Dert tutup derman bulamıyasıca! (- bulamıyasın!),
Ekmeği davşanın (tavşan) sırtında bulasın... Yavrum!
Ekmek atlı, sen yayan olasın! (Öncekinin bir eşi).
Ekmeğim (yahut yediğin ekmek, veya: yediğin tuz ekmek) gözüne, dizine dursun! «-durasıca!». Yahut: Ekmeğin gözünü kör ede! «Eder, etsin! ».
Elin kırıla! veya: elin ayağın kırıla!
Ettiğini bulasın! «Bu söz bazan bir: Allah... Nidasıyla başlar».
Evinde ölmeyesin! «Çok vakit gülümsenerek söylenince bir lâtife sayılıyor, fakat: duvar dibinde, köşede bucakta kalasın! sözü eklenince ciddî olur ve bir türlü bedduadır.
Geberesice!
Gidişin ola da gelişin olmaya.
Helvan katıran ola., Ha. «Ciddî olmayıp lâtife tarzını ima için: - olmaya!
denir.
İki yakan bir araya gelmiye. «Yahut:- bir olmasın!».
Kara kara dert! «Çocuk ağlamasında emzirirken: memeyi alda yahut sözü katılır.
Kırt çalasıca. «Kiliste»
Kara kara dert yiyesice. «çocuklara»
Kuzul kurt... (Bu belki doğrusu olarak ”Kızıl-kurt”un bir kullanılışıdır.
Kül başına, vay halına.
Maraz gele bedenine. «- Sürünesin.»
Şaplak dönesice.
Şişe kalasıca.
Tuz «duz şeklinde kullanılır» ekmeğim gözüne, dizine dursun.
Yaşına, ömrüne doymuyasıca.
Yek yek yelesin de karlık günde ölesin.
Yetmiyesice yahut: Yetipte yerişmiyesice.
Yüreğin, böbreğin tükene. «Çocuklar annelerini üzdükleri zaman»
Zift katran olsun. (Bazan tavzih edilerek söylenir: Yediğin içtiğin.) Haram olsun. Demektir.
Cemil GÜÇYETMEZ
(Başpınar)