kuyumculuk yeniden canlanmıya başladı. Türkistanlı kuyumcu Sait Usta, o sıralarda köylerde en çok kullanılan gümüş hülliyattan işe başlamıştı.

Kuyumculuk hakkında kendisinden bilgi edinmek İstediğim Gaziler caddesinde kuyumcu Sayın Mahmut Muzaffer Uğurgel diyor ki: Ben (1334) tarihinde, İdadi’nin son sınıfında idim. Merhum babam başöğretmendi. Yaz tatillerinde, boş durmamak ve bir sanat elde etmek için Türkistanlı Sait ustanın yanına kuyumculuk öğrenmek üzere girdim. Ve o zamandan beri kuyumculuğu meslek edinerek çalıştım.

Yaptığımız süs eşyalarının çoğu gümüştendi. Birinci cihan harbinden önce Gaziantep’te kullanılan süs eşyaları şöyle idi: Erkeklerin kullandıkları yüzük basit yüzüklerdi; en çok gümüş Hac yüzükleri idi. Kadınlar ise, gümüş yapraklı yüzük, tırtıllı yüzük, gibi yüzükler kullanırdı. Gümüş bilezikler ise, telkâri bilezik, enli koruklu bilezik, savatlı bileziklerdi. Diğer süs eşyası da, bazı köylü kadınların başlarına giydikleri (tac) vardı. Saç üzerine takılan zincirli (zencirli) püskül şeklinde gümüş kaytan, bir de yaldızlanmış (şekke), çalma, hamaylı (silindir şeklinde bir şey, belki, içinde muskalar taşırdı), gümüş kemer vardır. (Savat işleri denilen ve bir kaç madenin birleşiminden (gümüş, bakır, ve az miktarda kükürt) meydana gelen gümüş işleri imalâtı vardır ki gümüş üzerine güzel dallar ve şekiller verilerek yapılan imalâttır. Bunlar da erkeklerin kullandığı baston başı, kamçı başı gümüş sigara ve tütün kutusu gibi şeylerdir.

Zengin ailelerin gelin kızlarına çeyizleri arasından bazen gümüşlü oklavada bulundurulurdu. Birde üstü gümüş kaplamalı (çıngıraklı) denilen bir şey vardı.

Nihayet, kalemkâr işleri denilen gümüş aynalar, tabaklar da yapılırdı ki halen kuyumcularda gümüş olarak bulundurulan şeylerdir. Hatırladığım belli başlı gümüş imalâtı bundan ibarettir.

- Altın işlerine dair bilgide verir misiniz?

- Önceleri, Gaziantep’te altın işleri pek mahtut idi. Ekseriya Vilâyet Merkezi Halep’ten Antep kazasına altın küpe ve bilezik getirilirdi. Sonraları bu gibi altın işleri de burada inkişaf etmeğe ve yayılmağa başladı. Bunlar da: Altın halka, küpe, mavi mineli küpe, dolaplı körüklü küpelerdir. Bilezik kalemlerine gelince, bundan kırk, elli yıl önceleri, telkâri bilezik (tellerden yapılmış bilezikler). Bu çeşit bilezikler imalâtı zamanla ilerlemiştir. Diğerleri ise, yılanlı bilezik, burmalı bilezik, muhtelif şekillerde (çakma bilezikler) olup bunların modası günliyerek envai çoğalmış ve şekilleri değişmiştir. Ayar cihetine gelince, önceleri en yüksek ayar, Halep ayarı 21 olarak yapılıyordu; sonraları, İstanbul’da damgalı 22 ayar muhtelif bilezik, yüzük ve diğer ziynet eşyaları yapılmağa başlandı ve Türkiye’nin her tarafına yayıldı. Daha sonraları, dolaplı koruklu küpelerden sonra, incilli küpeler modası başladı. 9 incili, 11 incili küpeler ve armut biçimi küpeler yapıldı; zamanla bunlar moda halini aldı. Daha sonraları da iri üç incili küpe ve nihayet, halen yaygın halde bulunan tek iri incili küpeler bugünkü modada yayılıp satılan küpe nevileridir.

Yüzüklere gelince, nişan yüzüğü olan halka (Alyans)’dan başlıyarak çeşitli renklerde taşlı yüzükler (yeşil, kırmızı, mavi, siyah taşlı ) ve yakut. Zümrüt, firuze gibi kıymetli taşlı yüzükler kullanılmaktadır. Bir de irili, ufaklı 9 incili ve nihayet tek incili yüzükler moda olmuştur. Bir de gerdanlık (kolye) vardır ki incili, incisiz ve taşlı olanları da vardır, dedi. Şimdi bir soru daha sormak istedim. Adım başında, vitrinlere bakıyorum… Bilezikler, yüzükler dizili olduğu halde; hiç birinde başını masaya eğmiş, kuyumcu alet ve edevatiyle avadanlarıyla iş yapmakta olan sanatkâra rastladığımdan dikkatimi çekiyor ve şunu soruyorum:

- Bu saydığınız gerek gümüş, gerek altın hülliyat (süs eşyaları) (hazır yapılmış) halde mi gelmekte, yoksa burada mı imal edilmektedir?

- Süs eşyaları önceleri, çoğu zaman şehrimizde imal edilirdi. Son on yıl içinde ise, yüzük, kolye (Fransızcası: collier) ve küpe gibi nevileri burada işlenmekte ise de bilezikler İstanbul’da yapılıp 22 ayar damgası vurularak getirilmekte ve satılmaktadır.

Cemil GÜÇYETMEZ