Ben; verdiğim sözden kolay kolay dönenlerden değilim. Eyi görüştüğüm bir arkadaşın —mecmuamıza bir yazı— ricasına (Tarihte yapraklar) diye bir yazı yazacağımı söylemiş iken elime tutuşturulanbir mecmuanın olgunluğu karşısında dayanamıyarak verdiğim sözden ilk defa olarak cayıyorum. Ve bu sözümü bir ay geriye bırakıyorum. Ayıp değil ya, herkesin bir şeye karşı mutlak surette bir zâfı vardır. Benim de biricik zâfım güzelliğe karşıdır. Elime tutuşturulan bu mecmua Halkevimizin başarılarından biri, en başta gelen olgun ve dolgun bir mecmua. Eğer yanılmıyor sam sayısı da (33) ayda bir çıktığına göre aşağı yokan oldukça uzun senelerin mahsulü, zaten Halkevlerimiz tuttukları her ne de muvaffak olmalıdırlar ki bunda da muvaffak olmasınlar?

Zarif bir kapak, Antebin meşhur kalesi, gururla insana bakıyor. Ve ben (Gazi) yim diyor. Bu meşhur kaleye Gaziliği kazandıran ve sinesinde on binlerce şehidini barındıran Şehidler âbidesi göklere baş kaldırmış. Ve ilk defa (Beni gör ve tavaf et) der gibi oluyor. Bu iki tarihî âbidenin arasına iri ponto harflerle (Başpınar)kondurulmuş.

Fena değil, Başpınar mevkiinin neresi olduğunu bilmem. Fakat; tabirim mazur görülsün. Bu güzel mecmuaya bu isim hiç te yaraşmamış, eğer bu Başpınarın Antebin Gazilik mücadelesinde bir rolü varsa başka. O zaman pekâlâ, acaba diyorum; bu güzel meemuaya Başpınar denecek yerde meselâ; Antebin millî mücadelemizdeki eşsiz kahramanlığının bir sembolü olarak başka bir isim bulunamaz mı? Bunu da birafz Halkevimizin iyi intihabına bırakmak lâzım. Çünkü: — bu işte en salahiyetli o— sahifeleri çevirmeye başlayorum.

Birinci sahife Ömer Asım Aksoy’un Çağatay edebiyatının öz anası olan (Muhakemet-ül-lûgateyn’den bahis -olgun bir yazı- 4 üncü sahifede bizim Sultan dağlalarından bir sabah rüzgârının koparıp getirdiği bir gonca gülün sshibîne ait bir yazı. Zevkle okuyorum. Bu sahifede Antep kalesi için yazılan şiir bu kaleyi iyi canlandırmış ve gonca gülle mezcolmuş, tatlı bir renk almış.

Sahifeleri çevirmekte devam ediyorum. (Hayata dönüş) yazısı da oldukça olgun. Fakat: genç bir kalemden çıktığı belli. Hayata yeni atılan bu gence muvaffakiyet dilerim.

Yine Ömer Asım Aksoyun meşhur srzleri, Halkevimiz çalışmalarının sınırları içinde –zaten Türkün nesi meşhur değil ki- sözleri meşhur olmasın.

Necmi Omaçerin (Halkevinin manası) başlıklı güzel bir yazısı, kendisinin su katılmamış olgun bir partili olduğunu gösteriyor.

Şiirlerini lezzetle oloKilıya alışkın olduğumuz Ziya Güne’rin (Halkevi; şirî göze çarpıyçr. Ziya Güner bize istikbalde birçok şeyler vadediyor.

İshak Re’fetin (Gaziler yurduna) enfes bir şiri, Gaziler Yurdunun bir evlâdı olan İshak Re’fetin içten gelen ve memleket hasretini te rennüm eden bu şirindeki gururunda çok haklı. Ben de bu gazadi yarının evlâdı olabilseydim memleket hasretini belki bu kadar da terennüm edemezdim.

Şiir mecmuaya ayrı bir hususiyet vermiş. Ve nihayet Nedime Alpın (Keloğlan) masalı da aslında olduğu gibi mecmuayı tamamlamış. Kemal Özeşki ile Ken’an Yalvacın şiirleri de bu tamamlığı güzelleştirmiş.

Tenkitçi değilim. Bu dolgun mecmuadaki olgunlukları ifade edebilmiş isem bana ne mutlu.

Yazan: S. YUSUFOĞLU