Gaziantep Maarif Müdürlüğündeki sicillere göre,

Mehmet Tahtacı, 1328-1912’de Gaziantep’de Tabakhanede Ali Nacar Camii civarında Haci Halil Mahallesinde doğmuştur. Babası Abdullah, annesi Afife Tahtacıdır. İlk tahsilini Tabakhane eski Selimiye mektebinde ve sonra Reşadiye (şimdiki Cumhuriyet okulunda) ikmal edip ortaokulu da bitirip 2 yıl Pedegoji sınıfında okuduktan sonra 10.10.1930 tarih ve 2-8 sayılı diploma ile mezun olmuştur.

İlk vazifesine 1 Ekim.1930 tarihinde o zaman Gaziantep’e bağlı olan Besni kazasının (Yusufa) köyü okulu öğretmeni olarak başlamış ve bu vazifede iki sene çalıştıktan sonra, Gaziantep Merkez ilçesine bağlı Arıl köyü öğretmenliğine 1600 kuruş maaşla naklen tayin edilmiştir. Bundan sonraki bütün hizmeti Gaziantep şehrinde geçmiştir. Gazi M. Kemal, Sakarya, Îsmetpaşa-Şehitkamil okullarında öğretmenlik yapmıştır. Ismetpaşa okulunda başöğretmen vekilliğinde bulunmuştu. İlk askerliğini İstanbul’da Selimiye Halıcıoğlu Yedek Subay Okulunda okuyup bitirdikten sonra Kiliste 14. üncü dağ alayının ikinci bölüğünde teğmen olarak terhis edilmişti, ikinci Dünya Savaşı’nda askere çağrılıp yedek emir subayı olarak Antep’de 75 inci piyade alayında yaptıktan sonra terhis edilmişti. Sonra (Ismetpaşa-Şehitkâmil) okulundaki vazifesine dönmüş 1936 yılında Arpacı Ömer Ağa kızı Fatma hanımla evlenmişti. Fatma hanım, kendisinin halası kızıdır. 3 erkek, 3 kız çocuğu olmuştur. Oğullarından Oktay 1937 doğumlu olup iktisat Fakültesinde, Ömer Tunçayda İstanbul Hukuk Fakültesi’nde, küçük oğlu Abdülkadir ilkokulda öğrenci ve büyük kızı Olcay ise Cumhuriyet ilkokulunda öğretmendir. Diğer kızı Hatice Gülay Kız Enstitüsü özel kısmında, en küçük kızı Fatma Tülay ilk okul son sınıfta okumaktadır.

Mehmet Tahtacı 1948’de Cumhuriyet okuluna naklen tayin edilmiş vefatına kadar bu okulda çalışmakta idi. Mehmet Tahtacı ile uzun yıllardan beri muhtelif okullarda çalıştım, Onun çalışkan, udumlu, elinden her iş gelir bir arkadaşım olduğunu iyi bilirim. Bilhassa temsil kollarında ve okul müsamerelerinde öğrencilere muhtelif oyunlar, rondlar, şarkılar öğretir. Muvaffakiyetle başarırdı. Allah onu hilkaten udumlu, işgüzar olarak yaratmıştı. Bulunduğu okulların bahçelerini yetiştirir ve bahçelere güller, türlü çiçekler dikerek rengâ renk süslerdi. Güllere, leylaklara türlü renk aşılar yapar ve başkalarınında bahçelerini yapmıya çalışmaktan zevk duyardı Elektrik işlerinden de anlar ve okulun elektrik tesisatını, su borularını, başkalarınınkiIerini de tamir ederdi. Bundan başka lâstikten oyma büyük ve küçük alfabe harflerini, gırafik şekillerini, aritmetik, sayı şekillerini, yaptığı kalıplarla basarak hayat bilgisi levhalarının başlıklarını ve saireyi basardı. Çocukların alfabede ilerlemeleri için tombala oyunları şekillerimde yapmıştı.

Geçmiş yıllarda gerek okulda veya hariçte bilhassa Kavaklık, Tutluk gibi mesire yerlerinde yaptığımız kır eğlencelerinde birlikte çalışarak pişirdiği kebaplar, yemekler ve o günlerde birlikte yaşadığımız hayatın lıayalları gözlerim önünde canlanmaktadır. Kavaklıkta, İsmetpaşa ve Cumhuriyet okullarında yine birlikte yaşadığımız günlerde okul arkadaşlarına hizmetleri unutulamaz Hele yaptığı çiğ köfteler, bayan öğretmen arkadaşları nasıl şakalarla çalıştırdığını unutamıyorum. Geçen 1961 yılı Mayısının 20 inci günü Kavaklıkta öğretmen arkadaşlardan Şakir Sabri Yener, Yahya Fırat, Osman Erdoğdu, Tevfik Üner, Abdülkadir Tümer, Ömer Özbaş, İsmail Sevim ve ben Kavaklıkta hep toplandık. Bizlere yemekten sonra kendi eliyle pişirdiği kahveyi, Yahya Fırat ile yaptığı şakaları şimdi içim sızlayarak hatırlıyorum.

Ah... Böyle bir arkadaşa nasıl acınmaz. Zalim (kanser) ona da aman vermedi hiç bir tedavi derdine derman olamadı. Gaziantep’te 1953 yılında öğretmen evleri kooperatifi kurulmuştu. Kendisi kooperatifte ikinci başkandı. Gece gündüz demiyerek 64 adet öğretmen evlerinin yapılmasında ve hesabının tetkikinde büyük zahmetler çekerek bu evlerin yapılmasına çalıştı Gece gündüz bütün dimağını bu yola yordu, bir ev sahibi oldu ama tamamen borcunuda verip ödeşemedi. Yıpranmış, nihayet hastalanıp yatağa düşmüştü.

(Öğretmen ışık saçan bir mum gibidir. Etrafını aydınlatır, nihayet eriyip biter.) Mehmet Tahtacının saymakla bitmiyen mümtaz vasıfları efkârı umumiyece takdire lâyık görülmüştü. Gerek hastalığı devamınca ve gerek ölümü anında bütün sevdikleri kendisini hiç bir zaman yalnız bırakmamışlar, son istirahatgâhına kadar takip etmişler. Ve şehir bandosununda katıldığı muhteşem bir cenaze töreni yapılmıştı. Bu törenin tertibine yakından ilği gösteren milli eğitim mensupları ezcümle Cumhuriyet Okulu Müdürü Turgut Güngör arkadaşımızı minnetle anmak yerinde olur. Mezarı başında söylenen mersiyeler hepimizi ağlatmış, bilhassa bu meyanda veciz bir konuşma yapan Milli Eğitim Müdürü Aziz Gözaçan, Mehmet Tahtacıyı vasınandırırken, millet ve memlekete yaptığı hizmetlerini açıklarken, ebediyete intikal eden bu merhum meslektaşımızdan hizmet ettiği Besni köylerinin memnun, Arıl köylülerinin memnun, Gaziantep halkı ve yetiştirdiği evlatlarının memnun olduğunu düşünüyordum.

Şimdi Ulu Tanrının huzurna gönderdiğimiz bu insandan hiç şüphe etmiyorum ki Allahda memnun kalacaktır. Dini, imanı sağlam bir Müslüman Türktü Kendisinin büyük emeği geçen öğretmen evlerinin son durağındaki, kendi evi olan sokağa (MEHMET TAHTACI) Sokağı adının verilmesi çok uygun bir hareket olur kanaatindeyim. Ve onun ruhunda böylece şadolur ümidindeyim. Cenabı Haktan merhuma mağrifet ve kederli ailesine de başsağlığı dilerim.

(1912-17.3.1962)