Geçen akşam yolda memleketin vicudile iftihar ettiği bir dosta rastladım. Yavaş yavaş hem yürüyor, hem de şuradan, buradan konuşuyorduk. Bir aralık söz; ara sıra çıkan manasız yazılara intikal etti. Bu münevver dostum bana:

-Biliyor musunuz dedi. Ben bu gibi yazıların yazılmasına taraftar değilim; Ben öyle yazılar istiyorum ki yarın mukadderatımızı ellerine vereceğimiz gençliği yetiştirirken bunlara daima ve daima Cümhuriyetin el ile tutulur, gözle görünür sonsuz nimet ve başarılarından bahsedelim. Ve onlara eski devirle Cümhûriyet devri arasında güzel mukayeseler yaparak Cümhûriyet sevgisini daha fazla aşılıyalım.

Bu kıymetli dostun pek yerinde olan fikirlerine derhal iştirak ederek kendilerine hak verdim. Eğer yanılmıyorsam bir yazımda bu meseleye temas etmiştim. Ben bu yazıda elimin yettiği, dilimin döndüğü kadar bu meseleyi anlatabildiğimi zannediyorum. Bununla beraber bu mesele yani yarının büyüklerini yetiştirmek meselesi yalnız mahdut alâkalıların vazifelerini yapması ile bitmiş olmıyor. Aynı zamanda da mesele bir Memleket ve vatan meselesi olduğuna göre gençleri yetiştirmekle mükellef olan ilkokul öğretmenlerimizden tutunuzda Orta, Lise, Yüksek tahsil hocalarına kadar uzıyor ve nihayet onlarla birlikte kemalini bu yurdun feyz ocaklarından almış münevverlerimizi de bu vazifenin ifasına çağırıyor. Ve onları bu işle muvazzaf kılıyor.

Cümhuriyetimiz henüz genç ve tazedir. Bununla berabe bu taze ve genç rejim bir çok asırlık dünya Cümhûriyetlerinin asırlarca uğraşarak, didinerek, kanlar dökerek başaramadığı veyahut pek güç başarabildiği inkılâpları yirmi iki sene içine sığdırmış ve bu kısa zaman zarfında bir çok eşsiz inkılâplar başararak Türk Milletine hediye etmiş ve bütün bir acununn hürmetini kazanmıştır.

Binaenaleyh; — bizleri daima iyiliğe, refah ve saadete götüren bir Rejimin iyiliklerini, haşarılarını genç dimağlara aşılamak ve sevdirmekle mükellefiz,

Bahusus biz Münevverlerin, Hocaların; iyi veya fenayı müdrik kimselerin üzerlerimize düşen tek vazife saltanat belâsından kalma yadigârları bu dimağlara aşılamak değil; bilakis genç Cüm- hûriyetimizin az zaman içinde başardığı eserleri ve ardı arası ke- silmiyen büyük iyilikleri teşri ederek her iki devir arasındaki büyük farkları kendilerine anlatmak ve bu genç dimağları Cüm- huriyet sevgisi ve yurt aşkıyle süslemektir. Kim olursak olalım. Yani ister Hoca, ister Münevver, Me'mur ve ister Partili. Eğer bizler bu vazifeyi hakkiyle yapabilir ve yarının büyüklerini Rejime lâyık birer uzuv olarak yetiştirebilirsek yurdumuza karşıyapmakla mükellef olduğumuz son vazifelerimizi de yapmış oluruz ki bizleri kalp rahatı ile yaşatacak asıl maksat ta budur.

YAZAN: S. YUSUFOĞLU