KAHRAMANLIĞININ HAYRANI BULUNDUĞUM

ŞEHİT ŞAHİNİ AZİZ RUHUNA

Ölümünün 24 üncü yıldönümü münasebetile

Tutmuş yolu beşyüz kişi bir dağ gibi çökmüş;

Düşman geliyormuş ne çıkar hem de büyükmüş?!.

Beş bin kişi, on bin kişi, yüz bin kişi gelsin;

Gelsin özü pek Türklere çarpsın da gebersin.

Türk kalesi, Antep yıkılır yâd ele girmez;

Antepli ölür, yurdunu düşmanlara vermez.

Biz böyle bir iymânla kabardık içimizden;

Şahin diye bir ünlü yiğit kükredi bizden.

Şahin; o bu yurdun gözü pek arslanı, kurdu;

Antep yolu üstünde yanar dağ gibi durdu.

Aylarca Fransızları titretti Kiliste;

Düşmanda olan yoktu bizim hiç elimizde.

Hiç korkmadı, hiç yılmadı, hiç ürkmedi bir an;

Saldırdı cehennem gibi hep üstüne düşman.

Topsuzdu, tüfeksizdi, fişeksizdi o, Türktü;

Türklerden ölüm korkut, cehennem gibi hep üstüne düşman.

Topsuzdu, tüfeksizdi, fişeksizdi o, Türktü;

Türklerden ölüm korktu, cehennem bile ürktü!

Son gün bire yüz, beşbine kırk elli yiğit var;

Şahin o yiğitlerle yolun üstüne fırlar:

Yol yok size der, ben sağ iken yolda şu anda;

Yer yok size der, bir kişi kalsak bu vatanda.

Ben ölmeliyim, böyledir ahdim ve kararım;

Bir kin gibi yükselmelidir yolda mezarım.

Şahin! Sen o gün ahdine kurban olup öldün,

Yurt uğruna öldün diye tarihe gömüldün!..