Köy ve köylü tasavvuru her ruhta başka başka hisler uyandırır. Aç kalmak, su bulamamak, oturacak ve yatacak yerden mahrumiyet, konuşacak, dertleşecek insan yokluğu ile köy yoluna çıkanlar yanında bol hava, bol gıda latif manzara, saf ve çalışkan insanlara bir an önce kabuşmak istiyen seyyahlara da raslanır. Zaten seyehat heyecanı meçhulun endişesi yahut umduğumu bulmak düşüncesi değil mi?

Köy yolunda bu ve buna benzer sayısız iyi ve fena duygular yanında, yani köy ve köylü edebiyatına mukabil ortada bir köy realitesi var.

Köylerimizin iç yüzü bütün iyi görünüşlerine rağmen acınacak haldedir.

Köylerimizin çoğu insan eli değmedşpş yerde çok hem çok güzel. İnce şırıltısı ile akan dereye bin bir kaynaktan billur sular dökülür. Gümüş elmaların süslediği ağaçların toprağa eğildiğini görürsünüz, kaval sesi, çam kokusu, çiçek süsü, bülbül sesi, yaprak hışırtısı, herşey herşey var. Eğer sabah veya akşam güneşinin otları sihirlediği bir anda köyün deresine yolunuz uğrarsa şehirlilerin bir sürü taş yığınlatı arasında geçen ömürlerine eyvsh çekersiniz. Sırtında abası, yüzü yanık, ökçesi çatlak Horoz Memik pınarın başında kayısı ve erikleri suya attığı anda sizin nazarınızda dünyanın en mesut ve en müreffeh adamıdır.

Tabiatın güzelliği ve varlığı, maddi ve manevi varlığımızı doyurmultur. Rahatça köye doğru yol alırsınız.

Sahne birden trajikleşir. Gübreli sokaklarda taş, toprakla oynıyan, yırtık gömlek arasından görünen şiş karın, kirli yüzlü köy çocukları... hepsi feri sönmüş bir ölü gözü gibi korkunç ve karanlık pencerelerile ışık ve nefes dileniyor. Duvar dibinde düşünen ihtiarlar, tlukla su taşıyan kirli Ayşeler...

Zihniniz karışır, mideniz bulanır. Ne oldu ?! Birden neden böyle herşey değişti? Buranın Tanrısı oradan başka mıydı? Yerlere basınamak, uçmak, kurtulmak istersiniz.

Ürekek ürkek odaya girersiniz. Korkarak, titriyerek yanınıza yaklaşanlarla selamlaşır köşe minderine çökersiniz.

Garip bir ruh haleti, konuşma devam ettikçe aşınalık artar, samimiyet ve güvenç çoğalır.

Herkeste bir ısınganlık hissedilmeye başlar, yırtık abalı, kirli gömlekli, eli nasırlı Mehmet dayılar adeta melekleşir. Bu yanık derilerin içinde ne temiz cevherler saklı Yarabbi!.. iktisattan, ticaretten, siyasetten konuşulur. Hepsi Cumhuriyetçidir, halkçı, milliyetçidir. Hepsi doyacak kadar kazanıyor. Bütü iç yüzlerini şu anda okumak için ne psikoloğ, ne de fizyonomist olmıya hacet var.

Yemekte, içmekte her şeylerini ortaya dökerler. Memnun edemiyeceklerine üzülürler. Geniş masraflarına rağmen yaptıkları şeyler az mamnun edicidir. Çok yaparlar, tatsız olur. Temiz alırlar kirlendirirler, cömertdirler, vermeyi bilmezler; safdırlar, kabaca haraket ederler.

Ağır yükleri altında ezerler, memnun edemedip sanırlar. Tatlı tatlı bakarlar, gülümsiyemezler; munis ve müşfiktirler, haşin görünürşer.

Köylerimiz tabiatın eliyle cennet, köylünün eli ile gübreliktir. Köylü hali ve hareketi ile saf, cömert, cesur ve sevimlidir; görünüşü ile kirli, tatsız yer, itibarsız yaşar.

Köyün hasreti insan eli, makineler; köylünün hasreti bilgi, görgü fenne imandır.

Köy ve köylü daha ne kadar bekliyecek?!..