Yüzlerce yıl önce orta asyanın cennet gibi yeşil, güzel ve eşsiz bir bölgesinde Gök han adında bir çocuk doğdu .Büyümeğe başladı onun büyümesindeki sürat insanlığı şaşırtıyordu . Kısa bir zamanda ülkesi ona dar geldi bir kolunu Çine, bir kolunu Hinde uzzattı.

Adımları kendini dört yöne sürüklüyor gittiği yerlere uygarlık ve kültür aşılıyarak ilerliyordu. Ünü dünyayı tutu herkes ondan korkuyor ve seviyordu. Mertlik,şan ve şeref her şey onundu..

Gökhan insanlığın medeni bir sembolü olarak tanınıyordu. Her geçtiği yerde ezeli ününü ebediyete götürecek eserler bıraktı nihayet şahlanan asil atının üstünde bir yıldırım bir kasırga hızlıca batıya gitti, gitti ve durdu.

Durak yerini çok benimsedi. İki büyük karayı ve denizi birbirine bağlıyan düğümün üstünde kendine bir otağ kurdu. Gene dört yana uzandı. Beşeriyet onun eşsiz kudreti önünde eğiliyordu uzun yıllar satveti eksilmedi arttı…

Fakat kaderin uğursuz cilveleri bir gün kendini takatsiz buldu artık yeni harikalar yaratamıyordu.Günden güne benliğini kemiren mikroplar onu Hasta adam yaptı. Batı ülkeleri onu ölüme mahkum gösterdi. Dört yanını saran aç ve uğursuz karga sürüleri Gök han ölüme sürüklüyordu umudsuz ve bitkindi.. fakat hiç beklenilmeyen bir anda ufuklar kızardı deniz tutuştu gözleri kamaştıran varlıkları coşturan vir güneş doğdu Engin ufukların bağrından fışkıran O güneş yalnız ölüme mahkum Gök han değil cihanlar kurtaracak kainat yaratacak kudrette bir varlıkttı.

Gökhan ın ölümü ile mirasa konmak istiyenler son nefeslerini engine denizlerin dalgaları arasında verdiler.Günleri haftalar kovaladı gökhan kurtuldu eskisinden daha genç ve dinç olarak.

Bu kurtuluş onun hayatında yeni bir çığır açtı. Ve bu belli bir güne bağlandı:29 Ekim…

23 yıldır sağlam ve sarsılmaz bir kudret olarak dünyaya ün saldı. Ve ona yan bakacakların haline! Ondokuz milyon olan Gök han varlığı tek bir kalp, tek bir nabız olarak bu günün dünyasına kendini tanıtmıştır. Dünya durdukça duracak yaşayacak ve yaşatacaktır…

Leman URAL