Kütüphanemde 1911’de İstanbulda basılmış (ameli ilmi madeniyat ve Türkiyenin madeniyatı adlı 169 sayfalık bir eser var, Müellifi Lütfi Egüp Babikyan isminde bir Anteplidir. Amerikada tahsil etmiş bir maden mühendisidir.

O vakit Antepteki Amerikan kollejinde muallimlik yapmıştır. Kitabın kapağında yazılı unvanından anlaşılıyor ki aynı zamanda (Antep Osmanlı maadin şirketinin müşavir mühendisi) imiş, Demek ki Antepte o vakit bir maadin şirketi kurulmuş; bu zat ta o şirketin mühendisi olarak çalışmış.

Eser gözden geçirilirse görülür ki madeniyata dair umumî bilgiyi ihtiva etmekle beraber, yeryer Türkiyenin madenleri hakkında bazı malûmat vermekte, bu arada Antep muhitinde ıaslanan madenlere de işaret eylemektedir. Bizi asıl alâkadar eden bu mahalî tetkik

kısımdır.

Kitabın Türkiyede taammüm elmiş bir eser olmayıp ancak kollej talebesine okutturulmak üzere bastırılmış olduğunu düşünerek, Antep muhitindeki madenlerden bahseden satırlarını topladım. Muhtelif bahislerden alınan bu parçaları, bahis başlıklarile beraber, bir muhtıra olarak naklediyorum:

Tabakalı kayalar:

Bazan taşçılar kaya keser iken kulak denilen sert kaya parçalarına tesadüf ediyorlar. Anlar kayaların kulağı değildirler. Zira kayaların da kulağı olmaz. Anlar, evvelce denizde yaşan bir hayvanın tahaccüratındandırlar. Çünkü anın arkadaşları v vaktile denizde idiler, ve şim­ di dahi denizlerde bulunuyorlar.... Antebin cenup, şark tarafındaki mmtakanın taşlarını alup muayene ettiğimizde görüyoruz ki içinde hadsiz hesapsız hurdebin ile ancak görülebilecek hayvancıkların kabukları mevcuddur. — Sayfa; 38—39

Tebdili heyet etmiş kayalar:

Bugün biliyoruz ki Antep ha­valisinin kayaları ekseriyetle havara nevinden tabakalı kayalardır. Evvelce bundan daha ziyade olup, bir vakit var imiş ki her yer denizaltında imiş, ve bu havara kayaları, tabakalı kayalar meydana gelmiş, ve bir yol ile denizin altından dışarı çıkıp karayı teşkil eylemişler, ieşte ol kalkmak hengâmında ve daha sonra, bir takım haller vuku bularak bu kayaların bir kısmı cüz’i bir hararete ve tazyika arzedilmiş ve işte Antep lisanınca “Ganeler” denilen sertçe kayalar meydana gelmiştir. Şöyle ki ganeler denilen, bir şey değil, illâ cüzi hararet ve tazyik altında tebdili heyet etmiş olan bir havara kayasıdır.

Başka bir mahal daha ziyade tazyik ve hararete mazhar edilmiş ve oranın kayaları ise Antep lisanınca “Keymıh” tabir edilen kaya olmuştur. Şöyle ki bir keymıh başka bir şey değil, illâ tebdili heyet etmiş havaradır.

Diğer bir mahallin kayası gaiyet şedid bir tazyik ve hararete mazhar edilmiştir. Mesela “Çarpın” havalisi. Ve işte oranın kayaları mermer olmul ve hakiki tebdili heyet etmiş kayalar için en güzel bir misaldir. Aslı havara, kimyevi terkibi havaranınki, lâkin tebdili heyet etmiştir. — Sayfa: 41—42

Narî kayalar:

Bunlar ol nevi kayalardır ki bir zaman, bir yol ile ateş içinden geçip izabe edilmişdirler, ve sonra, ya tebellür eyleyip plotonik sahralar teşkil veya tebellür edemiyerek donup volkanik sahralar ile memlu arazii indifaiye teşkil eylemişlerdir.

Antepte bu nevi kayalardan çok yok ise de şehrin cenubî şark cihetinde “Karataş,, nam mahal arazii indifaiyedendir. — Sayfa: 43-44

Kloritoşist:

Bu yeşil renkli, sertçe, sabun gibi kaypak tabaka tabaka kopan ve parıl parıl parlayan bir ikinci neviden kayadır. Kıymeti birşey değilse de eyi bir maden deyu adamları çok defa işgal ediyor.

Magnizyum, demir ve alominyum silistidir. Bu nevi kayalardan Antep civarında çok bulunmasa da Maraş ve Zeytin dağlarından bazırları bütün klorişist tabakalarından müteşekkildir. — Sayfa: 60

Kalistlerin bellice nevileri:

... (tebaşir nevi) ki eyisi olur ise tebaşir yapmak için işe yarar. Antep etrafında hem güzel, beyaz, hem dahi sansı çok vardır.

(Havara nevi) ki farklı nevileri vardır. Yumuşak havara, biraz sertçe ganeler, biraz sertçe biraz sertçe mermer, bunların bütün derecelerini Antepte görebiliriz. Yapı ve kireç yapmak için istimal ediliyorlar. — Sayfa: 63

Sulu solfat (cipsin): . . . Türkiyede cipsin çoktur ve hatta Antebe 3—4 saat buudu mesafede biraz bulunmaktadır. — Sayfa: 65

Cıva:

Türkiyede cıva madeni olduğuna dair şimdiye kadar bir gûna malûmatımız yok idi. Lâkin 1910 senesinde Halepten bize tahlil için yollanan taşların birisi civanın bo-sinayir tabir edilen filizi idi. İmdi bu gösteriyor ki civa madenlerimizde vardır. — Sayfa: 95

Bakır:

Antep havalisinde yakınlarda bir nevi bakır (nabît bakır)" bulundu

ise de yüzde 4 gibi bakırı havi olduğunda şimdilik ehemmiyeti haiz de­ ğildir. — Sayfa: 97

Bu sene Antepten maden bulmak hevesinde bulunan bazı efrad, epey yolculuk ettikten sonra bir kaç farklı mahallerde bakır madenleri buldular. — Sayfa’ 101

Demir:

Türkiyede demir madenleri vardır, ve farklı mahallerde bulunmuş ise de Malûmatımıza göre işledilip içinden demir ifraz edilen ancak Zeytinde Berut dağ nam mahalde olan demir madenidir. Senevi 1000 kantar toprak işlendiği olmuştur. Yüzde 52,5 gibisi demir ise de ancak yüzde 12,5 gibisi çıkarılabiliyor.

Yakınlarda Antep Osmanlı Maadın şirketi tarafından gönderilerek etraf dağları gezer iken Antebe 25 kilometre kadar bir mesa­ fede hamatit ve liminit nevinden ve en güzel nevinden olmak üzere geniş mıkdarda bir demir madeni buldum. Bu maden, Zeytinin madeninden daha güzeldir.

Krom:

Antakya havalisinde geniş krom bedenleri bulunmaktadır. Hatta bu yakın vakıtlarda Antebin şimal garbine 5—6 saat buudu mesafede olan bazı muhtelif mahallerde dahi oldukça işe yarar kromit madenleri bulunmuştur. — Sayfa: 122— 123

Manganez:

Geçen sene Doros dağlarına olan yolculuğumuzda birçok manganez filizleri gördük. Keza bu sene dolaşır iken hemen Antebin şimali gar binde 5—6 saat buudu mesafede yerlerde geniş mıkdarda ve en âlâ nevinden pirolojit bulunmuştur. — Sayfa: 125

Antimuan:

Türkiyede antimuan var mı yok mü bilmiyor idik. Lâkin Maraş tarafından yakınlarda bize bir nümune geldi. — Sayfa: 134

Seyyal mahrukat:

İskenderun civarında vaktiye iş edilmiş olan bazı gazyağı mahzenleri müşahede olunmuştur. Hatta Antep maden kumpanyalarından biri Antep havalisinde geniş bir arazide seyyal mahrukatı havi mücessem kaya bedenleri bulmuştur. Bu kayalarda ol derece mevaddı uzviye ınevcuddur ki kömür gibi yanıyorlar. Hafriyat neticesinde aşağıda seyyal mahrukatın geniş ambarlarına tesadüf edilmesi ihtimaldan baid değildir. — Sayfa: 141

Linyit:

Antep Osmanlı Maadin şirketi şehrin 4 —5 saat kadar garbinde epey geniş bir arazide linyit nevinden kömür madeni buldu ve vilâyetten taharri ruhsatnamesi dahi elde etmiştir. — Sayfa: 145

Kükürt:

Yakın vakıtlada Antepten maden aramıya giden bazı efrad, Adana ile Antep arasında bulunan dağlarda geniş kükürt bedenleri bulduklarını iddia etmektedirler. — Sayfa: 167

Asfalt:

Müellif kendisi Halep ve Adana vilâyetlerinde dolaştığı mahallerde bu nevi madenlere çok tesadüf eylemiş olup anlar arasında en eyisi Ehneş kariyesi etrafında Bulunandır. — Sahİfe: 169

Nakleden: Ömer Asım AKSOY