(Cilt 8 Sayfa 274’den Devam)

sızlığında aramasıdır. Zamanının telakkisine göre pek tabiî olan bu düşünce hadiselere ve hakikate uymasa gerektir. Bu itibarla hayatının bir hulasası gibi görünen aşağıdaki manzumesinde işitilen iniltiler arasında Deli Şerif’in feleğe çatmasını, talihe küsmesini pek haklı bulmuyoruz:

Şu fani dünyaya ah neye geldim,

Askerlik, gurbetlik dağbadağ yeldim

Otuz beş yaşında annesiz kaldım;

Derdimi boyumdan aşırdın Felek!

Gece gündüz ah çekerim özümden;

Çok çileler çektim kara yazımdan,

Kırk senedir kanlı yaşlar gözümden

Daima sel edip taşırdın felek!

Erenperen oldu gitti kardeşler;

Daha neler görür vaveyli başlar?

Kalmadı başıma değmedik taşlar,

Gideceğim yeri şaşırdın Felek

Haneman haneler hep elden gitti;

Bağ bahçe satıldı büsbütün bitti,

Bedbaht talihimiz çok gadir etti;

Bizi han köşelerine düşürdün Felek!

Şerif der ki bu dünyadan usandım;

Kötü söz yimeden ateşe yandım;

Hep yüze güleni dost adam sandım;

Gam acıyla beni bişirdin Felek!

Deli Şerif şiirlerinde en çok kendisinden bahsetmiş dertlerini birer birer sayıp dökerek daima kendisi için ağlamakta zevk ve teselli bulmuştur. Bu ciheti göz önünde tutarak onun kalbini dış âleme karşı büsbütün kapalı ve kayıtsız sanmak yanlıştır.

Bazı yakınlarının, dostlarının acılarını yüreğinde duyarak onları sızlatan elemleri de terennüm eden şair, en büyük heyecanını, her şahsî hissi susturan vatan tehlikesi önünde de göstermiştir. Gaziantep’in Fransızlar tarafından işgali münasebetile söylediği ağıt, Deli Şerir’in memleketine ne derin bir sevgi ile bağlı olduğunu ve yurdunu tehdid eden tehlikelerle nasıl sarsıldığını pek iyi isbat eden bir vesikadır. Gaziantepte muayyen bir beste ile okunan bu uzun ağıdın bir parçasını alıyoruz:

Kara İmiş şu Antebin yazısı

Melemiyor koyun ile kuzusu;

Her köşe başında yiğit ölüsü;

Hanı benim mor tümbüllü bağlarım?

Antep diye hazin hazin ağlarım!..

Şahsını veya vatanını ilgilendiren her hangi bir mevzuu terennüm ederken Deli Şerif tam manasile samîmidir. Bütün mahlutlarında, tabii olmayan bir tek ses, aldatan bir ahenk yoktur. O duymadığını söylemez. Duyup söy lerken de gösteriş yapılmayarak duyduğunu olduğu gibi ortaya koymağı tercih eder. Bunun için şiirlerinde bir akış, basit bir yürüyüş vardır. Bununla beraber Deli Şerif’in tabiatı cömert sayılmaz. Coşmak ve dökülmek için vakit vakit durup dinlenir, coştuğu zaman da bir çağlıyan gibi haykırıp çırpınmaktan ziyade bir çamın gölgesine sığınmış mütevâzı bir kaynak gibi sıcak göz yaşlarını yavaş yavaş damlatarak inlemeyi sever. Bizce şairin hususiyeti burada ve fârikası bundan ibarettir.

Halk Bilgisi Haberleri. Cilt: 10

sayı 122 sayfa 25

Tarih: Birineikânun (Aralık) 1941

Ankara Millî Kütüphane: 22 Aralık 1964

Kopye eden

Şakir Sabri Yener