Gaziantep Kuzey, Güney, Batı taraflarındaki arazi araziyi bürkaniyedir. Bu asarı alaim Antep şehrinin on beş kilometre batısında (Karataş)denilen mevkiinde daha iyi görülür. Bu mevkide bir yanar dağ ağzı görülmektedir. Hatta kış zamanlarında buraya biriken suların ılık bir hal alması ve bazı yıllar gürültüler işitilme rivayeti de yanar dağın mevcut olduğu kanaatini veriyor.

Eski sıhhiye müdürü

Hamdi KASIM

1911’de İstanbul’da basılmış (İlmi medeniyet adlı 169 sahifelik bir eser vardır. - Müellifi Lütfü Egüp Babikyan adında Antepli bir Ermeni’dir. Amerika’da tahsil görmüştür. Aynı zamanda maden mühendisidir. (Antep Osmanlı Maden şirketi müşavir mühendisi idi.)

Demek ki o zamanlar Antep’te bir maden şirketi kurulmuş ve bu zat o şirketin mühendisi olarak çalışmıştır.

Eser Türkiye’nin madenleri hakkında malumat vermekte ve bu arada Antep çevresinde rastlanan madenlere işaret etmektedir. İlgimizi çeken bu kitap yalınız Antep kolej talebesine okutturulmak için bastırılmıştır. Bu kitabın muhtelif kısımlarından parçaları ve bahiz başlıklar ile beraber bilgi olmak üzere naklediyoruz.

Telbaşır Kayaları:

Antep’in Güneydoğu taraflarındaki taş kesilen mağara taşlarını alarak muayene edecek olursak, içinde hadsiz hesapsız, hurdebinle görülebilen hayvancıkların kabuklarını, görebiliriz. İşte bu kayalar telbaşır kayaları değil ancak vakti ile deniz içerisinde yaşayan küçücük hayvancıklar bedenlerinden teşekkül etmiş kayalardan başka bir şey olmadığı görülür.

Tebdili Heyet Etmiş Kayalar:

Bu kayalar aslında tabakalı iken sonradan hararet ve tazyik sebebinden tebdili heyet etmişlerdir. (Şekillerini değiştirmişlerdir. Bunlarda tabakalı hali çok berrak görünmüyor. Ve içlerinde Hayvan eserleri de bulmak kolay değildir. Bunlar o kadar tazyika uğramışlardır ki hemen, hemen, sonradan zikredeceğimiz Nari kayalara benzerler.

Tabakalı Kayalar:

Bazen taşçılar taş keserken kulak denilen sert kaya parçalarına, tesadüf ediyorlar. Bunlar hakikatte kayaların kulağı değildir. Zira kayaların kulağı olmaz. Onlar evvelce Denizlerde yaşayan bir hayvanın tebahhurlarından (taşlaşmasından) ileri gelmiştir. Antep’in Güney taraflarının kayaları çoğunlukla (havara) cinsinden tabakalı kayalardır. Evvelce bundan daha ziyade olup bir vakitler her yer deniz altında idi. Onun için bu havara taşlar ve kayalar, tabakalı' kayaları meydana getirmiştir. Ve bir yol ile denizin altından dışarıya çıkmıştır. Ve kararları teşkil etmişlerdir.

(Devam edecek)

Not: Yukardaki bilgide, Mustafa Güzelhan’ın notlarından istifade edilmiştir.