Felsefe (Philosophie) kelimesi Yunancadır ve iki kelimenin birleşmesinden meydana gelmiştir:

a) Philos: Dost, seven

b) Sophia: Hikmet gerçek

O halde philosophia –hikmet sevgisi veya aynı anlama gelmek üzere bilgi öğrenme gayretini ifade eder. Fakat kelime çözümlemesinden çıkan tariff, felsefenin her devirde kazanmış olduğu anlamı ifade etmez. Felsefeninin her devirde kazadmış olduğu anlamı ifade etmez. Felsefe akla gelince, esasen bir felsefi kanaatten değil, bir çok felsefe doktrinlerinden bahsedileceğine göre, onun tek ve mükemmel tarifini yapmak çok zor, belkide imkansızdır. Gerçi bütün felsefeler bize hakikatı aydınlatmak isterler; fakat hakikat bir tek olmsdığı için kendisini çeşitli şekillerde gösterir.

Her filozof sistemini kendi görüş ve kanaatine göre tertipler. Bununla beraber madem ki bütün felsefi doktrinler hakikatı aramak ve bulmak gayreti sonucunda doğmaktadırlar, o halde sistemlerde subjektif farklar olacak ve bu farklarda bazı müşterek noktalar bulunacaktır.

Bütün filozofların system adını verdiğimiz doktrinleri gözden geçirilince, bu sistemlerin üç esaslı noktada karar kılmış oldukları görülür:

1- Alemi bir bütün olarak bilmek ve sezmek; yani felsefenin bilgide objeye yönelip süjeyi ihmal etmek (Milet, Elea filozoflariyle Aristo gibi),

2- Felsefeyi zihnin hakikat, iyilik, güzellik gibi kıymetleri üzerinde kendi kendine yaptığı düşünce olarak kabul etmek. Yani süjeyi ön plana koyarak, objeyi ikinci plana bırakmak. Bu, felsefeden zihnin kendisini sezmesi, sezmesini anlaması demektir. (Sokrates, Eflatun gibi)

3- Felsefeyi, kendi üzerinde tenkidi bir sezgi elde etmesi olarak anlamak (Kant gibi)

Bu hale göre, birleşen iki esas nokta göz önüne alınıp felsefenin tarifi yapılacak olursa,, “Felsefe, ruhun teorik ve pratik olarak faaliyetleri hakkında kendi kendisini düşünmesi, aynı zamanda eşyanın ilk münasebetlerine nüfuz ederek akli bir alem sezgisi yapma cehdidir.”

Görülüyor ki felsefe, esas itibarile bir taraftan objektif olayları ihtiva eden makro kosmos’la diğer taraftan kıymet ve faaliyetleri ihtiva eden mikrokosmostaki münferit olay, olay gruplariyle meşgul oluyor ve hipotetik sonuçlar çıkarıyor.

Felsefe bir çok anlamları ihtiva etmektedir:

1- ci anlam: Felsefenin en eski anlamıdır. Bu anlamı ile felsefe akli bilgi, en geniş anlamı ile felsefe akli bilgi, en geniş anlamı ile felsefe akli bilgi, en geniş anlamı ile ilim demektir. Çünkü eskiden felsefeden, akla dayanan ve hakikatı araştırma gayesini güden bilgiler anlaşılırdı. O zamanın filozofları, çağlarının bütün bilgilerine sahip idiler. Mamafih yeniçağ felefesinde de bazan bu anlamı kabul eden filozoflar vardır: Bacon, Descartes gibi. Descartes’a göre, bütün felsefe bir ağaç gibidir: Kökleri metafizik, gövdesi fizik ve gövdeden fışkıran dallar da diğer ilimlerdir ki, üçe irca edilebilir: Tıp, mekanik ve ahlak.

2.ci Anlam: İster bilgi sınıfını, ister bütün insan bilgisini yüksek bir genellik derecesini gösteren az sayıda prensiplere irca etmek felsefe yapmaktır. Mesela: İlimler felsefesi, ilimlerin birini veya hepsini genel prensiplere irca eden demektir. Mesela: Auguste Comıe, felsefeden işte bu anlamı anlar. Ona göre insan zihni üç çeşit felsefeden (veya olayların bütünü hakkında üç genel sistemden) geçmiştir:

a) Teolojik devir,

b) Metafizik devir,

c) Pozitif devir.

Bu anlam ileri giderse, felsefe tam bir senteze varacak ve alem hakkında toplu bir görüş cehdi elde edecektir.

3.cü anlam: Bilgide bir obje yani bilinen şey vardır, bir de süje yani bilen zihin mevcuttur. İşte bilen süjeye ait araştırmaların bütününe felsefe denilir. Bundan iki anlam çıkar:

a) İlimler doğrudan doğruya birtakım şeylerle uğraşır ve bu şeylerle düşünceye dayanarak deneysel tenkitler yapar ki, işte bu felsefedir.

b) Madem ki felsefe bilen ihni inceler; bu da değer hükmü verir; işte bu değer hükümlerini felsefenin merkezi olan mantık, ahlak ve estetik araştırır.

4.cü anlam: Filozof demek her şey genel olarak ve yüksekten gören, hayatın iyilik ve kötülüğüne aldırmıyan, her şeyi sükutla karşılayan insan demektir. İşte böyle yapmak da felsefe yapmak demektir.

5.ci anlam: Felsefe, meydana getirilmiş bir doktrin, bir sistem demektir. Mesela Kant felsefesi demek, Kant’ın doktrini, sistemi demektir.

6.cı analmda felsefe, bir sisteme, doktrine değil, bir devrin, bir milletin bütün sistemlerinin hepsine verilen isimdir.

Bugün felefe ilimden şu farklarla ayrılır:

1) Tabiatı itibariyle: Felsefe insanın mutlak realiteyi yakalamaya elverişli olan en yüksek yetilerine zihni, ahlaki sezgi ilebaş vurur.

Veya felsefe, bir sanat eseri gibi ferdidir ve ihtimale dayanan oylardan (opinion-rey) meydana gelmiştir.

2) Derecesi itibariyle: Felsefe yüksek bir genelliğe erişmiştir. (Nitekim Spencer: tamamen birleştirilmiş bilgidir der)

3) Konusu itibariyle: Yani felsefe değer, kıymet hükümlerine dayanır. Bu itibarla kültür değerlerinin başında gelen felsefenin önemii inkar edilemez:

a) Felsefe bütün ilimleri yol gösterir ve böylece ilimlerin ilmidir. Kaldı ki mantık, tıtarlı olmasını, gelişmesini sağlamış, ilimlere yol göstermiş: metafizik ise ilmin çözemediği konuları hal yoluna gitmiştir.

b) Tanrı, ruh, kainat ve sonumuz hakkında teorik de olsa açıklamalar yapmıştır.

c) Manevi karakterimizi yaratmak, iyi ve kötüyü belirtmek suretiyle insan davranışlarını düzenlemiştir.

d) Estetik ile sanat zevkini vermiştir.

Sonuç olarak şu noktaya işaret ederek gerekir ki, nerede bir devir eğemenliğini kaybedip sürekli olanı, kalanı aramaya başlamışsa orada felsefe doğmuş, nerede bir devrim hareketi meydana gelmişse orada maşeri şuurun, maşeri vicdanının etkisi belirmiştir.

Böylece felsefe tarihteki yıkılışların yeniden doğuşların, devrimlerin meydana geldiği dönüm noktalarında doğmuş ve gelişmiştir.