ÖLÜM DÖŞEĞİNDE

Ölüm döşeğinde bulunan Saliha Ünalmışın amcası onu yatağına çağırdı:

- Yeğenlerimin içinde senden çok sevdiğim, itimat ettiğim yoktur. Şu 500 lirayı al, bununla ben öldükten sonra mezarıma iyi bir taş yaptırırsın. Adımıda üstüne yazdırmayı unutma! Beni de anarsın.

Amca birkaç gün sonra öldü. Ünalmış da 500 liralık pırlanta bir yüzük alarak parmağına taktı. Bunu gören kocası.

-Sen ölülerin vasiyetini böylemi yerine getirirsin?

- (Taşı alın dedi, aldım. Üstüne adımı yazdır dedi, yazdırdım.)

-Peki ama aldığın pırlanta taş. Hem de parmağında.

-Mezarlıkta böyle taş olsa çalınmaz mı? Taşın yanına bir de bekçi mi koyalım. Taş parmağımda durursa her gün amcamı anarım. Ama mezarlıkta olursa senede bir ya giderim ya gidemem.

KURTARILAMAZ

Çok kibar ve nazik doktorlarımızdan Nizamettin Özgül bir hastaya çağrılmıştı. Özgül her zamanki nezaket ve kibarlığıyla kadın hastaya:

-Şikâyetiniz nedir hanım efendiciğim lütfen söyler misiniz?

Bu hitabı kendine göre laubali bulan kadın gayet ciddi bir tavır ve biraz da hiddetle:

-Doktor Bey ben bir mebus karısıyım.

Dr. Özgül istifini bozmadan;

-Ya öyle mi? Maalesef efendim sizi bu hastalıktan kurtaramam.