Günlerdir, vatanın her karış toprağında, genç, ihtiyar, kadın, erkek nesillerinin aynı ülküyle çarpan yüreği, dedelerimizin kahramanlık anıları önünde, tarihi andını içiyor. Yurdun her köşesinden ayni inanç bütünlüğüyle ayni sesler yükseliyor. Kıbrıs senin için, senin özgürlüğün adına büyük bir ordu oluyoruz. Bu, bağımsızlığa kıyan bir ordu müstemleke ordusu değil; bu, Asya’nın Afrika’nın saf insan kitlelerini, kendi çıkarı uğruna kullanmak için can pazarları kuranlar ordusu değil; Hürriyeti öz postasıda pişirip, ona kutsallık damgasını vuran bir ırkın ordusudur. Bu, daha dün, bütün dünya huzurunda emperyalizme ve onun uşaklığını yapanlara, halkın ilk tokatını indirip tutsak uluslara ışık tutan Kemalliler’in ordusudur. Genç Yunanlı buna nereden bilsin, dedeleri geçmişi onlara anlatamaz ki... Anlatamaz ki, bir şafak hücumunda, pabuçlarını bırakıp arkasına bakmadan kaçtığını… Geçmiş onlar için her zaman yüzü peçeli bir utanç anısıdır. Genç Yunanlı gerçekten habersizdir, kendini güçlü sanması bilgisizliğin olsa gerek.

Ama biz, boş söze önem vermeyiz. Susmasını biliriz, gerekince konuşmasını da. Hayal gücü aşırı olanlar, ne yazık ayaklarının bastığı yeri göremiyorlar. Bir putperest inadiyle Kıbrıs sorununu tek yönlü görenler, salt kalabalıklarına güvenenler, dâvâlarını insani temeller oturtamamış olmanın sıkıntısiyle dünyanın her yerinde kendilerine destekler araya dursunlar, bizim en büyük desteğimiz özgürlüğün bölünmezliğidir, Halkın ve inacın ta kendisidir.

Belki, şimdi, Kıbrıs’ta bir bomba patlıyor, bir ev yıkılıyor, birçok insanlar, açlık, yorgunluk için kendilerini korumak için silaha sarılıyor. Yerli idare onlara karşı sağır ve kör... Doğruyu, gerçeği, barışseveri çiğnediklerinin farkında bile değiller. Bu çiğnenmek istenen bizim öz kardeşimizdir. Sabırlı, yiğit ve umut dolu Kıbrıslı kardeşimiz… Daha nasıl susarız, nasıl dururuz biz?

İçimizde bir özlem türküsü derin derin?

Dağ başını duman mı aldı güzel Kıbrıs mı?

Leventlerden ses vermez olmuş mor köpüklerin

Dinsin göz yaşın artık, gel bana gel Kıbrıs’ım,

Dağ başını duman mı aldı güzel Kıbrıs’ım?

Sen burçlarımda bayrak, gönüllerde selamsın,

Toroslar’da şafak var, beklenen günler yakın

Dursun sana çevrilen “bu hayasızca akın”

Kanımız fedâ olsun işte sel sel Kıbrıs’ım

Dağ başını dumanmı aldı güzel Kıbrıs’ ım

Sularda bir uyanma, canlanıyor Barbaros?

“Ya taksim yahut ölüm” gayri her şarta paydos…

Hazır ol geliyoruz kızıl papaz Makaryos

Döndüremez rüzgâr ve yel Kıbrıs’ım?

Dağ başını duman mı aldı güzel Kıbrıs’ım.

Yolumuz aydın. Yolumuz barış yolu.

Amacımız şöyle biline:

Dilimizde özgürlük barış ülkümdür.

Atım şaha kalkmış “dur” diyen kimdir?

İngiliz, Yunanlı vız gelir bize;

Ferman dünyanınsa Kıbrıs bizimdir.

Seyfettin BAŞÇILLAR