Mezar taşlarında ölenin mesleğine ait resmi var

İstanbul’daki en modern mezarlıkları aratmayacak kadar güzel hazırlanmış, mermer aile mezarlıklarının dizi dizi dikkati çektiği, selviler, çiçekler, bin türlü yeşilliklerle süslenmiş Gaziantep mezarlığı, aynı zamanda yalnız Türkiye’nin değil, belki de bütün dünyanın en garip mezarlığıdır.

Gaziantepliler, dinlerine bağlı, 11 aylık Fransız muhasarasının etkisi altında, “Kendi kendilerine yetmesini” bilen tarihleri, şehirleri, fıstıkları, üzümleri, halıları, kilimleri, bin türlü mahsulleri ile haklı olarak gurur duyan, saygılı ve Türkiye’nin “Misafirperverlik rekoru” nu da ellerinde tutan insanlardır.

Bu Güneydoğu ilimizin insanları, samimiyetlerini, misafirperverliklerini mezarıklarında da göstermişler ve Hıristiyan olanların da, kendi Müslüman mezarlığına defnedilmesinde de mahzur görmemişlerdir.

HEM KUR’AN-I KERİM, HEM İNCİL’DEN ALINMIŞ YAZILAR

Mezarlığın kapısından içeriye doğru uzanan, iki yanı zarif bir şekilde süslenmiş dar yolun bir ötesinde, sağ tarafında, büyük bir mezar taşı, derhal dikkati çekiyor. Ama taşı okuyunca, insan hayretler içinde kalıyor. Çünkü taşın üzerinde biri Kur’andan alınmış âyet, diğeri de Incil’den ve Tevrat’tan alınmış üç yazı var. Üstte Kur’andan şu âyet okunuyor:

“O Sabirler ki. Kendilerine bir müsbet geldiği vakit, “Biz, Allah’ın nimetlerine müteşekkir ve musibetlerine razı ve sabiriz” derler

Altta da Incil’den şu satırlar yer almış:

“Sevgi çok sabreder. Sevgi, haset istemez. Kibirlenmez. Kendi faydasını aramaz, hiddetlenmez, haksızlığa sevinmez, fakat hakikat ile beraber sevinir”

Taşın arkasında da Tevrat ve İncil’den alınmış yazılar bulunuyor…

“Allahımız Rab, bir olan Rabdır. Allahın Rabbı, bütün yüreğinle bütün canınla ve bütün fikrinle seveceksin. İnsın size ne yapmalarını istiyorsanız, siz de onlara öyle yapın.”

Ve oradaki büyük taşın etrafında 6 mezar. 6’sı da Gaziantep’de hizmet ederken ölmüş 6 Amerikalı Hıristiyan. Başuclarında sadece isimleri yazılı. Clifton grene, Mary Alice Greene. L. Jeanette Hunis, v.s.

TAM ABDEST ALMAYA AMBLEM VAR

Ama, Gaziantep mezarlığının garip hali sadece Müslüman mezarlığına Hıristiyanların defnedilmiş olmasından ibaret değildir Mezar taslarına baktıkça insan hayretler içinde kalıyor... O kadar garip yazılar var ki. Hele, aralarında birkaç tanesi, müstehcen kelimelerile süslenmiş ve mezarda yatan şahsı öldüren kimselere edilen küfürlerle süslenmiştir.

İşte bir tanesi:

Kimseye yenmezdi (Yenilmezdi olacak).. Ocakta, bit tek yiğit evlâttı. İskenderun İncili Kulübünde, puştluktan vurulup 4 çocuğuna yetim bırakıp Kabo Mehmet Berse

Elbette, merhum Berse’nin 4 çocuğunu yetim bırakıp ölmesi, öldürülmesi hazin bir şey. Ama, rahmetimin 4 çocuğu olduğu halde, İskenderun İncili Kulübünde ne aradığını düşünmek de gerek...

Biraz daha ötede, “Amblem” ler başlıyor. Davarcı mı ölmüş? Adamın adı yazılmış. Alt tarafa da davarcı olduğunu belirten bir koyun amblemi yerleştirilmiş. Kahveci, Koruğun oğlu Kâmil İlgin’in mezar taşına da bir cezve ile çay fincanı resmi yerleştirilmiş.

TAM ABDEST ALMAYA HAZIRLANIRKEN

Her Ramazan Gaziantepliler, dinlerine bağlılıklarını en canlı, en samimi bir şekilde ortaya koyarlar. Ananevi yemekler pişirilir iftar sofraları zenginleşir, toplar atılır ve ramazan boyunca da bütün barlar kapatılır, bar kadınları bile ortaklıktan el, etek çekerler.

Böylesine dine bağlılığın canlı misallerine mezarlıkta da tesadüf etmek mümkündür. Bir mezar taşında mesela, tam orucunu bozacağı sırada ölen bir kadının hikâyesi şöyle anlatılmaktadır:

“Ramazan’ın son günü, orucunu açmaya 10 dakika kala, abdest almaya hazırlanırken ani ölen M. Sabih Top annesi Emine Top, burada oruçlu olarak yatıyor.”

Bu arada 29 yaşında ölen bir şahsın mezar taşında da “Ayak ağrısından ölen, Kasapbaşı Mehmet Sınınoğlu ruhuna fatiha.”

BİR LİRAYA DUA ETMEK İÇİN DOLAŞAN HAFIZLAR

Gaziantep mezarlığının bulunduğu yer, şehrin aşağı yukarı en güzel semtlerinden biridir. Bir tepenin eteğinde kurulmuş olan mezarlık, mezar taşları olmasa uzaktan güzel bir mesire yerini andıracak niteliktedir. Mezarlığın tepesinden de şehir, bir siluet halinde görünmekte, hele mezarlığın tam karşısına isabet eden ikinci bir tepe üstündeki yeni Cami, romantik bir manzara arz etmektedir.

Mezarlığın içinde dolaştıkça, kimi yaşlı, kimi genç, hattâ çocuk yaşta bulunan hafızların sesi işitilir:

— “Hatim indirtmek isteyenler. Dua okutmak isteyenler. Bir liraya. Var mı isteyen?... Ölülerine dua okutmak isteyenler.”

Ve yeryüzünde bir eşi bulanmayan bu garip, modern ve güzel mezarlıktan uzaklaşırken yer yer ağlaşan kadınların, dua eden hafızların birbirine karışan sesleri işitilir.

(Hürriyet)