İnsanların oturmak için ilkel aracı, sazdan örülerek yapılmış hasırlar idi. Hasır rutubeti çekici olduğu için serin tutardı. Sonraları yünden yapılan keçeler yapıldı. Bu da kaba ve yine rutubeti çekici görüldüğünden kilim yapıldı. Keçe yünün döğülmesi suretile yapılırsa da kilim dokuma suretiyle yapılır. Bunun için kilimcilik dokumacılığın bir kolu olan belli başlı bir sanattır.

Isparta Uşak ve Bursa da, doğu illerinin bazılarında, halıcılık sanatı mevcut olup; Gaziantep’te de kilimcilik yaygın bir sanattır. Gazianteb’in Yazıcık, Bostancı, Şehreküstü, Alaybeyi gibi büyük mahallerinde ve diğer semtlerde son istatistiklere göre: 2.500 kilimci tezgahı vardır. Bu tezgahlarda 3.600 işçi çalışır ve 28.000 balya kilim yapılır. İstatistiklere göre: Gaziantep’te en çok işçinin çalıştığı iş kolu iplik fabrikaları ve el tezgahlarıdır. Buralarda çalışan işçi sayısı 4.400 kişidir. Kilimciler ise 3.600 işçi ile ikinciliği almışlardır. 1.900 işçi ile ipek el tezgahları üçüncüdür. Kilim atelyelerinin çoğu evler dedi. İki tezgahlı ve çoğu dört, beş, tezgah kurulabilmiş atelyelerdir. Yazıcık’ta rasgele bir kilimci dükkânına girdim; içinde beş tezgah vardı. İşçilerin hepsi durdu ve bu tanımadıkları misafiri nezaketle karşıladılar. Kilimcilik hakkında bilgi edinmeğe geldiğimi söyledim. Tezgâhın çalıştırılmasının, mekanik hareketinin açıklanması çok uzun izahlara ihtiyacı olduğunu ve ancak bir tezgâhın kuruluşunda ne gibi malzeme ve araçların bulunduğunu saymakla yetinsiyen bu sanatkârlardan birisi tezgâhın âlet ve edevatını sayıyor, bir diğeri de bu izahatı tamamlıyordu.

Kilimci tezgâhı deyip geçbiyelim. Uzaktan basit gibi görünen bu atölyeler gerçekte, mir hayli yer tutan şu malzeme ve edavat isimlerini ihtiva ediyordu: Önce, sağlı ve sollu kütükler çakılır. Ve kurulan âletler şunlardır: Tabanca, selmi, alt tahta, tepe, tarak, tezgâhların kolu, kücü, aygır, cisi, takıldak, sundurmalar ve direzin, mıklı, mâber, halaka, bir de dikme, ketme kazığı, ketme tahtası, ten kazığı, ekse kazığı, halaka tabancası, masura sarmak için çıkrık. Tabii bunlar tezgâhın dışında olan malzemedir. Nezik taşı (bayağı çukur bir taş) nezik, ayakçak (ayağın tezgâhı işletmek için tezgâhın altındaki yeri) ve ayakçak demiri (çukurda bir zincirden ibarettir.) Bir de bayağı 30 santimetrelik bir cetvel tahtası var. Bu da tezgâhı işletirken birkaç dakika da bir, muhtelif renkli ipliklerin ne kadarı işlendiğini ölçmek içindir. Çünkü, tezgâhtaki her iş ölçü ile yapılmaktadır.

Asıl tezgâh, iki metre kadar uzunlukta ve 20 santimetre kadar eninde pek mukavim olan cevizden veya buna mümasil bir ağaçtan ibarettir. Bu el ile her ipi dokuma hareketine göre beri çekilir ve ileri yitilir. İşçinin iki ayağı çukurun içindedir. Çukurdaki yerinden hareket ettirildikçe ona bağlı (ağızlık) en ince iplikleri havi bir taraktır. İçinde muhtelif renkte iplikler olan ayrı ayrı mekikler vardır. Mekik bu ağızlığın sol tarafından geçirilir, sağ tarafından çıkarılır. Böylece tezgâh çalışmağa başlamıştır.

Muhtelif taraklar vardır. İki silindir vari çubuk arasında gerilmiş dayanıklı kalın köşker ipliğinden yapılmış ve sayısı belirli olan 15 santimetre uzunluğunda ibliklerden taraklar vardır. Bu taraklardan en incesi işçinin önünde olanıdır. Mekik soldan geçirilip sağdan çıkarılmak suretiyle hareket etmekle yün iplikler de dokunmaktadır.

Bu dokunan iplikler belirli miktarı cetvel tahtası ile ölçülür. Gereği kadarı dokununca, içinde hazır renkli yün iplik bulunan diğer bir mekik alınır. Bu mekikler işçinin sağ tarafında bir ağaç üzerinde asılıdır. Dokunan iplik miktarı arttıkça, işçinin önündeki (Selmi) denilen iki metre kadar uzunlukta bir dikdörtgenler prizması şeklindeki ağacın bir yerine sokulmuş bir kazıkla işçinin kucağına doğru çekilir ve yeniden dokumaya devam için yer verilmiş olup: işçiye de bir dayanacak yer teşkil eder ve böylece tezgâh işletilmekte devam eder.

Bu atölyelerde dokunan kilimler genel olarak eni 69 santimetre ve uzunluğu 2,80 metrelik kilimlerdir. Daha geniş ölçüde büyük kilimlerin imali için tezgâhların daha geniş ve büyük ölçüde alet ve edevatı, endazesi olanlarında yapılır. Şimdi soruyorum:

Kilim ihracatı nerelere yapılır?

- Kilimcilik Gaziantep’te pek yayılmış bir sanattır. Türkiye’nin her tarafına gönderilir ve bilhassa Güneydoğu illeri ile Doğu illerinde Erzurum’a kadar sevk ve ihraç olunur.

Son yıllarda Gaziantep kilimleri dayanıklı bulunmadığından ve kilimcilikte kaliteye gerekli önem verilmediğinden satışlar azalıyor, Kilimciliğimiz bu sebepten ciddi buhran geçiriyor. Kilimcilerimiz müşterinin beğeneceği kilimleri yapmak için gerekli ıslahatı yapmaları gerekir.

Cemil GÜÇYETMEZ