Güneydoğu Anadolu’nun nüfus hacmi ve yoğunluğu bakımından en kalabalık ve en hareketli bölgesi Gazianteptir. Vilâyet olarak 1965 sayımına göre nüfus 509.055 dır. İl merkezinin nüfusu 200.000 ne yaklaşmaktadır. Kilometre kareye düşen nüfus miktarı 65’dir.

Malûm olduğu üzere nüfus yoğunluğu demokrafik incelemelerde sadece kilometre kareye düşen insan sayısı ile değil, hem insanların sosyal münasebet oranına, hemde kültür oranına göre ölçülür. Sosyal münasebet oranına maddi yoğunluk, kültürel orana manevî yoğunluk denir. Gaziantep vilâyet olarak bu iki yönden de talihli bir bölgedir. Çünkü sosyal hareketlilik önce yolların durumu ile doğru orantılıdır. Gaziantep’i kazalarına, nahiyelerine, köylerine ve bütün bunları birbirlerine bağlıyan yol şebekesi düzgün ve sıktır. Hatta Gaziantep’i Kilis, Nizip ve İslâhiye dolaysiyle Urfa, Maraş, Adana ve Antakyaya bağlıyan yollar asfalttır. Gaziantebin civar il ve ilçelerle yol bakımından muntazam bağlantıları vardır. Bu yollarda istisnasız her gün seyrüsefer aksamadan devam eder. Gerek ticaret gerek seyahat gerekse siyasî, İdarî, sıhhî veya herhangi bir vesile ile Gazıantep’e girip çıkan vasıtalar sayılamıyacak kadar çoktur.

Yerli veya başka illere ait vasıtalar mütemadiyen yolcu taşırlar, hele Kilis, Adanay’a, Nizip’e günün her saatinde çeşitli vasıtalar bulmak kabildir.

Gaziantep çok eskiden beri okumaya öğrenmeye ve öğrendiklerini kolayca tatbik etmeye yatkın bir ilimizdir. Örf ve âdetlerine bağlı olmakla beraber yaşayışına ve kültürünün yükselmesine yarayan her yeniliği kabullenmekte muannit bir direnişi yoktur. Uzun asırlar büyük vilâyet sancakları arasında bir yol güzergâhı olduğu için ilim ve sanata beşiklik etmiştir. Bilhassa edebiyat, şiir, felsefe ve mantık bakımından civar vilâyetlerin merkezi durumundadır. Tarihte bugün bile ismi minnetle anılan ve Gaziantep için birer iftihar vesilesi olan kıymetli şahsiyetler yetiştirmiştir.

Ekseriyetle Gaziantep’in okuyan, münevver tabakası nerede ve hangi şartlarda olursa olsun genellikle memleketinden ayrılmaz veya ayrılmış ise bütün gayreti ile dönmeye çalışır. Bu il merkezinin en belirli özelliğidir. Onun için de Gaziantep’te okumuş, aydın insan sayısı hergün biraz daha artmaktadır. Yalnız bu bakımdan Kilis, bir istisna teşkil eder. Okumaya çok meraklı olan Kilis halkı, bölgenin nüfus oranına göre en fazla münevverine sahiptir. Fakat topraklarının ve iş sahalarının darlığı sebebiyle Kilis’in aydınları Kilis’te oturmak imkânı bulamazlar, herbangi bir vesile ile Türkiye’nin daha büyükşehirlerine göç ederler. Bugün Türkiye’nin hangi vilâyetinin hangi resmi dairesine gidilirse gidilsin mutlaka memur olan bir veya birkaç Kilisliye raslanır. Bu bakımdan Kilis, bölgenin aydın ihraç eden kazaların başı durumundadır. Kilis’in yukarda zikrettiğimiz istisnai durumu hariç, Gaziantep halkı genellikle işinden, toprağından ve alışmış olduğu hayat düzeninden zaruri bir sebep olmadıkça ayrılmak istemez. Gaziantep’ten başka illere göç azdır. Antep’te asırlardan beri yerleşmiş köklü aileler vardır.

Bütün Türkiye’nin genel bir davası olan köyden şehre akın, Gaziantep’te de bütün şiddetiyle kendisini hissettirmektedir. Özellikle 1950 senesinden bu yana gelişen Türkiye’de, çeşitli sosyal sebeplerin tahriki ile köylerden şehirlere büyük bir göç başlamıştır. Büyük şehirlerin etrafları plân ve program gözetmeden kurulan gecekondularla dolmuştur. Bugün Gaziantep’in de batı yakası hariç üç tarafı gece kondu mahalleleriyle çevrilmiştir. Şehirde nüfus süratle artmaktadır.

Gaziantep halkını sınıflara ayırmak bir hayli güçdür. Şayet alışılmış olan klâsik tasnif yapılırsa üst sınıf, orta sınıf ve alt sınıf demek icap eder, fakat bu sınıflar kıstas olarak alınan ölçüye göre değişirler. Eğer ölçü olarak iktisadî durum alınırsa orta sınıfın ağır bastığı görülür. Geçim seviyesi normal olan orta sınıf vasati ölçüler içerisinde gittikçe artmaktadır. Bu sonuç Gaziantep’in sanayileşme imkanlariyle doğru orantılıdır. Amma ölçü olarak bilgi, görgü ve kültür alınırsa bu defa alt sınıfın hâkim olduğu müşahede edilir. Çünkü servet ile kültür çoğu kere parelellik arz etmemektedir. Faraza alt sınıfa mensupken kısa zamanda elde edilen kazançlarla servet sahibi olan bir kimse, belki İktisadî yönden üst sınıfa ithal edilebilir. Fakat kültür bakımından yine alt sınıfın malıdır. Bu durumun tersi de düşünülebilir. Yani kültür bakımından üst sınıfa dahil olan bir kimse iktisadın fakir olabilir.

Yukardaki izahat belki okuyucuya yanlış olarak Antep halkının fazla kül türlü olmadığı intibasını verebilir. Oysa ki yalnız Gaziantep bölgesi değil de bütün Türkiye’nin içinde bulunduğu şartlar hesaba katılırsa Gaziantep halkının kültür yönünden normal seviyenin çok üstünde olduğu görülür. Sonra Gaziantep’teki sosyal sınıfların durumu, ölçü ister iktisat isterse kültür olsun, birbirlerinden derin uçurumlarla ayrılmış değildir, sınıflar arasında kuvvetli bağlar mevcuttur.

Cemiyetteki mevcut statünün aynen devam etmesini istiyenlere muhafazakâr, daima yenileşme ve ilerleme istiyenlere ilerici, mazideki bir hal ve duruma tekrar dönmek istiyerek cemiyetin dinamizmini inkâr edenlere gerici diyerek Gaziantep halkını bu ölçüler içerisinde tasnife tabi tutarsak, ilericiliye mütemayil muhatazakârlığın yani orta sınıfın ağır bastığı görülür.

Gaziantep’teki sinema, kahvehane, saz, bar, açık hava gazinoları vs. gibi çeşitli eğlence yerlerinin çokluğuna ve mütemadiyen dolup taşmasına rağmen, Gaziantep halkının çok çalışkan olduğunu söylemek icap eder. Gece yarısından sonralara kadar devam eden bir gece hayatı vardır. Fakat halkın büyük ekseriyeti çok erken kalkmak için çok erken yatar. Güneşle beraber yahut daha evvel aşının, işinin ve tarlasının başına geçer ve fasılasız çalışır. Bu demektir ki Gaziantep halkı çalışmasını bildiği kadar eğlenmesinide bilmektedir. Bu eylenmeyi bir haftalık kazancını cumartesi ve pazar günleri içkiye yatıracak kadar ileri gidenler de sık sık görülür. Bu yüzden Gaziantep içki bilhassa rakı istihlakinde Türkiye birinciliğini elden bırakmamaktadır. Bazı Antepliler çeşitli vasile ve bahaneler icat etmek suretiyle hep içerler, meselâ baharda” Çayır çimen yeşerdi, bizim de gözümüz gönlümüz açılsın” diye içerler. Sonbaharda “gazel tepelemeye” gider içerler Ramazan’dan evvel “Him basma” için içerler. Ramazan’dan sonra “ağızlarının mührünü, kilidini kırmak” için içerler, hele bahar mevsiminin pazar günleri akşama doğru Alleben ve Kavaklık denilen mesire yerlerinden dönüş saatlerinde caddeler çok kalabalık olur. Gaziantep’te bütün siyasi partilerin teşkilatları vardır. Bugün her siyasi partiye mensup üyeler bulunmakla beraber ekseriyet A.P. ve C.H.P’de toplanmıştır. Halk arasında aşırı bir partizanlık yoktur, Partileri fonksiyonunun ne olduğu büyük bir ekseriyet tarafından kavranılmış değildir. Spor kulübü tutar gibi parti tutarlar, partiler arasında birinden diyerine geçiş pek nadir görülür, partiler seçim zamanlarında birbirlerine karşı sert sair zamanlarda mutedil hatta dostturlar. Çünkü farklı partilere mensup olmalarına rağmen çoğu kerre birbirleriyle yakın akrabadırlar.

Gaziantep’in sosyal yönden bir diğer özelliyide kadın ve kızlarına karşı tutumudur. Güneydoğu Anadolu’nun şartları ve taassubu göz önüne getirilirse Gaziantep’te bu bakımdan aşırı bir musamahanın varlığı görülür, zaman zaman bazı kişilerin ters yöndeki ikaz ve tehdidlerine rağmen Gaziantepli, kadının cemiyetteki yerini takdir etmiştir. Kadın hakları inkilabının en mükemmeli uygulanma alanlarından biri Gaziantep ve yöresidir. Her aile imkanları nisbetinde kız çocuklarını okutmak ister. Çarşaf, peçe gibi kadını kafes arkasına koyan şeyler uzun zamandır yok olmuştur. Şayet erkeğin kazancı ailenin geçimi için kâfi gelmiyorsa kadında şeker sarmak, fıstık kırmak, masra sarmak veya varlıklı ailelerin yanında hizmetçilik etmek suretiyle çalışır. Ayrıca Gaziantepde cemiyetin bir parçası olan kadınlığı anne ve ev işleri fonksiyonlarını unutturup onu sırf bir lüküs, bir biblo ve bir israf sembölü haline getiren sosyetik bir muhitde yoktur.

Nahit GÜÇLÜ