Geceler ah geceler derdi çoğaltan geceler.

Sızıdan inleterek ferdi bunaltan geceler.

Gündüzün lûtfuna mazharla dinen ıztırabın,

Gece hiddetle husumetle görürsün azabın.

O azap ki can evinden vuruyor hançerini…

Terk-i hayat ile insan arıyor makberini,

Arasan da ele geçmez bulamazsın ölümü.

Sancıdan kıvranarak öyle çekersin zulümü.

Oda farksızdır mezardan ışığın benzi soluk,

Şeb-i yelda’dasın artık ve uzun bir yolculuk...

Sana bed rehber olur fecre kadar ağrı sızı;

Bu da yetmez gibi ağlar komşunun hasta kızı.

Bu zavallı çok inilder hem de bas bas bağırır,

Başka bir hasta uzaktan derde derman çağırır.

Bir ümit varsa eğer aşmak için badireyi:

Parmağın darbesi zil’le çağırır hemşireyi,

Süzülünce kapıdan karşına şefkat meleği,

Sıralarsın önüne binbir ümitle dileği…

Gözlerinden akan uyku’yla tebessüm ederek,

Derdine ortak olur ruha şifalar vererek.

O da lâkin dert’e birdenbire derman olamaz,

Hap verir iğne yapar başka da birşey bulamaz.

Bu ilaçlar bir teselli şeklinin taklididir,

Yalınız hemşirenin şefkati iksir gibidir.

Ne yazık ki kuduran ağrıyı tam dindiremez,

Çünkü bir hükm-ü kaderdir durdurup sindiremez…

Böyle bin türlü eziyyetle olur mutlu sabah.

Olur amma geceler hep ediyor ömrü tebah…

Geceler ah geceler zulmeti sessiz geceler.

Iztıraptan inleyen hastaya hissiz geceler.

Abdullah ÖZER