Şehrin etrafında birçok su kaynakları da bulunur. Antep’in havası sıhhidir. Pococke, kalenin yuvarlak bir tepe üzerinde yapılmış olduğunu etrafında kaya içinde çukurlaşmış mezarlar bulunduğunu, kalenin dışarısında da bazı mezarlar mevcut olduğunu söyler. Kale kapısı, asıl kaleye yani şatoya asma köprülerle bağlanmıştır. Türkler burada kalede ve kalenin etrafında ikamet ederler.

Halep’ten şimal tarafına doğru Antep’e kadar Arapça çok az konuşulur. Türkçe burada hâkim lisandır. Ermenilerde burada umumiyetle Türkçe konuşurlar. Arapça konuşmazlar ve bilmezler. Antep’in daha ziyade şimalinde Arapça hiç bilmezler.

Maunderell tarafından gösterilmiş olan ve Antep’te bulunan kırmızı porfer taşı Pococke’a göre solgun beyazla karışık bazen büsbütün kırmızı bazen de soluk sarı lekelidir. Bunlar Antep mermerleri olup, Antep’in şimalinda 6 saatlik mesafede Serpent mahallinden çıkarıldığını zikrediyor. (3) Acaba serpent, yani yılan taşı dediğimiz taşlar oradan mı geliyor? (K. R)

Sacur Nehri hakkında İngiliz Kesney ile meşhur Olivier “Voyage dt.ns L, Empire Ottoman” adlı eserinde malumat vermiştir. Bu kitapta Antep Maraş’a tabi olarak gösterilmekte ve eski adını şüpheli ve gayri muayyen olduğu zikredilmektedir. (Sahife 96)

Sacur Nehri Tel Halid denilen yerden de geçer. Kışın Sacur taşar, seyyah burada bir kaç gün beklemek mecburiyetinde kalır. Sacur büyük ve küçük Sacur diye ikiye ayrılır. Roussseau’nun Suriye hakkındaki haritasında da gösterilen değirmenler dahi bu nehrin Fırat’a karıştığını gösterir. Sacur’un Fırat Nehri'ne döküldüğü meyilli tepeciklerde birçok zeytinlikler görünür. Fransız tarihi tabii müdakkiki Rousseau ağaçların küçük olduğunu yazıyor.

Ağaçlar Tel Halit ve çevresini çevirmekte ve fevkalade verimli bulunmaktadır. Bier-Birecik şehrinin iki tarafında bulunan sahaya da (Zeytin Vadisi) denildiğini Ebülfeda kaydetmektedir.

Birecik ve havalisinde Antep’te olduğu gibi Türkçe konuşulur.

Burada birçok Türkmenler de yaşar. Sacur Nehri Türkmenlerle Bedeviler arasında bir hudut nehrini teşkil eder.

M. Malte-Brun Precıs de la Geographis Unıversella veya Deserıption de toutes les parties du monde. Paris 1812.

Adlı eserinin 3’üncü cildinin 133’üncü sahifesinde şöyle yazıyor:

Antep’in yanından çıkan Koveyk-Kovvaük Halep'i iska eder. Antep’in evleri bir Amfiteatre şeklindedir. Bu havali çok zengindir. Bütün yollar elmalıklar ve bağlarla kaplıdır. Ve burada münhasıran Türkçe konuşulur.

Antep Suriye ve hakkında tetkikatta bulunanlardan bilhassa eskilerden Wood ile Buching ve Voyage en Syrie diye bir eser yazmış olan Wolney’i zikredebiliriz.

1929 senesinde basılmış Enoylopeia Britancıca’nın birinci cildinin 439’uncu sahifesinde Antep için şu malumat vardır:

Antep eski Doliche Fransız mandası altındaki arazinin tam dışında kalmış bir Anadolu şehridir. Nüfusu altmış bin kadar olup bunun üçte ikisi Müslüman Türk ve bilhassa Türkmen aslındadır.

Milattan önce iki bininci yılda Antep Hitit sahasında idi. Aslı da Hitit olsa gerektir. Zeus Dölichenus yani meşhur Doliche bugünkü Doluk Antep’in iki saat şimali garbisinde bir hüyük üzerindedir. Haçlılar zamanında Hantap Kalesi sevkulceyşi bir nokta idi.

1183’te Salahaddin tarafından zapt edildi. Antep, İbrahim Paşa'nın Nizip’teki muzafferiyetinden evvel son üssülhareke rolünü de görmüştür.

1920-1921 kışında Türk millicilerinin müsallah kıyamı Antep’te temerküz etmiş ve Anadolu’nun "Verdün'ü" olmuştur. Altı aylık (X) bir muhasaradan sonra Türklerin bütün mesailerine rağmen şehir Fransızlara teslim olmuştur. Fransızlar 1921'de teşrinievvel muahedesiyle Antep’i tekrar Türklere teslim etmiştir.(1)

Bugünkü şehir 3.500 kadem yüksekliktedir. Fırat’ın kollarından birini teşkil eden Sacur vadisi Antep’in 56 kilometre şimali şarkisindedir. (x x)

Antep kumaşları, kara keçi kıllarından yapılmış çadırları ve keçi derisi sahtiyanları meşhurdur. Yılda 400.000 bin keçi derisi debagat edilir. Zeytin yağından yapılmış sabunları, ayrıca pekmezi, kök boyası fıstığı, tütün, pamuk ve hububatı şöhreti haizdir.

Les Colonies frangoeş en Syrie Aux XII e et-XIII e siecles. Paris, 1883 (On ikinci ve on üçüncü asırlarda Suriye’de Frank kolonileri) diye bir eser yazmış olan E. G. Rey. eserinin muhtelif yerlerinde Antep ve çevresi hakkında malumat verir.

Rey Hatap ile Tulupe’den ayrı ayrı bahseder. Antep için verdiği malumat şöyledir:

Hantab: Bugün Antep adını taşıyan şehirdir. Bu şehir o vakitler Tulûpes ile Edesse Urfa prensliğinin büyük bir malikânesiydi. Suni görünen ve herhalde insan elleriyle sonradan tashih edilmiş olan şehrin ucunda bir tepe üzerinde epeyce mühim bir kalesi vardır.

Rey bu ifadesini teşvik için başlıca şu eserlere müracaat etmiş olduğunu kaydeder.

G. Tyr. L. XII. Ch. 17 Arap Ehli Salip Tarihi (Hıst Aaabes des Groisades) Tulupe. Edesse büyük prensliğinin malikanesiydi. Cuillaume de Tiyre'e göre Turbessel yanİ Telbaşar'dan beŞ altı mil mesafededir.

Rey bundan başka Antaba adlı bir şehirden bahsederken şöyle demektedir:

(DEVAMI VAR)